Kamu hastanelerinde para ödemeden obezite ameliyatı olan hastalar yeni bir hayata başlamanın mutluluğunu yaşıyor. Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ Başhekimi Doç. Dr. Recep Demirhan, "Herhangi bir fark, ücret alınmaksızın kamu hastanesinde bu hizmet çok rahatlıkla, insanlarımıza, vatandaşlarımıza sunulmakta” dedi.
Obezite hastaları hiç para ödemeden kamu hastanelerinde obezite ameliyatı ile yeni yaşamlarına kavuştu. Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde obezite ameliyatı olan hastalar, kısa süre kilo verirken, önceki yaşamlarını ve sonrasında yaşadıklarını anlattı.
Kiloları ile zor bir yaşam sürdüren emekli Murat Dalyan, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüm mide ameliyatı olduktan sonra yeniden doğdu. Bir ara kiloları nedeniyle işini bıraktığını belirten Dalyan, 53 yaşında olduğunu ve 135 kiloyken ameliyat olduğunu söyledi. Ameliyatın ardından yeniden doğduğunu ifade eden Dalyan, “Hayat kalitem yükseldi. Çok memnunum. Kendimi çok sevmeye başladım. Daha önce merdiven çıksam yoruluyordum. Herkesle stres yaşıyordum. Ben bu şişmanlığın yüzünden işimi bıraktım. Şişmanlık beni yoruyordu. Esnaftım. Şekerim yüksekti, kolestrolüm yüksekti. Uyku abnem vardı. Makine ile yatıyordum 7 yıldır. Bunların hepsinden hemen hemen kurtuldum. Şuanda 53 yaşındayım ama kendimi 40-45 yaşında hissediyorum” şeklinde konuştu.
Ameliyat olmadan önce kıyafet bulma sorunu yaşadığını belirten Dalyan, şimdi çocuklarının kıyafetlerini rahatlıkla giyebildiğini dile getirdi.
Ev kadını Merve Ulus, 5 ayda 35 kilo verdi
Aynı hastanede ameliyat olan obezite hastası Merve Ulus ise ameliyat olmadan önce 125 kiloyken, ameliyat olduktan sonra 5 ay gibi kısa bir sürede 35 kilo verdi. Kiloları ile sürdüğü yaşamda karşılaştığı sıkıntıları anlatan Merve Ulus, “Ameliyattan önce yaşantım yoktu. Yani çorabımı bile kendim giyemiyordum. Ayakkabımı bağlayamıyordum. Çocuklarımla yeterince ilgilenemiyordum. Evimin işini yapamıyordum. Spor yapamıyordum. Eşimle beraber dışarı çıkamıyordum. Yetişemiyordum çünkü ona. Ama şuan hafta 5 gün spor yapıyorum. Gayet düzenli bir hayatım oldu” diye konuştu.
Ameliyatın ardından sağlığının da düzeldiğini vurgulayan Ulus, “Öncelikle psikolojim düzeldi. Mutluyum. En güzeli de bu benim için. Ameliyat öncesinde bende şeker düşüklüğü vardı. Bunun için güne iki kere ilaç kullanıyordum. Bu ilacı tamamen kestik ameliyat sonrasında. Şuan çok iyi hissediyorum kendimi. Bu hastalık öyle kötü bir şey ki, şeker düşüklüğü insanı sürekli yemek yeme ihtiyacı hissettiren ve her zaman yorgun, halsiz, bitkin bir durum yaşatan bir hastalık. Ama şuan hem o hastalıktan kurtuldum. Hem psikolojim düzeldi. Hem kilo verdim. Giydiğim yakışıyor. Kendimi daha güzel hissediyorum” ifadelerini kullandı.
Hastanede tüp mide ameliyatı olan hastalar, daha önce giydikleri kıyafetleri gösterdi. Kilo veren hastaların mutlulukları ise gözlerine yansıdı.
Hastanede ameliyatlar başarı ile sonuçlandı
Henüz bu yılbaşı itibari ile obezite hastalarının tüp mide ameliyatı yapılmaya başlandığı Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki çalışmalarla ilgili bilgi veren Başhekim Doç. Dr. Recep Demirhan, obezite hastalığı ile ilgili diyetisyenlerin ve uzmanların yoğun bir çaba sarf ettiğini ve bu çalışmalara Sağlık Bakanlığının da destek verdiğini dile getirdi. Demirhan, “Bizim hastanemizde eksik olan bir kısmı vardı. Tüp mide dediğimiz cerrahiyi bu işin içine katmamıştık. Ama 2016 itibari ile tüp mide ameliyatlarını da başlattık. Başarılı bir şekilde yapıyoruz. Yaklaşık 30 civarında çok başarılı ameliyat yaptık. Başarılı sonuçlar aldık. Bir kamu hastanesinde, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bu ameliyatın yapılmış olması da bize ayrı bir mutluluk veriyor. Herhangi bir fark, ücret alınmaksızın kamu hastanesinde bu hizmet çok rahatlıkla, insanlarımıza, vatandaşlarımıza sunulmakta” dedi.
Ameliyat nasıl yapılıyor?
Son yıllarda gittikçe artan tüp mide ameliyatları ile ilgili bilgi veren Klinik İdari Sorumlusu Doktor Ayhan Çevik, ameliyatın nasıl yapıldığını anlattı. Çevik, ameliyat süresinin önceye nazaran kısaldığını ve başarılı geçtiğini ifade ederek, ”Ortalama her hasta için bizim hastanemizde ilk zamanlarda 2 saat civarında sürüyordu ameliyat. Ama şuan bir, bir buçuk saatlik sürelere kadar indirdik. Başarılı bir ameliyat. Dört yada beş tane delikle midenin şişkin olan kısmını alıp, mideyi tüpleştirme ameliyatı yapıyoruz. Yani tüpleştirme dediğimiz, hastanın daha fazla yeme ihtiyacını, ameliyat sonrası iştah ve yemek alışkanlıklarını oldukça değiştirecek bir yöntem” diye konuştu.
Tüp mide ameliyatı kimlere yapılıyor?
Tüp mide ameliyatının her obezite hastasına yapılmadığını vurgulayan Klinik Eğitim Sorumlusu Doç Dr. Necdet Bilgin, “Öncelikle şunu belirteyim. Biz hastanemizde bu tür hastaları Obezite Kurulu dediğimiz bir kurulumuz var, yani biz cerrah olarak tek başımıza karar vermiyoruz. Şimdi buradaki kriterimiz nedir. Hastaların öncelikle bir vücut kitle indeksi dediğimiz bir hesaplaması yapılıyor. Yani morbid obezite tanımında bu indeks önemli. Buna göre biz, hastaların 40 yaş ve üzerindeyse ki, bunlara morbid obez deniyor. Bu hastalarda ameliyat endikasyonumuz vardır. 40 yaşın altında, 35 yaşın üzerindeki yaş grubunda yandaş hastalık varsa bunlarda da ameliyat endikasyonu koyuyoruz. Şimdi bu tür hastalarda hastanın cerrahi dışı yöntemlerle kilo verememiş olması gerekiyor. Belli bir yaş grubu içerisinde olması lazım. Bu 18-65 yaştır. Hastanın verdiği kiloyu tekrar almış olması var. Bütün bu kriterleri sağladığı takdirde biz bu hastaları ameliyat ediyoruz” şeklinde konuştu.
Doktor Önder Altın ise ameliyatın ardından hastaların dikkat etmesi gereken konulara değinerek, “Öncelikle hastaların kilo vermesi ile birlikte vücudundaki belli sistemlere bağlı hastalıkların büyük bir çoğunluğunda gerileme oluyor. Örneğin kalp damar sistemine bağlı oluşan, tansiyon, işte endokrin bozukluğu olan diyabet hastalıklarında yaklaşık yüzde 60-65’in üzerinde, hipertansiyonda yine aynı oranlarda hastaların büyük bir kısmı ilacını bırakıyor veya ilaç dozunda azalmalar oluyor. Hem devlete olan maliyeti düşüyor, hem de hasta sürekli bir ilaç kullanmak, sürekli ilaçlarının takibini yapmak gibi bir sıkıntıda da kurtuluyor. Hastalar daha sosyal olmaya başlıyor” dedi.
Doktor Altın, “Eğer hastalar uyumsuz olursa diyet ve takiplerine uymazlar ise tekrar kilo alabilirler. Biz hastalara belirli bir diyetle birlikte egzersize başlatıyoruz. Bu hastaların kilo vermelerine de yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı.
Obezite, besinlerle alınan enerjinin (kalori), harcanan enerjiden fazla olması ve sağlığı bozacak şekilde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi şeklinde tanımlanıyor.
Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması- 2010 (TBSA-2010) sonuçlarına göre Türkiye’de obezite sıklığı yetişkin erkeklerde yaklaşık yüzde 20, kadınlar için ise yaklaşık yüzde 40 civarında. Genel olarak Türkiye’de ortalama her üç insandan biri obez. Aşırı ve yanlış beslenme, fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli nedenleri olarak kabul ediliyor. Ancak yaş, cinsiyet, sosyo-kültürel etmenler, genetik yatkınlık, psikolojik problemler, hormonal ve metabolik durum, ilaç kullanımı (antidepresanilaçlar vb.), sigara-alkol kullanımı, doğum sayısı ve sıklığı gibi birçok nedeni bulunuyor.