Emine Ülker Tarhan'ın kurduğu 79. partinin ardından Türkiye'nin 80. partisi de kuruldu.

HDP gibi etnik bir kimliği, Çerkesleri temsil eden Çoğulcu Demokrasi Partisi aynı zamanda farklı etnik kimliklerin de savunuculuğunu yapacak. Seçime de bu etnik kimlikleri temsil eden bağımsız adaylarla girecek.
BÖLÜCÜLÜK DEĞİL İNSANLIK ONURU
ÇDP Genel Başkanı Kenan Kaplan yeni kurulan Çerkes partisine ilişkin şunları söyledi:
"Partimiz, Türkiye'deki tüm halkların etnik kimlik sorunlarının savunucusu olacak. Diline, kültürüne, etnik kimliğine sahip çıkmanın bölücülük değil, insanlık onuruna sahip çıkmak olduğunu anlatacak"
TÜRKİYE'NİN BİRLİĞİNDEN YANAYIZ
Sonunda süreç "çözüm sürecine" çevrildi ve Türkiye'nin tüm etnik, kültürel sorunları Kürt kimliğine indirgenerek, devlet silahlı Kürt siyasi hareketiyle pazarlık masasına oturdu. İktidar ve devlet, ve diğer kimliklerin de hepsini de yok saydı. Biz bu ülkenin birliğinden, bütünlüğünden yanayız. Türkiye'nin güçlü olmasından yanayız.

Parti Genel Başkanı Kenan Kaplan yaptığı konuşmada, Çerkeslerin dilini, kültürünü ve etnik kimliğini korumak, varlığını geleceğe taşımak için siyasi bir örgütlenmeye ihtiyaç duyulduğu; bu amaçla kurulan Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin Türkiye’deki tüm halkların etnik kimlik sorunlarının savunucusu olacağını; diline, kültürüne, etnik kimliğine sahip çıkmanın bölücülük değil, insanlık onuruna sahip olmanın bir gereği olduğunu vurguladı.

İşte Kaplan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:

DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNİN İÇİ BOŞ

Bu ülkede sistem asimilasyon uygulayarak bu halkları neredeyse bütün değerlerini yitirme noktasına getirdi. Ve tüm etnik kimlikler kendilerini mağdur, ötekileştirilmiş hissettiler, yok sayıldıklarını gördüler. Avrupa Birliği süreci ile birlikte Türkiye halklarında bir umut uyandı. Avrupa normlarının Türkiye'ye taşınacağı, kendilerinin de var olabileceği ortamın doğabileceğini düşündüler. Daha sonra bu süreç "demokratikleşme süreci" ismini aldı. Ancak bu süreçte de, bu anlamda bir demokratikleşme gerçekleşmedi.

ÇÖZÜM SÜRECİ SADECE KÜRT SÜRECİ OLDU

Sonunda süreç "çözüm sürecine" evrildi ve Türkiye'nin tüm etnik, kültürel sorunları Kürt kimliğine indirgenerek, devlet silahlı Kürt siyasi hareketiyle pazarlık masasına oturdu. İktidar ve devlet, ve diğer kimliklerin de hepsini de yok saydı. 

Biz bu ülkenin birliğinden, bütünlüğünden yanayız. Türkiye'nin güçlü olmasından yanayız.

BAYRAĞIMIZ SADECE TÜRK'ÜN BAYRAĞI DEĞİL

Ve Türkiye’de Milli Birlik bütünlüğümüzü akamete uğratacak her türlü girişimin karşısındayız. Biz bayrağa saygılıyız ancak Bayrağı Türk etnik unsurunun bağımsızlık sembolü olarak görmüyoruz. Bu topraklarda yaşayan Türkiye Halklarının kurduğu devletin bağımsızlık sembolü olarak görüyoruz. Bizim devletle problemimiz yok. Halkların devletle problemi yok ama sistemle problemi var. Ulus devlet ideolojisiyle problemi var. İşte Çoğulcu Demokrasi Partisi Türkiye Halklarında yok olan güveni tesis etmek. Sevgi sayıyı kendi renklerinin siteme yansıdığını görerek bütün halkların bütün enerjilerini bu ülke için harcayacağı anlayışı çoğulcu katılımcı demokrasi anlayışını Türkiye’ye getirmek için siyasi hayata yer almış bulunuyoruz. 

AKSARAY'DA TÜRKLEŞME VURGUSUNA KARŞIYIZ

Halen sayın Cumhurbaşkanımız Aksaray’da yapılan törende 16 Türk devletinin askeri kıyafetleri falan tamamen Türk etnik unsuruna vurgu yapan. Bu etnik unsurun dışındaki hakların gündeme gelmediği yeniden acaba geçmiş şablonlara mı dönüyoruz endişesini yaratan bir bakış açısını görüyoruz. Biz Türkiye’nin geleceğinin kardeş olan bu hakların kendi renklerinin yansıdığı bir tabloyla aşılacağına inanıyoruz.