İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Doğan, hastalıklarda genetik faktörlerin önemli olduğuna ve sigara ile alkolden uzak kalınması gerektiğine vurgu yaparak, 40 yaş altındaki kişilerin, öncesinde yapılan testlerin sonuçları normal değerlerde seyretmiş ise ve başka bir ek sağlık sorunu yoksa kolesterol, tam kan sayımı ve kan şekeri kontrollerini yılda bir kez yaptırmaları gerektiğini söyledi.

Düzenli sağlık kontrolleri ile hastalıkları erken evrelerinde fark edebilmek ya da kronik hastalıkları düzenli takip ederek hastalığın ileri safhalara geçmesini engellemenin mümkün olabildiğini ifade eden VM Medical Park Samsun Hastanesi İç Hastalıkları Kliniğinden Uzm. Dr. Mustafa Doğan, yetişkinlerde sık görülen kronik hastalıkların erken teşhisi için ve tedavi yöntemleri ile ilgili çeşitli bilgiler verdi.

Hipertansiyon

Dr. Mustafa Doğan şu bilgileri verdi: “Hipertansiyon en sık görülen kronik hastalıklardandır ve erken tanısı ancak zaman zaman TA ölçülmesi ve de anormal değerlerde doktorla irtibata geçilmesiyledir. Tuz kısıtlı diyet ve kilo kaybı gibi basit önlemlerle çoğu kez önlenebilen bir hastalıktır.”

Diyabet

“Toplumumuzda en sık görülen hastalıklardan biri olan diyabet için erken tanı büyük önem taşıyor. Genetik sebeplerin belirgin olduğu tip-1 diyabet hastalığı için rutin bir tarama testi bulunmuyor çok su içme, sık idrar, kilo kaybı gibi şikayetlerle genelde aniden ortaya çıkıyor. Daha yaygın olarak görülen tip-2 diyabet hastalığında ise erken tanı önem teşkil ediyor. Açlık ve tokluk kan şekeri, geçmiş üç aylık kan şekeri ortalamasını yansıtan HbA1c ,vücuttaki insülin direncini ölçen testler ve gerektiğinde de şeker yükleme testleri yaptırmak hem erken teşhis hem de hastalığın takibinde gereklidir.”

Rahim ağzı kanseri

Rahim ağzı kanserinin, kadınlarda 10-15 yıllık bir geçiş döneminin sonunda gelişebilen, dünyada kadınlarda en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu vurgulayan Doğan, “Rahim ağzı kanserinin erken tanısında son derece önem taşıyan ‘pap smear’ testinin, 21 yaşından itibaren tüm kadınlarda yılda bir kez yapılması önerilmektedir. Üç sene üst üste yapılan testlerde negatif sonuç alındıktan sonra testler arasındaki zaman dilimini uzatmak mümkün olabiliyor. Pap smear testinin yanı sıra, ışık ile tarama yöntemi sayesinde rahim ağzı kanseri veya öncü lezyonları henüz olgunlaşmadan teşhis edilebiliyor” diye konuştu.

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı(KOAH)

KOAH’ın uzun seyirli ve ilerleyici bir akciğer hastalığı olduğunu anlatan Uzm. Dr. Mustafa Doğan şöyle devam etti: “Dünya Sağlık Örgütü KOAH’ın 2030’da tüm dünyadaki ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada olacağını öngörmektedir. Tütün kullanımı, çeşitli gaz ve tozlara maruz kalmak gibi nedenlerle KOAH risk grubunda olan kişilerin düzenli olarak solunum fonksiyon testi yaptırmaları öneriliyor. Uzun süreli öksürük, balgam ve nefes darlığı gibi şikâyetleri olan kişiler de KOAH açısından muayene edilmelidir.

Osteoporoz

“Osteoporozda erken tanıyla kemik erimesini önlemek veya geciktirmek mümkün olabiliyor. 15-20 dakika gibi kısa bir sürede yapılan kemik yoğunluk ölçümüyle teşhis edilebiliyor. Özellikle kortizon kullanan, şüpheli omurga kırığı ya da kalsiyum metabolizmasını etkileyen hastalığı bulunan kişilerin yanı sıra menopoz dönemini geçirmiş tüm kadınların da bu testi yaptırması önem taşıyor.”

Meme kanseri

“Meme kanseri kadınlarda en sık rastlanan kanser türüdür. Meme kanseri olan kişilerin yüzde 42,5’u 15-49 yaşları arasında yer alıyor yani genç-erişkin grup. Bu grupta erken teşhis çok önemlidir. Kadınların düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapmaları ve herhangi bir farklılık gözlemlediklerinde doktora gitmelerini gerekiyor. Erken dönemde teşhis ve tarama amaçlı olarak 30 ile 40 yaş arasındaki kadınların üç yılda bir kez, 40 yaştan itibaren ise her yıl mamografi çektirilmeleri öneriliyor.”

Prostat ve kolon kanseri

Prostat kanserinin en sık görülen ikinci kanser türü olduğu bilgisini veren Doğan, açıklamasını şöyle tamamladı: “50 yaşından sonra yılda bir ürolojik muayene ve PSA tahlili ile erken saptanabiliyor. Kolon kanseri erken teşhisinde önceden tarif edilen risk gruplarına girmeyen insanlara, 40 yaşından başlayarak, her yıl parmakla rektal muayene ve gaitada gizli kan testi önerilir. 50 yaş ve sonrasında her 5 yılda bir fleksibl sigmoidoskopi önerilmektedir. Kolonoskopi her 10 yılda bir uygulanabilen alternatiflerdir.”