MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Milliyetçi Hareket Partisine yapılan siyasi suikastları ve infaz girişimlerini lehine çevirmek için günlerce uğraşan Başbakan Erdoğan'ın bu namertliğini Türk milleti asla unutmayacaktır. Her konuya anında refleks gösteren, bölücülerin seçilmesi için Yüksek Seçim Kurulunu baskı altına alan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de uzun bir süre sessiz kalması ve kamuoyu algısının değişmesiyle birden bire açıklama yapma gereği hissetmesi son derece düşündürücüdür'' dedi. Bahçeli, Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve il başkanları ile toplantısının ardından yazılı açıklama yaptı. Partisinin çok zorlu ve tehditlerle dolu bir seçim dönemini geride bıraktığını ifade eden Bahçeli, partisine dönük çok yönlü saldırının ve tahriklerin seçim sürecini ve siyasi rekabeti olumsuz etkilediğini kaydetti. Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: ''AKP'nin gizli gündemi karşısında milli bir duruş gösteren ve Türk milletinin bin yıllık kardeşliğini, temelinde bozmayı planlayan çabalara partimizin itiraz etmesi, iftiralara, mütecaviz girişimlere maruz kalmasına yol açmıştır. Bu itibarla sistemli ve AKP'nin başrol oyuncusu olduğu kirli bir senaryo adım adım ilerletilmiş ve Milliyetçi Hareket Partisi hayasızca hedef tahtasına oturtulmuştur. MHP'nin baraj altında bırakılması ve siyasetten tasfiye edilmesi için ısrarlı bir mücadele sergilenmiştir. Nitekim ülkemiz, dünyada bile eşine ve benzerine az rastlanır bir demokrasi tahribatıyla ve yıkımıyla yüz yüze kalmıştır. Kimliği, kişiliği ve aidiyeti karanlıkta kalan mihraklar en başta Milliyetçi Hareket Partisine pervasızca, ahlaksızca ve insanlık dışı yöntemlerle saldırmışlardır. 12 Haziran gününe gelesiye kadar özel hayatların iğrenç bir şekilde takibi yapılmış, yasa dışı yollarla izleme, dinleme, gözetleme amacıyla evlere kameralar yerleştirilmiş ve arkasından da elde edilen kayıtlar internet üzerinden yayımlanmıştır.'' -''AĞIR ŞANTAJ''- İnternette yer alan görüntülerle ilgili olarak ''siyasi sonuçlar üretmeye çalışan tezgah'' değerlendirmesi yapan Bahçeli, bunların hiçbir engellemeye maruz kalmadan varlığını devam ettirmesinin ise Türk siyaseti açısından büyük bir talihsizlik ve kırılma olduğunu kaydetti. ''Ahlaken çok sorunlu görüntüleri sanal âlemden servis edenlerin öncelikle Milliyetçi Hareket Partisini, Milletvekilliği Genel Seçimi'nde zora sokmayı, toplum nezdinde itibarını düşürmeyi ve Meclis dışına itmeyi amaçladıkları anlaşılmaktadır'' görüşünü savunan Bahçeli, açıklamasında şunları kaydetti: ''Esasen kaset parantezine alınarak ağır bir şantajla köşeye sıkıştırılmaya çalışılan yalnızca Milliyetçi Hareket Partisi olmamış, Türk siyaseti ve demokrasisi bu gelişmelerden derin bir yara almıştır. Ne var ki partimize hayâsızca saldıran şeref ve seviye yoksunu karanlık odaklara yönelik AKP hükümetinden inandırıcı ve etkili bir adım bugüne kadar henüz gelmemiştir. Özel hayatı deşifre ederek siyaset üzerinde baskı kurmaya ve tehditlerle mesafe almaya çalışanlara karşı devlet organları tepkisiz, hareketsiz ve yetersiz kalmıştır. Başbakan Erdoğan'ın, Milliyetçi Hareket Partisinin zor durumundan istifade ederek meydanlarda kaset tezgahını diline dolaması, AKP'nin de bu şer kumpanyasının bir parçası olduğu izlenimini güçlendirmiştir.'' AK Parti'nin, MHP'yi sözde tanzim etmeye, yeniden tasarlamaya ya da dizayn etmeye niyetlenen çetenin ekmeğine yağ sürdüğünü savunan Bahçeli, ''İç ve dış uzantıları olduğu yönünde güçlü emarelerin bulunduğu bu organize suç çetesi, seçimler öncesinde Türk siyasetine istikamet vermek istemiştir'' görüşünü dile getirdi. -''AKP, ÇETENİN SÖZCÜSÜ''- Açıklamasında, Türkiye'nin, küresel sisteme ve güç merkezlerine hizmet eden, faaliyetlerini hala yerel uzantıları eliyle yürüten büyük bir suç şebekesiyle karşı karşıya olduğunu bildiren Bahçeli, ''Yabancı istihbarat kurumlarının kontrolsüz yapıları ve içerideki psikolojik operasyonları, ajitasyonlar, tahrikler, kamuoyu yönlendirmeleri, halkla ilişkiler faaliyetleri, profesyonel provokatörlerin siyasi yapılara sızma çabaları son dönemde yaşanan ve muhatap olunan tehlikeli manzaranın yalnızca yüzeyde kalan kısmıdır'' iddiasında bulundu. Bahçeli, şöyle devam etti: ''AKP ise bu çetenin adeta sözcülüğünü yapmış, planlarını uygulamış ve yanında pozisyon almıştır. Bu itibarla, partimize dönük adice ve alçakça saldırıların altında çok yönlü bir hesap bulunmaktadır. Öncelikle 12 Haziran seçimleri sonrasında yapılacak yeni anayasa kapsamında, Milliyetçi Hareket'in çok kimlikliliğe rıza göstermesi ve etnik kimliklerin anayasaya taşınmasına onay vermesi açıkça talep edilmiştir. İlave olarak, Türkçenin Anayasa'dan çıkarılmasına, Türk kimliğinin esnetilerek alt kimlik seviyesine indirilmesine sessiz kalması beklenmiştir. Bilinmelidir ki yapılan saldırıların temelinde Milliyetçi Hareket Partisini yeni anayasa çerçevesinde dönüştürme ve milli itirazlarını törpüleme ve söndürme niyeti bulunmaktadır. Özellikle gizli video kayıtlarının yayımlanmaya başlamasıyla, Başbakan Erdoğan'ın 12 Haziran sonrasında en büyük icraatının yeni anayasa olacağını ifade eden sözlerindeki zamanlama son derece dikkat ve ilgi çekici olmuştur. 12 Haziran sonrası için, etnik kimlikler için statü pazarlığı, İmralı canisini de içerecek genel af, özerklik, anadilde eğitim ve son aşamada ise federasyon müzakereleri el altından yapılmıştır. Bölücü terör ve siyasetteki uzantılarıyla AKP'nin kontrollü gerginliği ve danışıklı dövüşü sadece seçime dönük sinsi bir strateji ve göz boyamak için oluşturulmuş sahte karşıtlıktan beslenmiştir.'' -''CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL'ÜN UZUN BİR SÜRE SESSİZ KALMASI...''- Açıklamasında, ''AKP hükümetinin bütün oyunları Türk milletini meşgul etmek, milli ve manevi değerleri istismar ederek Türk milliyetçileri ve vatanseverleri güçsüzleştirmek üzerine kurulmuştur'' görüşünü savunan Bahçeli, şunları kaydetti: ''24. Dönem TBMM'nde, milletvekili sayısı olarak 367 sınırını aşmanın Milliyetçi Hareket Partisinin Meclis dışında kalmasına bağlı olduğunu gören ve ancak bu şekilde bölünmüş Türkiye'nin anayasasını yapacağını bilen AKP hükümetinin, bütün tertiplerin merkezinde olduğu şüphesi son derece fazladır. Milliyetçi Hareket Partisi'ne yapılan siyasi suikastları ve infaz girişimlerini lehine çevirmek için günlerce uğraşan Başbakan Erdoğan'ın bu namertliğini Türk milleti asla unutmayacaktır. Her konuya anında refleks gösteren, bölücülerin seçilmesi için Yüksek Seçim Kurulunu baskı altına alan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de uzun bir süre sessiz kalması ve kamuoyu algısının değişmesiyle birden bire açıklama yapma gereği hissetmesi son derece düşündürücüdür.'' -DEVLET İMKANLARI- Genel seçimde devletin tüm imkanlarının AK Parti lehine seferber edildiğini savunan Bahçeli, bakanlıkların üst düzey bürokrasisinin, valilerin, kaymakamların AK Parti propagandasının birer unsuru olduğunu, tarafsızlık ve hakkaniyet ölçülerinin bütünüyle çiğnendiğini savundu. ''Bir devlet kanalı olan TRT, var olan yasaları ihlal ederek alenen AKP'nin yayın organı haline getirilmiş ve parti televizyonu yaftasının siciline eklenmesinden zerre kadar utanç duyulmamıştır'' görüşünü dile getiren Bahçeli, açıklamasına şöyle devam etti: ''Bununla birlikte medya tüm gücüyle AKP'nin yanında yer almış, yandaş kalemler MHP düşmanlığında mutabakat sağlayarak aldıkları talimatların gereğini satırlarından yaydıkları nefretlerle yerine getirmişlerdir. Seçim öncesinde MHP'yi sürekli baraj altında gösterme gayretleri, anket şirketlerinin kamuoyunu maniple etmeye dönük raporları herkesin gözü önünde cereyan etmiştir. AKP'nin seçim sürecindeki harcamaları ise anormal düzeyde olup izaha muhtaç olduğu da kuşkusuzdur. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla AKP'nin seçim giderlerinin yalnızca Hazine yardımlarıyla finanse edilmesi imkansız görülmektedir. Bu haliyle AKP'nin siyasi fayda sağlamak maksadıyla her yola tevessül edeceği, her çirkinliğe başvuracağı bugüne kadarki tecrübelerle sabittir.'' MHP Lideri Bahçeli, seçimlerle ilgili şaibeler olduğunu belirterek, ''AKP etiketli organize suç çetelerinin sandık yolsuzluğu yaptıklarına dair şüpheler kuvvetlenmiştir'' dedi. -''ÖLDÜRÜCÜ DARBELER''- Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere de yer verdi: ''İzan, insaf, vicdan, sağduyu ve hidayet sahibi aziz vatandaşlarım Türkiye'nin ve Türk demokrasisinin içine düşürüldüğü bu çıkmaza sessiz kalmamış ve karanlık mahfillerden siyasi terzilik yapanların tüm oyunlarını sandıkta bozmuştur. Bu haliyle Milliyetçi Hareket Partisinin yüzde 13'lük oy oranı, yenilgi ya da zafer skalasında herhangi bir yere yerleştirilemeyecek kadar anlamlı, önemli ve niteliklidir. Dört bir koldan sarılmasına ve öldürücü darbelere maruz bırakılmasına rağmen, Milliyetçi Hareket'in surunda gedik açılamamış ve bunu bekleyenler büyük bir hayal kırıklığına uğramışlardır. Partimiz tüm yönetim kademeleriyle birlikte tek yürek olmuş ve tam bir inanç birliği sağlayarak önümüzdeki sürece yoğunlaşma kararını almıştır.'' Açıklamasında ''Demokrasiyi keyfince yorumlayan, menfaati gereğince anlam yükleyen ve başına sürekli sıfat ekleyen AKP iktidarının yaptıkları asla yanına kar kalmayacaktır'' görüşünü dile getiren Bahçeli, ''MHP;ye yapılan darbe girişimlerine alkış tutanlar, mağduriyetinden medet umanlar, komplolardan memnun olanlar ve teşvik edenler eninden sonunda pişman olacaklardır'' dedi.