Yrd. Doç. Dr. Dayısoylu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Andırın ilçesinde yoğun olarak görülen ve yöre halkının yılan pancarı olarak adlandırdığı bitki üzerinde bilimsel araştırma yaptığını söyledi. KSÜ Tıp Fakültesi'ndeki bir öğretim üyesi ile birlikte bitkinin özellikleri ile ilgili çalışma yaptığını hatırlatan Dayısoylu, yaklaşık 2 yıl süren akademik çalışmanın ardından bu bitkinin yüksek miktarda antioksidan özelliğe sahip olduğunun tespit edildiğini kaydetti. Araştırmasının uluslararası bilimsel bir dergi olan Asian Journal Of Chemistry'de yayınlandığını dile getiren Dayısoylu, bu bitki üzerinde incelemeye devam edeceklerini bildirdi. Beslenmeyle hastalıklar arasında doğrudan ilişki olduğunu söyleyen Dayısoylu, özellikle Andırın bölgesinde uzun yıllardır yılan pancarından Tirşik çorbası yapıldığını ve halkın bu çorbayı tüketiminin çok fazla olduğunu kaydetti. -Zehirli bitki şifaya dönüşüyor- Bitkinin normalde şekilde tüketilmediğini belirten Dayısoylu şöyle dedi: ''Tirşik çorbası yapılırken bir gün öncesinden fermantasyona uğratılması gerekiyor. Yani bir gün bekletiliyor. Oldukça küçük parçalara ayrılıyor sonra pişiriliyor. Bu şekilde bitkinin zehirli etkeni gideriliyor. Bu çorba bölgede ''Andırın doktoru'' olarak ta nam salmıştır. Bazı iltihabi ve böbrek hastalıklarına iyi geldiği yönünde bilgiler mevcuttur.'' Kendisinin bitkinin antioksidan özelliğinin olup olmadığı yönünde çalışma yaptığını vurgulayan Dayısoylu, akademik nitelikteki bu çalışmanın sonunda bu bitkide yüksek miktarda antioksidan özelliğe sahip olduğunu ortaya koyduklarını belirtti. Antioksidan bileşenlerinin vücut tarafından üretilebildiği gibi dışarıdan bazı besinlerle de alındığını anımsatan Dayısoylu, ''Antioksidan bileşenleri vücuda giren zararlı serbest radikalleri bağlayıp onları zararsız hale getirir. Dolayısıyla niteliğini ölçmeye çalıştığımız tirşik bitkisinde de iyi kapasitede antioksidan özelliğe sahip olduğunu belirledik. Hatta insan vücudunun ürettiği enzim aktivitesinden daha fazla Tirşik bitkisinde ortaya çıktı'' ifadelerini kullandı. Bunun yanında bu bitkinin selüloz materyalinin de yüksek olduğunu hatırlatan Dayısoylu, şunları kaydetti: ''Biliyorsunuz artık dünyada kişilerin bireysel anlamda en az 30 gram lifli gıda alması yönünde uyarılarda bulunuluyor. Dolayısıyla yine bu bitkiyi incelediğimizde tirşik pancarında ileri düzeyde lif içerdiğini görüyoruz. Yine çorba yapılırken kullanılan yoğurdun bünyesinde gelen hayvansal proteinle bitkisel proteinin birleşimi bu çorbanın biyolojik değerini daha da artırmaktadır.'' Dayısoylu, antioksidan özelliğe sahip bitkilerin tümör oluşumunu engellediği yönünde bilgilerin bulunduğunu bunun yanında vücuttaki metabolizmayı hızlandırdığı için Tirşik çorbasını herkese önerdiklerini kaydetti. Kendisinin de aslen Andırınlı olduğunu ifade eden KSÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Saltalı ise Tirşik çorbasının yıllardır bölgede şifa niyetine tüketildiğini belirtti. Bu bitki ile ilgili ilk kez bilimsel bir çalışma yapıldığını hatırlatan Saltalı, ortaya çıkan sonuçlarla bölge halkın neden bu çorbayı tercih ettiği yönündeki isteklerinin örtüştüğüne vurgu yaptı. Yılan pancarının karın kalkmasıyla birlikte ortaya çıktığını kaydeden Saltalı, ''Tirşik çorbası bir çok hastalığa şifa olduğunu biliyoruz. Yağsız yapıldığı ve protein değeri düşük olduğu için obezite hastaları tüketebilir. Bunun yanında romatizmal, şeker ve gut hastalığı olanlar bu çorbayı tercih etmektedir'' şeklinde konuştu. Saltalı, bu bitkinin Filistin'de kolon kanseri tedavisinde kullanıldığını sözlerine ekledi. -Antioksidan nedir- Antioksidan veya yükseltgeme önleyici, yağların otoksidasyonunu yavaşlatan maddedir. Canlılarda, kimyasal süreçler, özellikle oksitlenme, serbest radikallerin oluşmasına neden olur. Yüksek derecede reaktif olan serbest radikaller, farklı moleküller ile kolayca reaksiyona girebilir ve böylece hücrelere, canlıya zarar verebilir. Antioksidanlar serbest radikallerle reaksiyona girerek (onlarla bağ kurarak) hücrelere zarar vermelerini önler. Bu özellikleriyle hücrelerin anomalileşme ve sonuç olarak tümör oluşturma risklerini azalttıkları gibi, hücre yıkımını da azalttıkları için, daha sağlıklı ve yaşlılık etkilerinin minimum olduğu bir yaşam şansını yükseltir.