Organ ve Doku Nakli Bölge Koordinasyon Merkezi (BKM) Sorumlusu Dr.Mehmet Kazak, Türkiye’deki organ nakli yetersizliğindeki en önemli nedeninin organ bağışının az olmasından kaynaklandığını söyledi.
Samsun İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde Organ ve Doku Nakli BKM Sorumlusu Dr.Mehmet Kazak, Çarşamba Devlet Hava Meydanları Çelebi Hava Servisi A.Ş. çalışanlarına organ bağışı ve organ naklinin önemi konusunda eğitim verdi.
Türkiye’de 30 bine yakın hastanın organ ve doku beklediğini belirten Organ ve Doku Nakli BKM Sorumlusu Dr. Mehmet Kazak, “Ülkemizde organ bağışları yeterli sayıda olmadığı için bu insanlarımızı biz kaybetmekteyiz. Tüm bu çabamız, yaptığımız eğitimlerin nedeni ülkemizde organ bağışı sayısını arttırarak bu bekleyen insanlarımızı bulundukları güç durumdan kurtarmaktır. Bir sene önce gördüğümüz hastamızı bir sene sonra görmediğimiz oluyor. Bunları kurtarabilmekte organ bağışı yaparak hepimizin elinde. Her yıl 2 bin 500 tane karaciğer bekleyen hastamız var. Bunun her yıl 500’ü ölüyor ama yapılan nakil sayısına rağmen bu sayı hiç düşmüyor” dedi.
Hastanelerin, araç ve gereçlerin, yoğun bakımların olduğunu ama ölüden bağış olmadığı için canlıya yönelmek zorunda kaldıklarının altını çizen Kazak, “30 bine yakın organ ve doku bekleyen hastamız var. Bunların en çok bekleyeni böbrek hastalarıdır. Daha sonra karaciğer, kalp ve akciğer diye devam ediyor. Böbrek hastalarının yaşamlarını uzatmak için diyaliz gibi bir şansı varken karaciğer, kalp, akciğer bekleyen insanların yaşayabilmek için tek şansları maalesef organ nakli olabilmelerindedir” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DEKİ ORGAN NAKLİ YETERSİZLİĞİNİN EN ÖNEMLİ NEDENİ ORGAN BAĞIŞI AZLIĞIDIR”
Organ naklinin yaşayan ve ölü insanlardan nakil yapılacağını ifade eden Kazak, “Nakil bekleyen hastanın 4. derece dahil kan ve kayın hısımları doku, kan grubu gibi uyum mevcut ise organ bağışında bulunabilmektedir. Canlıdan nakil yapılan organlar ise böbrek ve karaciğerdir. Trafik kazası, kurşunlanma, beyin kanaması gibi nedenlerle yoğun bakımda tedavisi devam ederken beyin ölümü denilen geri dönüşümsüz beyin hasarı gelişmiş hastaların organları bağışlandığı takdirde bunlar ölü insandan nakil olarak tanımlanmaktadır. Organ naklinde cinsiyet, ırk, yaş, din ve dil ayrımı yoktur. Organ bekleme süreleri ise kalp 4 - 6 saat, karaciğer 8 - 12 saat, böbrek 24 saat, akciğer 4 - 6 saat, pankreas 8 saat ve incebağırsak ise 7 - 8 saattir. Yani çok kısa sürede organın gerekiyorsa transferi ve naklinin yapılmış olması gerekmektedir. Bu da kalabalık bir nakil ekibin 24 saat aralıksız çalışmasını gerektiren bir süreç. Evde, yolda, hastaneye giderken ambulansta ya da hastane acil servisinde vefat edenlerin organları tıbben kullanıma müsait değildir. Sadece yoğun bakımda ölümü gerçekleşen kişilerden ailesi izin vermesi halinde organ alınabilir. Çıkan organlar zengin, fakir, din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, öncelikli doku ve kan grubu uyumuna göre, tıbbi aciliyet göz önünde bulundurularak, Ulusal Koordinasyon Sistemi tarafından bekleme listelerindeki acil vakalar taranır ve en uygun alıcı belirlenerek nakil gerçekleştirilir. Türkiye’deki organ nakli yetersizliğinin en önemli nedeni organ bağışı azlığıdır. Organ bağışları aile arasındaki anlaşmazlıklar, donör görünüşünün ve vücut bütünlüğünün bozulacağı endişesi, dini, kültürel ve sosyal nedenler, ölümü kabullenmeme ve beyin ölümünü anlamama nedenlerinden dolayı reddediliyor. Organ bağışı, kişinin hayatta iken, serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra başka hastaların tedavisi için organlarının kullanılmasına izin vermesidir. 2238 sayılı yasaya göre, 18 yaşını doldurmuş ve akıl sağlığı yerinde olan herkes organlarını bağışlayabilir. Organ bağışı yapıldıktan sonra sadece bir yoğun bakım ünitesinde ve beyin ölümü kararı alınması halinde organlar kullanılabilmektedir. Diğer ölüm hallerinde organlar kullanılamaz. Yapılan araştırmalara göre, organ bekleyen hastaların yüzde 87’si hastalık başına gelmeden önce organ bağışlamayı düşünmediğini belirtmiştir” şeklinde konuştu.