Muğla'nın Bodrum ilçesindeki Kissebükü Adalıyalı mevkisinde yapılacak tatil köyü projesinin iptal edilmesi ve durdurulması için hukuk mücadelesi veren sivil toplum kuruluşlarını mücadelesi sürüyor. 1. derece doğal ve arkeolojik sit alanı olan Kissebükü Koyu'nu, her yıl binlerce yat ve yüz binlerce turist ziyaret ediyor. Gökova Körfezi'nin giriş kapısı olarak kabul edilen ve sadece denizden ulaşabilen Kissebükü, Mavi Yolculuk'un ilk ve son durağı.

Bölgede yapılaşma kararı verilmesi, başta çevreci kuruluşlar ve vatandaşların tepkisine yol açıyor. Şarkıcı Zeynep Casalini'nin de aralarında bulunduğu çevreciler, bir dizi eylem yaptı. Önce Adalıyalı'ya yürüyüş düzenleyen çevreciler, ardından Casalini'nin de katılımıyla üzerinde bölgenin yapılaşmaya açılmaması için çeşitli sloganların bulunduğu önlüklerle tepki gösterdi. Daha sonra bölgeye, CHP Muğla milletvekilleri Ömer Süha Aldan ve Nurettin Demir, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ve Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat da giderek incelemelerde bulundu. Başkan Kocadon, burada yaptığı açıklamada bölgedeki yatırıma karşı olmadıklarını belirterek, "Biz yatırıma karşı değiliz, yatırım da olsun ama bu yatırımlar yapılırken bu yerlerin tarihi geçmişi, bu halk üzerindeki etkinliğini ancak yerel bilir. Mevcut irade burayı tahsise çıkarmış, yatırımcı bir arkadaşımız da almış. Pekiyi bu arazi tahsise çıkarken yerel halkın veya yerel yönetimin fikri alındı mı? Bence sorulmadı. Şimdi yerel yönetimle halk karşı karşıya, onun için biz tavrımızı baştan beri belli etik. Daha önce de kendi teknemle geldim, eylem yaptım, imza kampanyalarına katıldım. Yatırımcı firmayla görüşmedik. Bir kere gelmişlerdi, bir daha görmedik. Sanırım onlar da kendi hukuksal mücadelesini devam ettiriyor. Onların da artık halkla karşı karşıya gelmek istediklerini sanmıyorum." dedi.

Başkan Gürün de bu tür işler yapılırken sivil toplum kuruluşlarına sorulması gerektiğini ifade ederek, "Bakanlık ile ilgili çalışmalarda sivil toplum örgütlerinin de görüşlerini almalıyız. Bakın Muğla'da 1480 km. sahil bandı var ve dantela gibi işlenmiş bir sahilimiz var, çoğu da plansız alanlar içinde. Bu şekilde parçacı bir usulle burada daha önce Turizm Bakanlığı'nın vermiş olduğu bir ruhsatla bir otel yapılması, buraya saplanan bir hançer gibidir. Biz yerelleşiyorsak, o zaman bu merkezî güç ve yaptırıcı, dayatıcı gücün olmaması gerekiyor. Biz kendi sahillerimizi, kendi topraklarımızı yerelde çok daha iyi koruyabilir ve geleceğe taşıyabiliriz, yoksa Ankara'dan alınan kararlarla bizi birtakım konulara mecbur etmemeliler. Büyükşehir belediyesi olduk, büyükşehir belediyesine bir hak verdiler. 'Neden büyükşehir oluyoruz?' sorusuna verdikleri cevapta, plan bütünlüğü ve disiplini denildi. Bu kanun çıkmadan iki üç ay önce de her türlü alanda plan yapma, ruhsat verme yetkisini de kendilerine aldılar." ifadelerini kullandı. Zihinlerin değiştirilerek, yereldeki yöneticilere yetki ve kaynak aktarılması gerektiğini söyleyen Gürün, "Ben kendi evimi, kendi bahçemi geleceğe taşıyacak şekilde, doğaya saygılı ve bu güzel coğrafyanın bozulmadan geleceğe taşınması için gerekli hassasiyeti gösteriyorum. Devlet de bize denetleme gücünü göstersin, koyduğu ana kurallar çerçevesinde denetlemesini yapsın. Problem buradadır. Kissebükü ve Dalyan bir örnek. Ben yerelleşmişim, büyükşehir olmuşum ama büyüklerde baba olarak, 'Bütün güç bende, ben bu gücü istediğim gibi kullanırım' anlayışının değişmesi lazım. Bu anlayış değişirse Kissebükleri daha fazla yaşar ve mücadelemize devam ederiz. Ben Kissebükü ile ilgili yapılan mücadeleyi ve mücadele içinde yer alan tüm kişi ve kurumları kutluyorum. Belli usul dahilinde demokratik haklarını kullanıyorlar, buna kulak vermek lazım. Biz de Büyükşehir olarak, Bodrum Belediyesi olarak her türlü hukuki mücadeleyi yapıyoruz ama bu anlayışın değişmesi için siyasi erkin değişmesi lazım ve yerele önem veren, halkına önem veren bir zihniyetin oluşması lazım ve de Muğlalıların buna gerekli cevabı vereceğinden eminiz." şeklinde konuştu.