Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Avukatlık Kanunu baştan sona yenilenecek. Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor. Sınavla geçişin olması gerektiğine inanıyoruz. Barolar Birliği'nin kanunu açıkça çiğnememesi lazım. Avukatların dosyaları incelemesi son derece önemli, biz bunu destekliyoruz. Son yaptığımız Şubat değişikliğinden sonra uygulamanın sağlıklı yürümediğini gördük. Dosyadaki savcının araştırma usulünü öğrendikten sonra deliller karartılırsa bizim suçla mücadelemiz gerçek faillere ulaşma imkanımız ortadan kalkar. Türkiye'de 2013 yılında devam eden soruşturma sayısı 6 milyon 679 bin 973'dür, bunlarla ilgili dosyadan örnek alınmasını yasaklayan mahkeme kararı sayası bin 306'dır. Biz bu düzenleme ile bir katalog getirdik. Bütün suçlarla ilgili değil, çok ciddi suçlarla ilgili getirdik. Buradaki rakamın bu kadar yüksek çıkmayacağı bundan sonraki süreçte çok açıktır." dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, cezaevlerinde yatan hükümlü ve tutuklu sayısının çok olması yönünde yapılan eleştirilere cevap verdi. Sayının çokluğunun sebebinin hükümetin suç ve suçlu ile etkin mücadelesi olduğunu savunan Bozdağ, adalet hizmetlerinden memnuniyetin arttığını ileri sürerek "2003 yılında adalet hizmetlerinden memnuniyet yüzde 45.7 iken, 2013'de bu oran yüzde 52.8'e yükseldi. Ama henüz hedeflediğimiz noktaya ulaşmış değiliz. Hedefimiz bu oranları daha da yukarıya çekmektir." şeklinde konuştu. 

"YENİ HAKİM VE SAVCILAR ALMAK SURETİYLE YÜKÜ AZALTACAĞIZ" 

"Hakimin tarafsızlığı, siyasi ve felsefi görüşleri ile davanın taraflarına olan uzaklığı ile yakınlığını adli işlerine karıştırmaması, kararlarını kanunu ve vicdani olarak vermesidir." diyen Bozdağ, yargıda görev yapan hakim ve savcı sayısının 2002'de 9 bin 49, 2014'de ise 14 bin 983 olduğunu söyledi.

"Hakim ve savcılarımız Avrupa Konseyi'nin 100 bin kişiye düşen hakim ve savcı sayısında geri durumdadır." diyen Bozdağ, şöyle devam etti: "Hakimler ve savcılarla ilgili bir takım eleştiriler yapılabilir, bu normaldir, yargı da eleştirilebilir. Toptancı bir yaklaşımla, özveri ile çalışan, adil karar vermek için çaba sarf eden hakim ve savcılarımızı töhmet altında bırakmamak lazım. Hakim ve savcılarımızın yetişmesi konusunda da önemli adımları atıyoruz. Bakanlığımız bir Bilim Komisyonu kurmak suretiyle hukuk fakültelerinin eğitiminin daha iyi noktaya taşınması konusunda çok kapsamlı bir araştırma yaptı. Önümüzdeki zaman içinde bu konuda bir çalışmayı kamuoyu ile paylaşacağız. Hakim ve savcılarımızın sayısını artırmak için yeni adımlar atacağız. Önümüzdeki yıl içinde parlamentonun verdiği yetki ile yeni hakim ve savcılar almak suretiyle yükü azaltmaya gayret edeceğiz. Adalet Akademisi, ismi ve kurumsal yapısıyla yeni. Ama bir geleneğin devamıdır. Sanki yeni bir şeymiş gibi, savcı ve hakim adayları gözetleniyormuş gibi bir algıyı büyük bir haksızlık sayarım."

Son dönemde karalama kampanyaları çerçevesinde hakimliklerin karalandığını savunan Bozdağ, savunmayı temsil eden avukatlarla ilgili çalışma yapmanın Adalet Bakanlığı'nın en önemli görevlerinden birisi olduğunu belirtti.

CEZAEVLERİNDE DOLULUK ORANI

Cezaevlerinde yatan sayısının arttığına ilişkin muhalefetin eleştirilerine de cevap veren Bozdağ, "Cezaevlerimizde 157 bin 640 tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Bunlardan 22 bin 551'i tutuklu, 11 bin 658 hükümözlü, 123 bin 431'i ise hükümlü olarak bulunmaktadır. Cezaevlerimizde bu sayının yüksem olmasına ilişkin eleştiriler yapıldı. Sayının çok olması hükümetimizin suç ve suçlu ile etkin mücadele ettiğinin göstergesidir. Yeni ortaya çıkan teknolojiler, CMUK'da getirilen yeni hukuk müesseseleri, artan hakim, mahkeme sayısı, Yargıtay'da artan hakim ve mahkeme sayısı davaların daha kısa sürede neticelenmesini sağlıyor. Suçluların yakalanmasına ve hesap vermesine yol açmaktadır. Ceza Kanunu'nda yeni suçlar ihdas edildi, iletişim alanında, sosyal medya üzerinden dün işlenemeyen suç bu gün işlenebilmekte. Yeni suçlar ortaya çıktı. Bunlara ilişkin düzenlemeler hukukumuzda yer aldı. Cezaları artırdık, infaza ilişkin değişiklikler yaptık. Bütün bunlar cezaevlerinde yatan sayısının artmasına sebep olmuştur. Cezaevlerinde bulunan, hasta tutuklu ve hükümlülere ilişkin soruna biz infaz açısından değil insani açıdan bakıyoruz. Biz onların hepsine emanet gözü ile bakıyoruz. Onlara hizmet için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Şunda ortaya çıkan sorunların çözümü için yeni düzenlemeler yapmayı planlıyoruz." diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN AB'YE ÜYELİK TERCİHİ KONJONKTÜREL DEĞİL, KALICI VE STRATEJİK BİR YAKLAŞIMIN ÜRÜNÜ"

AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır ise Türkiye'nin AB'ye üyelik tercihinin konjonktürel değil, kalıcı ve stratejik bir yaklaşımın ürünü olduğuna dikkat çekti. Bu tercihin yüzyıllar içinde şekillenen Avrupa projesine güç kazandıran ve geniş bir coğrafyada istikrar, refah ve huzura hizmet eden bir anlayışın sonucu olduğunu dile getiren Bozkır, "Yeni Türkiye, yeni AB'ye kendi özgün katkısını getireceğinden, Türkiye-AB ilişkileri her 2 tarafın da yararına olan 'kazan-kazan' ilişkisine dayanmaktadır." dedi.

    Bakan Bozkır, "Biz kendi açımızdan AB sürecinin katkılarını akılda tutuyoruz. AB sürecinin bizim için en önemli boyutu ülkemizde yaşanan siyasi ve sosyal dönüşümdür. AB müktesebatı çerçevesinde yapılan siyasi, ekonomik ve sosyal reformlar bir taraftan Türkiye'yi köklü bir biçimde değiştirmekte, öte yandan Türkiye'nin hem bölgesinde, hem de uluslararası sistemde çok daha güçlü bir ülke olmasını sağlamaktadır. Bu süreçte Türkiye'de devlet ve birey arasındaki ilişki değişmekte, 'vatandaşlık' kavramı sorumluluk yerine, haklar temelinde yeniden tanımlanmaktadır. Bugün halkımız AB standartlarında yaşam koşullarını talep eder olmuştur. AB süreci çevreden, ulaştırmaya, sosyal politikadan, gıda güvenliğine pek çok alanda vatandaşlarımızın yaşam standartlarını değiştiren toplumsal bir dönüşüm projesidir. Buna karşılık, AB'nin daha güçlü, daha güvenli ve daha istikrarlı bir geleceğe ulaşmasında Türkiye anahtar bir rol üstlenmektedir." ifadelerini kullandı.