Bekaret ve vajinismus

Kızlık zarının evlenmeden önce korunması gerektiği öğretilen kadın evlendikten sonra da bunu korumaya çalışabilmektedir. Kızlık zarı bekaret simgesi olarak değerlendirilen toplumlarda daha sık görülen bir rahatsızlıktır. Türkiye'deki vajinismus vakalarının dünyada yaşananlardan daha fazla olması bu gerçeği yansıtmaktadır.

Vajinismus sorunu yaşayan kadının cinsel organının anatomik yapısını bilmediği ve cinsel organına dokunmaktan kaçındığı da gözlemlediğim bir durum. Cinselliği kötü, çirkin gibi olumsuz olarak değerlendiren kadın kendi bedenine dokunmayı da kötü ve yanlış bir şey yapıyormuş gibi değerlendirmektedir. Toplum olarak kadından beklentiler çelişkilidir.

Evlilik öncesi cinsellik kötü ve yasak olan bir olay olarak belirtilirken, evlendikten sonra cinselliği rahat bir şekilde yaşaması beklenmektedir. Tedavi sürecinde kadının vajinismusu yaşamasına sebep olan etkenleri göz önünde bulundurmak ve güvenilir bir iletişim kurmak çok önemlidir. Eşlerin terapiye birlikte gelmeleri daha yararlıdır. Eşler terapiye kimi zaman ayrı, kimi zaman da birlikte alınır. Eşlerin terapiye beraber gelmeleri birbirlerine destek olduklarını göstermek açısından yararlı olur ve vajinismus yaşayan kadının eşine güven duymasını sağlar.

Eşi terapiye gelmeyen kadın eşinin gereken önemi vermediğini düşünüp, terapiye devam etmemekte ve yararına inanmamaktadır. Oysa sorun sadece kadına ait değildir, erkeğin yaklaşımı da sorunun gittikçe çözümlenemez bir hale dönüşmesine sebep olabilir. Birlikte yardım almak eşlerin birbirlerini önemsemeleri ve güvenmeleri açısından yararlıdır. Olaya birlikte katılım tedavinin olumlu gelişmesini sağlayacaktır.