Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner, hiperaktivite konusunda aileleri uyardı. Hiperaktivite tanısı koyduğu iddia edilen testlere inanılmaması gerektiğini söyleyen Öner, “Çocuğa hiperaktif demek uzmanların işidir. Çocuğunuza hiperaktif demeden önce mutlaka bir uzmana danışın” dedi.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi-Psikoterapist Prof. Dr. Özgür Öner, hiperaktivite konusunda uyarılarda bulundu. Okullarda adeta bir "hiperaktivite" salgını yaşandığını vurgulayan Öner, "Daha önce sadece ’yaramaz’ dediğimiz çocuklar şimdi tanı alıyor. Peki, her hareketli çocuk gerçekten hiperaktif mi? Burada dikkat edilecek noktaları gözden kaçırmadan hareket etmek ve gerekiyorsa bir uzmandan yardım almak gerekir. Tanı koyduracak herhangi bir test yoktur. Tanı, deneyimli bir çocuk psikiyatristinin yaptığı görüşme ve muayene ile konulur. Anne babalar internetten indirdikleri testlerle çocuklarına tanı koyuyorlar, bu çocuğun geleceği için çok yanlış bir davranıştır” diye konuştu.
Evde kalan çocukların daha hareketli olmasının normal olduğunu vurgulayan Öner, "Her yaşın kendisine göre bir hareketlilik düzeyi vardır. Ufak çocukların daha hareketli olması normaldir. Bu nedenle özellikle de eğer çocuğunuz okula erken gitmişse tanı konusunda çok daha dikkatli olun. Şimdiki çocukların sizin çocukluğunuza göre daha hareketli olması normaldir. Bütün günü evde geçiren bir çocuğun enerjisini atamaması daha hareketli olmasına yol açıyor. İş, güç, yoğunluk, trafik ise anne-babayı daha tahammülsüz yapıyor. Bu tahammülsüzlük ise çocukların aslında normal olan hareketliliğinin abartılı algılanmasına yol açıyor. Çocuğunuzun yaşıtlarıyla açık havada eğlenceli vakit geçirmesini sağlamak hareketliliğini kontrol altına almaya yardımcı olacaktır” şeklinde konuştu.
“Çocuğunuzla ilgili şikayetlerin nerelerde yoğunlaştığını gözleyin” diyen Prof. Dr. Özgür Öner, “Bu çok önemli bir ölçüttür. Sadece bir ortamda görülen şikayetler genelde o ortamdaki sorunlara bağlıdır. Örneğin iyi sınır konulmayan ortamlarda aşırı hareketlilik gösteren birçok çocuk, sınırların belirli olduğu durumlarda kurallara gayet iyi uyabilir. Yani evde hiç söz dinlemeyen bir çocuk okulda, kreşte, bir arkadaşının evinde kurallara uyuyorsa bu çocuğa hiperaktif diyemeyiz” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Özgür Öner, gerçek bir hiperaktiviteden söz etmek için belirtilerin erken başlaması gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
"15 yaşında başlayan, daha önce hiç olmayan davranışlar hiperaktivite lehine yorumlanmamalıdır. Belirtilerin son tanımlamalara göre 12 yaşından önce olması gereklidir. Sadece kıpır kıpır olmak hiperaktivite tanısı koydurmaz. Sırasını beklemekte güçlük, uygun olmayan yerlerde hareketli olma, oturması gereken (sınıf gibi) yerlerde oturamama, sessizce oyun oynayamama, çok konuşma, bir soru sorulduğunda daha soru tamamlanmadan atılıp yanıt verme, diğer insanların konuşmasını kesme, birden yola fırlama gibi tehlikeli olabilecek davranışla,r belirtiler olabilir.”
Hiperaktivitenin sadece hareketlilik olmadığını vurgulayan Öner, "En önemli ölçütlerden birisi bu. Hareketlilik tek başına bir sorun olarak kabul edilmemelidir. Bu davranış sonucunda çocuğun okul yaşantısında, akademik başarısında, sosyal ve arkadaş ilişkilerinde, anne babası ile olan ilişkilerinde belirgin sorunlar yaşaması gerekir. Ayrıca şikayetlerin şiddetinin belirlenebilmesi için çocuğun yaşındaki ve sınıfındaki ortalama kız ve erkek öğrencilerin gösterdiği hareketlilik ile karşılaştırma yapabilmemiz gereklidir. Bu amaçla geliştirilmiş ölçekler kullanılmalı ve karşılaştırmalar yapılarak çocuğun yaşına göre gösterdiği hareketliliğin derecesi saptanmalıdır” dedi.