Siyaseti militarizm şekillendirdi
 
Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil: “27 Mayıs 1960”˜ta gerçekleşen askerî darbe, siyasî hayatımızın antidemokratik ve militarist bir anlayışla şekillenmesine yol açmıştır. Darbe sonrası oluşturulan kurumlar aracılığıyla askerî yönetim kurumsallaştırılmıştır.”
 
Yeni anayasa sekteye uğramasın
 
“Bu darbe hâlâ güncelliğini koruyan önemli siyasal ve toplumsal kırılma ve kutuplaşmaları da beraberinde getirmiştir. Bunları silmenin tek yolu vardır. Sivil bir anayasa hazırlayarak toplumun önüne koymamız gerekmektedir. Teferruatta boğularak bu çalışmaları sekteye uğratmanın anlamı yoktur.”
 
27 Mayıs'ın izleri sivil anayasayla silinir
nevzat Pakdil yaptığı yazılı açıklamada, Cumhuriyet tarihinde gerçekleşen ilk askerî darbe olan 27 Mayıs darbesinin, diğer askerî darbelere ve muhtıralara başlangıç teşkil ettiği için de Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kara günlerinden biri olduğunu ifade etti. 
“27 Mayıs, yalnızca tarihe mal olmuş sıradan bir iktidar mücadelesi değil, aynı zamanda sonraki kuşakları da etkileyen anti-demokratik bir siyasal deformasyonun başlangıcı olmuştur” diyen Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil açıklamasında şunları kaydetti: “27 Mayıs 1960”˜ta gerçekleşen askeri darbe, kökleri Osmanlı İmparatorluğu”˜nun son dönemine kadar uzanan bir siyasal geleneğin Cumhuriyet dönemindeki en acı tezahürü olarak gerçekleşmiştir. Cumhuriyet”˜in darbe olgusuyla tanışmasına yol açan bu askerî müdahale, Türk siyasal yaşamının anti-demokratik ve militarist bir anlayışla şekillenmesine yol açmıştır. Darbe sonrasında oluşturulan kurumlar aracılığıyla, sivil demokratik iradenin siyasal sisteme tam olarak yansımasının önüne geçilmiş ve askerî yönetimin kurumsallaşması sağlanmıştır. Ancak bu darbe, yalnızca Türk siyasal hayatının bugününü de şekillendiren yapısal/kurumsal nitelikli sonuçlara yol açmamış, uzun yıllar devam eden ve hala güncelliğini koruyan önemli siyasal ve toplumsal kırılmaları ve kutuplaşmaları da beraberinde getirmiştir. Tüm bunları silmenin tek yolu bulunmaktadır. Sivil bir anayasa hazırlayarak toplumun önüne koymamız gerekmektedir. Teferruatta boğularak, Anayasa çalışmalarını sekteye uğratmanın hiçbir anlamı bulunmamaktadır.”