Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Dolapçı, günümüzde yılda 4 binin üzerinde organ naklinin başarıyla gerçekleştirilmesine rağmen yapılan organ bağışlarının ihtiyacı karşılamadığını söyledi.
Organ naklinin hastadaki hasarlı veya çalışmayan organın yerine organ vericisi (donör) tarafından verilen sağlam organın bir kısmı veya tamamının nakledilmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Mete Dolapçı, "Bazı hastalıklarda yaşam ancak organ nakli ile mümkündür. Son dönem karaciğer, kalp, ince bağırsak ve akciğer hastalıklarında organ nakli yapılmadığı takdirde hasta yaşamını kaybetmektedir. Son dönem böbrek yetmezliği, Tip I şeker hastalığı (pankreas yetmezliği), bazı göz hastalıkları veya bazı uzuv kayıplarında ise organ nakli ile hastanın yaşam kalitesi ileri derecede artmaktadır” dedi.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de organ nakli bekleyen birçok hastanın bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Dolapçı, "Organ naklinin bu hastalar için hayatta kalmak için son şans olduğu düşünüldüğünde bu tedavi yönteminin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Ancak ne yazık ki gerçekleştirilen organ nakillerine karşın bağışlanan organ sayısının yetersiz olması nedeni ile ihtiyaç karşılanamamaktadır. Bu nedenle her gün binlerce insanımız gelecek müjdeli bir haberi beklemektedir" şeklinde konuştu.
Organ naklinin hem canlı vericiden hem de ölü vericiden yapılabildiğini belirten Prof. Dr. Dolapçı, "Canlı vericiden ancak böbrek ve karaciğer nakli yapılabilirken yaşamını kaybetmiş bir hasta, kadavra donör olduğunda 7-8 insana yaşama şansı sunabilir. Ülkemiz, dünyada organ nakli konusunda yasal düzenleme yapan öncü ülkelerden birisidir. Organ ve doku alınması, saklanması, aşılanması ve nakli hakkındaki kanun 03.06.1979 tarihli ve 16655 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Dinimizce de organ nakli uygundur. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun 03.03.1980 tarih ve 396 saylı kararında organ naklinin caiz olduğu bildirilmiş, organ bağışı insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır. Diğer İslam ülkelerinde ve bütün diğer büyük dinlerde de benzer kararlar mevcuttur. Kur’an-ı Kerim’de de (Maide Suresi, ayet 32) kim bir kimseye hayat verirse, onun sanki bütün insanlara hayat vermişçesine sevap kazanacağı beyan olunmuştur” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin organ nakli konusunda dünyada lider ülkelerden birisi olduğunu ancak beyin ölümü gerçekleşen kişilerden organ nakli konusunda çok gerilerde kaldığını ifade eden Prof. Dr. Mete Dolapçı, "Gelişmiş ülkelerde bir milyonda 30-40 olan kadavradan organ bağışı ülkemizde milyonda 5 oranındadır. 2012 yılında beyin ölümü gerçekleşen ve organ bağışı için uygun olan 1477 kişiden sadece 345’inde organ bağışı yapılmıştır. Ailelerin organ bağışına verdikleri red cevap oranı yüzde 77’dir. Bunun sebepleri incelendiğinde ise neredeyse yarısının medyadaki yanlış haberler yüzünden olduğu, yüzde 40 oranında ise dini nedenlerle organ bağışına yanaşmadıkları gözlenmiştir" dedi.
Ülkemizde 18 yaş ve üzeri akli dengesi yerinde olan herkesin organ bağışı yapabileceğini ve organ bağışı kartı sahibi olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Mete Dolapçı, "Kişi ya da yakınları organların tamamını ya da uygun gördüklerini bağışlayabilir. Bir kez organ bağışında bulunan kişinin istediği takdirde bundan vazgeçme hakkı da her zaman mevcuttur. Endişe edilenin aksine organ bağışı yapılan merhum yada merhumenin bedeninde herhangi bir tahribat olmaz, cenaze ailesine bir bütün olarak ve titizlikle teslim edilir. Vatandaşlarımız İl Sağlık Müdürlüklerine, tüm özel ve kamu hastanelerine, üniversite hastanelerine, organ nakli yapan merkezlere ve toplum sağlığı ve aile sağlığı merkezlerine başvuru yaparak iki tanık huzurunda bir belge imzalayarak organ bağışı kartına sahip olurlar. Organ bağışı kartını alan kişinin bağış kartını her zaman üzerinde taşıması gerekmektedir. Canlı vericiden organ bağışı için alıcı adayı hasta ile bir organ nakli merkezine başvurmanız yeterlidir. Günümüzde e-devlet üzerinden de organ bağışı yapılabilmektedir. Şu anda sisteme kayıtlı yaklaşık 206 bin bağışçı mevcuttur ve bu sayının artışına şiddetle ihtiyaç vardır. Türkiye’de organ nakli konusunda en önemli sorun organ bağışı azlığı ve beyin ölümü olgularının kullanılamamasıdır. Bu sorun acil olarak çözülmesi gereken sağlık problemlerinin başında yer almaktadır" diye konuştu.