Toplantıda bir konuşma yapan Vali Mehmet Niyazi Tanılır “Kamu yönetiminde bilgi akışı, bilgi ve tecrübe paylaşımı çok büyük bir önem arz etmektedir. Bizim de bu çerçevede Valilik olarak artık süreklilik kazanmış bir uygulamamız var. Her ay ilçe kaymakamlarımızı ve il müdürlerimizi toplayarak izleme toplantıları yapıyoruz. Bu toplantılarda il müdürlerimiz bir aylık çalışma ve faaliyetleri konusunda bizleri bilgilendiriyorlar. Aynı şekilde kaymakamlarımız ilçelerdeki çalışmalar hakkında, sağlık teşkilatı dâhil yapılan hizmetle ilgili bilgi veriyorlar. Nerelerde sorun var, nerde tıkanma var onları müzakere ediyoruz. Sorular varsa onlar cevaplandırılıyor, yeni öneriler varsa değerlendiriliyor. Biz bu toplantıların çok faydasını gördük. Dolayısı ile bunlara parelel bir şekilde özellikle ilçede teşkilatı bulunan il müdürlerimizin de bu tip toplantılar yapmasında fayda var. İlçede teşkilatı en fazla bulunan kurumların başında Sağlık Müdürlüğü geliyor. Sağlık ocakları ve sağlık evleri en ücra köşelere kadar yayılmış durumdadır. İlçelerde sağlık grup başkanlıkları var. Şu anda ilçelerimizin tamamına yakınında hastaneler açıldı, açılmayan ilçelerimizde de yakında açılacak. İlimiz merkezinde de ağız ve diş sağlığı merkezi dâhil dört hastane var. Dolayısı ile başhekimlerimizin de bu işe dâhil edilerek aylık değerlendirme ve istişare toplantılarının yapılmasında fayda görüyoruz. Bu toplantıları başlattığı için sağlık müdürümüze teşekkür ediyorum. Buradaki bilgi akışının, tecrübe paylaşımının çok faydalı olacağını düşünüyorum. Artık kamu yönetimi anlayışı değişiyor. Yönetim kavramı yerini yönetişim kavramına bırakıyor. Yönetişim karşılıklı olarak yönetmektir. İnteraktif bir sürece işaret eder, artık tek başına tepeden hiyerarşik bir yapı içinde buyuran bir yönetim modeli yerine, karşılıklı yönetmek kavramı gündeme gelmiştir. Bu hem kurum içinde anlam ifade etmekte hem de dış aktörler, dış paydaşlar açısından da anlam ifade etmektedir. Yönetirken artık sadece kurumsal yapı içerisinde hapis olmayacağız. Kurum dışı paydaşlarla da iletişim içinde olacağız. Bunlar öncelikle yurttaşlardır. Yurttaşları temsil eden sivil toplum kuruluşlarıdır, meslek odalarıdır, bizim dışımızda ki kamusal yapılardır, yerel yönetimlerdir, üniversitelerdir. Dolayısı ile hepimizin artık yönetirken yönetim görevi ile meşgulken bu şekilde meselelerimize bakmamız gerekiyor. Bulunduğumuz ortamda bulunan tüm paydaşları hesaba katmamız gerekiyor. Çeşitli vesilelerle onları sürece dâhil etmemiz gerekiyor. Böyle yaptığımız takdirde verimliliğin artacağını, sorunların daha kolay çözüleceğini rahatlıkla müşahede edebiliyoruz. Aksi takdirde tepeden inme, istişare etmeden, müzakere etmeden, önerilere kulaklarımızı tıkayarak başarılı olmamız mümkün değildir. Başarısız olmamız topluma yapılan hizmeti etkileyecektir. Sonuçta bizler kamu görevlileriyiz. Devlet yasalar çerçevesinde bize bir takım görevler veriyor, bu görevleri ifa etmek için bir takım yetkiler veriyor, kaynak tahsis ediyor. Eğer başarılı olursak, bu işi doğru yapıyoruz anlamına gelir. Dolayısı ile halka doğru ve sağlıklı hizmet vermiş sorunları çözmüş olacağız. Aksi takdirde sorunlar birikecek. Türkiye'nin kronik çıkmazlarından biri bu güne kadar bu yaklaşım nedeni ile sorunların biriktirilmesidir. Sorunlar hep sumen altı edilmiş, uykuya yatırılmış, günceli kurtarmaya çalışılmıştır. Bu nedenle Türkiye zaman zaman krizlere saplanmıştır. Son yıllarda yeni bir yaklaşımla daha önce çözülmesi imkânsız hale gelen birçok sorun çözülmüştür. Bunu da en iyi şekilde sağlık alanında görmemiz mümkündür. Sağlıkta dönüşüm programı ile Türkiye'de devrim sayılabilecek işler yapıldı. Bundan birkaç yıl önce SSK lı vatandaşlarımızın ilaç alması bir çileydi, bu sorun çözülmez gibi görünüyordu, şu an böyle bir sorunu hatırlamıyoruz bile. Hastanelerin birleştirilmesi büyük bir adım oldu. Hizmet sunucu olarak Sağlık Bakanlığı'nın yetkileri elinde toplaması, SSK hastanelerinin, belediye hastanelerinin diğer kamu kurumlarına ait hastanelerin Sağlık Bakanlığı'na devredilmesi, standart hale getirilmesi hizmetlerin kalitesini de yükselti. Aynı şekilde genel sağlık sigortasına geçiş sosyal sigorta kurumlarının Bağkur-Emekli Sandığı-SSK'nın tek çatı altında birleşmesi, bunlar devrim çapında çalışmalardır. Süreç devam ediyor, çünkü yaşam durağan değil yaşam dinamik olduğuna göre değişimin de sürekli olması gerekiyor. Demokratik ülkelerde reform hiçbir zaman gündemden düşmez. Bir şeyi ben çözdüm artık iş bitti, ebedi bir çözüm buldum diyemeyiz. Toplum sürekli değişiyor. Dolayısı ile yönetimde de değişim çabası süreklidir. Önümüze gelen yeni sorunla mevcut kurum ve kurallarla cevap veremiyorsak o zaman, kurumları ve kuralları değiştirmemiz gerekiyor. Reform dediğimiz de zaten bundan ibaret. Bizim de meselelere bu çerçevede yaklaşmamız son yıllarda kamu yönetiminde ciddi mesafeler almamıza yol açtı. Benzer değişim ve başarıları diğer sektörlerde de görüyorsunuz. Hepimizin yakından bildiği Köy Hizmetleri'nin lağv edilip İl Özel İdarelerine devir edilmesi, buna parelel olarak hükümetimizin uygulamaya koyduğu KÖYDES Projesi Cumhuriyet tarihinde kırsal alanda yapılmış en büyük yatırımları sağladı. Sağlık sektörünü yakından ilgilendiren içme suyu meselesi, hekimlerimizi sağlık çalışanlarını yakından ilgilendiriyor. Vatandaşa temiz ve sağlıklı suyun temin edilmesi koruyucu hekimliğin çok önemli parçasıdır. Bu konuda sorun hemen hemen çözülme noktasında. Şu anda hemen hemen suyu bulunmayan köy ve mezramız kalmadı. Bu tüm Türkiye için geçerli. Dolayısı ile bu hizmetler karşılıklı olarak bir birini etkileyerek vatandaşımıza yüksek kaliteli, çağdaş, hızlı hizmet sunmanın kapısı aralandı. Bu çabalarımız devam edecektir. İnanıyorum ki gelişmiş ülkelerin vatandaşlarına sunduğu hizmetler ne ise biz de aynı hizmetleri aynı şekilde vatandaşlarımıza sağlayacağız. Zaten devletin varlık sebebi de odur. Bizim kamu görevlisi olarak olaylara yaklaşımımız, meselelere yaklaşımımız böyle olmalıdır. Devlet vatandaşı için vardır. Vatandaşın sorunlarını çözmek için oluşturulmuş bir örgüttür. Kamu kurumlarından, bizlerden oluşur. Dolayısı ile biz eğer vatandaşa yaklaşımımızda onun yaşamını kolaylaştırıyorsak, ona rahat nefes aldırıyorsak onun nazarında devlet iyidir. Onun yaşamını zorlaştırıyorsak, bize geldiğinde sorunu çözülmüyorsa, stres yüklenip yanımızdan çıkıyorsa onun nazarında devlet kötüdür.Bu kadar açık ve net bir denklem söz konusu. Birey olarak kamu görevlilerinin olaylara bakış açısı, yaklaşımı büyük önem arz ediyor. Bu konuda da her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de geçmişte yaşanan ciddi sorunlar vardı. Vatandaşa tepeden bakan anlayış yerini süratle vatandaşı da kendimiz gibi görme anlayışına bırakıyor. Biz hiçbir şekilde vatandaşın amiri değiliz. Kamu görevlileri ister seçilmiş olsun, ister atanmış olsun hangi seviye de olursa olsun herkes vatandaşın tabiri caizse hizmetkârıdır. Vatandaşa hizmet vermek üzere, vatandaşın cebinden çıkan vergilerle finanse edilmektedir. Bir işçi fabrikada patronuna nasıl davranmak zorunda ise kamu görevlilerinin de vatandaşa aynı şekilde davranma zorunluluğu vardır. Biz hiyerarşik düzen içinde kendi memurlarımızın amiriyiz, vatandaşın amiri değiliz. Bu çerçeve de bize gelen vatandaşa yaklaşımımız da böyle olmalıdır. Onun amiri olmadığımızı, ona hizmetle yükümlü olduğumuzu, hizmeti verirken de onu incitmeden kırmadan en iyi şekilde verilmesi gerektiği daima aklımızda bulunmalıdır. Bu bağlamda baktığımızda çok güzel gelişmeler var. Gelişmeleri en fazla yakından gözlemleyebilecek olanlar biz mülki amirleriz. Çünkü nerede bir sorun varsa, bir yara varsa doğrudan doğruya bize yansıyor. Eskiyle kıyaslanamayacak derecede şikâyetler azalmıştır. Bu da kamu hizmetlerindeki kalite artışına işaret etmektedir. Bu nedenle gelişmeler son derece olumludur. Temennimiz bunların daha da artarak devam etmesidir. Sağlık sektörünün özellikle kamu sağlık hizmetinin her zaman mutlaka gündemimizde olması, sorunlarını hiç göz ardı etmeden sürekli çözümü için gayret göstermemiz gerekiyor. Burada da halen almamız gereken mesafeler vardır. Sağlık Bakanlığımız tüm sağlık kurumlarında poliklinik oda sayısının ve hekim sayısının eşitlenmesi hedef olarak koymuştur. Bu henüz % 100 gerçekleşmiş değil. Sağlık ocaklarında her hekim için, hastanelerde de tüm klinisyen hekimler için mutlaka bir poliklinik odası olmalıdır. Hekim hasta muayene etse de etmese de bir odasının olması, üzerinde isminin yazılı olması gerekir. Bu uygulama vatandaşın hekim seçme özgürlüğü açısından çok büyük bir önem arz ediyor. Tam olarak henüz istenen seviyeye gelmeyen hizmetlerden biri de acil servislerin durumudur. Başhekimlerimizin acil servisler üzerinde çok yoğun bir şekilde durması gerekiyor. Acil servislerle ilgili yönetmelik te yakın bir tarihte değişti, yeni bir yaklaşım getirildi, bu çerçevede acil servislerin yeniden yapılanması gerekmekte. Benim dikkatimi çeken bazı acil servislerde 24 saat esasına göre çalışma yapılıyor. 24 sat çalışmak verimli değil çünkü insan tabiatına aykırı, bir süre sonra hekim ve yardımcı sağlık personeli zorlanınca verim düşüyor. Sekiz saatin dışına çıkılacaksa bana göre en verimli çalışma 12/24 esası ile çalışmaktır. Kararı gene de başhekimler verecektir.” Dedi. Toplantıya Vali Mehmet Niyazi Tanılır'ın yanı sıra İl Sağlık Müdürü, Merkez ve 9 ilçe Devlet Hastaneleri Başhekimleri ile sağlık grup başkanları katıldı