Ünal, Eğitim Bir-Sen 2 No'lu Şube tarafından Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Nafi Baytorun Konferans Salonu'nda düzenlenen ''Neden Yeni Anayasa-'' konulu konferansta, Türkiye'deki anayasa çalışmalarının tarihi sürecini anlattı. 1970'li yılları Türkiye için kayıp olarak değerlendiren Ünal, 1980'de sağ-sol olaylarının zirve yaptığını ve Türkiye'nin ''kardeşin kardeşe vurdurulduğu'' süreci yaşadığını ifade etti. Bütün bunların halka dayalı değil halka rağmen yürütülen bir anlayışın sonucu ortaya çıktığını belirten Ünal, ''Yani halkın nasıl olması gerektiği, toplumun, bireyin nasıl olması gerektiği, insanın özgürlüğünü, insanın temel haklarını hiçe sayan, insanın biricikliğini onurunu ve insanın etnik kimliği inancı ne olursa olsun onlarla birlikte yaşama hakkını hiçe sayan anlayıştır. O zenginliği görmezden gelen bir anlayıştır maalesef'' diye konuştu. 1980 darbesi sonrası yapılan anayasayı 1961 Anayasası'nın güncelleşmiş hali olarak nitelendiren Ünal, 1980'nin değişimin hızlandığı yıllar ve bunu ilk görenin de Turgut Özal olduğunu vurguladı. ''Bütün bu darbeler neden yapıldıysa bugün yeni bir anayasa da o yüzden ihtiyacımız var'' diyen Ünal, şöyle konuştu: ''Bütün bu darbeler neden yapıldı- Bu darbeler kurulan sistemi muhafaza etmek, korumak ve o tepeden inmeci, neye inanacağımıza, neyi düşüneceğimize, ne yiyeceğimize, nasıl davranacağımıza karar veren anlayışın kendisini yaşatmak için yaptığı müdahalelerdir. Son darbe önemlidir. 28 Şubat klasik isimlendirmesiyle post modern darbesinin diğer iki darbeden çok önemli farkı vardır. Daha önce 1960 ve 1980 darbeleri ve 12 Mart muhtırası şöyle özellik taşır. Gelir siyasete müdahale eder, siyasetteki kendi belirlediği formatın dışına çıkan yapıları tekrardan şekilledirir biçimlendirir, öğüt verir, korkutur. Daha önceki darbelerin temel özelliği budur. Yeni siyasi aktörler üretir, eskileri biraz geriye çeker yani siyasi alanı düzenler. Şunu demez hiçbir zaman 'bu değişim ihtiyacı bu değişim nereden kaynaklanıyor- Bu değişim ihtiyacını karşılamak için bizim ne yapmamız gerekir-' Ama 28 Şubat bunu yapmadı. Daha önce darbeler siyasete yapılırken 28 Şubat bizzat milletin kendisine karşı yapıldı ve maalesef 28 Şubat toplumu ortadan ikiye adeta kırdı ve 'bin yıl sürecek' denmesinin de sebebi buydu. Yani daha önce 'biz müdahale eder ve geri çekiliriz' diyen yaklaşım bu sefer 'geri çekilmiyoruz', 'siz adam olana kadar biz burdayız...'' -Toplumsal değişim- Ünal, toplumsal değişimin karşısında hiçbir gücün duramayacağını belirtti. 28 Şubat'ın büyük kırılmalara ve yaralanmalara yol açtığını vurgulayan Ünal, ''Ama o yaraları iyileştirmek ve o yaralarla konuşmamak gerek. O yaralarla konuşursak adil olmayız. O zaman rövanşist oluruz. Bizim geleneğimizde rövanş duygusu yoktur. Biz adaletle, hakkaniyetle hükmederiz ve biz insanın acziyetini insanın yalnızlığını insanın şaşabileceğini biliriz ve affederiz ama unutmayız. Bu, çok önemli. Affetmekle unutmak farklı şeylerdir. İnsan affetmelidir ama unutmamalıdır. Çünkü bir toplum hafızasını kaybederse yolunu da kaybeder. Onun için 28 Şubat'la ilgili anılarınızı bir kenara bırakmamız ve önümüze bakmamız gerekiyor'' dedi. Ünal, milletin iradesini emanet ettiği iktidarın hassasiyetle yoluna devam ettiğini ve yeni anayasa üzerinde çalışıldığını dile getirdi. Geç olsa da yeni bir anayasa yapılmaya çalışıldığını, bo konudaki çalışmalarının gayet güzel devam ettiğini belirten Ünal, Türkiye'nin yeni, sivil, bir toplumsal sözleşme niteliğinde, toplumsal mutabakata dayalı bir anayasaya kavuşacağını kaydetti.