Gribin çok eski zamanlardan beri bilinen influenza A ve B virüslerinin yol açtığı sık görülen bir enfeksiyon hastalığı olduğunu bildiren Göğüs Hastalıkları Kliniği Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Nazire Uçar, "Tip A bütün yaş gruplarında orta ve şiddetli derecede hastalığa neden olurken, tip B hafif salgınlara yol açar ve daha çok çocukları etkiler" dedi.
Aşının, gribi yüzde 50 oranında önlediğini, daha hafif seyretmesini sağladığını ve gripten ölümü önlediğini söyleyen Uçar, "Enfekte kişilerin virüs taşıyan solunum salgılarının damlacık yoluyla virüse duyarlı kişiye geçmesi ile bulaştığını" da belirtti. Nazire Uçar, virüsün en önemli bulaşma yolunun virüs bulaşmış ellerin göz ve ağız ile temas etmesi olduğunu, bu yüzden ellerimizi sık sık yıkamamız gerektiğini ifade etti.
Ani başlayan ateş, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun tıkanması ya da akması, baş ağrısı, gözlerde sulanma, kas ağrısı ve halsizlik belirtileri olabildiğini ifade eden Koru Sincan Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Nazire Uçar, "Yaklaşık olarak 1-2 haftalık bir sürede tamamen iyileşme olur ancak yaşlılar, çocuklar ve diğer duyarlı gruplarda zatürre gibi ağır komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Akut romatizmal ateş nedeniyle sürekli aspirin kullanan çocuklarda, influenza B’nin Reye Sendromuna neden olabildiği görülmüştür. Kalp kası iltihabı ve beyin hastalıkları (ensefalopati) diğer komplikasyonlardandır. Gribe bağlı ölüm hızı binde 0.5-1.0 arasındadır. Ölümlerin çoğunluğu, zatürre komplikasyonu nedeniyle 65 yaş üzeri kişiler arasında görülmektedir" diye konuştu.
Gripten korunmak için önerilerde bulunan Yrd. Doç. Dr. Nazire Uçar, virüsün en önemli bulaşma yolunun virüs bulaşmış ellerin göz ve ağız ile teması olduğunun altını çizdi. Uçar, "Ellerinizi özellikle, yemekleri hazırlamadan önce ve sonra, yemek yemeden önce, tuvaleti kullandıktan sonra, elleriniz kirli olduğunda, evde birisi hasta olduğunda daha sık olmak üzere sabun ve su ile yıkayın" diye uyardı. Yüzeylerin sık sık temizlenmesi, yeterli ve dengeli beslenilmesi, hasta kişiler ile yakın temastan kaçınılması, kapalı ve kalabalık ortamların sık sık havalandırılması ve herhangi bir risk grubunda iseniz de grip aşısı yaptırılmasını öneren Nazire Uçar, "Grip aşısı inaktif, yani ölü bir aşıdır ve her yıl kış aylarında görülmesi beklenen grip virüslerine karşı yeniden hazırlanır. Her yıl bir önceki yıl salgın yapmış olan grip virüsü şuşlarından bu yıl indüksiyona yol açacağı tahmin edilen 3 virüsü içerecek şekilde üretilir. Tüm dünyada aynı aşı kullanılır. Tahmin ne kadar doğru çıkarsa aşının koruyuculuğu o kadar yüksek olacaktır. Aşı olsanız da olmasanız da aşının koruyuculuğu yüzde yüz olmadığı için çocuklarınızı ve kendinizi gripten korumak için yukarıdaki önlemlere dikkat etmeniz önerilir" dedi.
Dr. Nazire Uçar, aşının 65 yaş ve üzerindeki kişiler, yaşlı bakımevi ve huzurevinde kalan kişiler, astım dahil olmak üzere kronik akciğer ve kalp-damar sistemi hastalığı olanlar, şeker hastaları, kronik böbrek yetmezliği olanlar, kan hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar, kanser hastaları, organ ve kemik iliği nakli yapılanlar ve bu kişiler ile aynı evde yaşayanlar, 6 ay - 18 yaş arasında olup uzun süreli aspirin kullananlar, sağlık çalışanları, toplu alanlarda çalışanlar ve yaşayanlar, astım, diyabet, kalp hastalığı, böbrek hastalığı, nörolojik ya da nöromüsküler hastalıkları olan çocuklar ve bu çocuklar ile aynı evde yaşayan diğer kişiler risk grubunda olmasa bile aşı olması gerektiğini söyledi.
Grip aşısında birincil hedefin hastalığın şiddetini azaltmak ve ölümü engellemek olduğunu vurgulayan Uçar, "Risk grubundaki hastalar gribe yakalandığı zaman yüzde 1 ila 3 oranında ölümle sonuçlanabilmektedir. Aşı, gribi yüzde 50 oranında önlemektedir, geriye kalan yüzde 50’de de hastalığın ağır seyretmesini engellemekte, daha hafif seyretmesini sağlamakta ve ölümü önlemektedir" şeklinde konuştu.
Altı aydan küçük bebekler, şiddetli yumurta alerjisi olan kişiler, geçmişte grip aşısı ile şiddetli alerjik reaksiyon öyküsü olan kişiler, influenza aşısı yapılmasını takiben 6 hafta içinde Gullian- Barre sendromu geçirme öyküsü olan kişiler ve ateşli orta - ağır hastalığı olan kişilere yapılmaması gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Nazire Uçar, aşı için en iyi zamanın sonbaharda Eylül sonu ve Kasım başı arası olduğunu ifade etti.
Grip aşılarının her yıl değişime uğradığını da söyleyen Uçar, her yıl grip aşısı olmanız gerektiğini anlattı. Ülkemizde uygulanan aşıların inaktif yani canlı olmayan virüslerden oluştuğunu söyleyen Uçar, "Bu nedenle aşının hastalık yapma riski yok. En sık görülen yan etkisi aşı yerindeki ağrı ve hassasiyet. Aşı sonrası nadiren hafif geçen 1-2 gün içinde kendiliğinden düzelen nezle türü şikayetler oluşabilir. Yumurtaya şiddetli alerjisi olan kişiler alerji uzmanına danışarak grip aşısı yaptırmalı. Hafif alerjisi olan kişiler aşıyı yaptırabilirler. Hafif üst solunum yolu enfeksiyonunun varlığı aşı yapılmasına engel değildir" diye uyardı. Dr. Nazire Uçar, civa bazlı koruyucu bir madde olan thiomersalın çok dozlu aşıların içinde başka mikroorganizmaların bulaşmasını engellemek için eklendiğini ancak tek doz aşılarda bunun olmadığını da ifade etti.
Uçar, grip olunca yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
"Yukarıda sayılan hastalık risk grupların daysanız veya 65 yaş üzerindeyseniz hekime müracaat ediniz. Erken başlanan ilk 48 saat antiviral tedavi gribi önler. Ayrıca grip geçirdiğinizde belirtileriniz nefes darlığı, göğüs ağrısı, bilinç bulanıklığı, yüksek ateş, öksürük gibi belirtilerin ortaya çıkması bir hekime başvurunuz ve tavsiyelerine göre gerekli ilaçları kullanınız, antibiyotikler gribi tedavi etmezler bu nedenle hekim tavsiyesi dışında antibiyotik kullanmayınız, istirahat ediniz, bol sıvı tüketiniz, hastalığı bulaştırmamak için mümkün olduğunca diğer insanlarla teması sınırlandırınız, aksırma ve öksürme esnasında burun ve ağzı kağıt mendille kapatınız ve kullanılan kağıt mendili çöp kutusuna atınız. Kağıt mendil yoksa kol içi ile ağız ve burnunuzu kapatınız."