Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Abdi İpekçi spor Salonu'nda  Kadın ve Demokrasi Derneği'nin (KADEM) 'Evet kadın varsa demokrasi var' başlığıyla düzenlenen  toplantıda konuşttu. "Ülkemizde şayet bir erkek bir kadına şiddet  uyguluyorsa, kötü davranıyorsa, hiç kimse bunun faturasını dinimize, kültürümüze,  medeniyetimize çıkartamaz. Çünkü inancımızda ve Anadolu irfanında kadın gerçekten  çok müstesna bir yere sahiptir. Bakınız erkekle eşittir demiyorum, çok daha  ötesidir" diyen Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:

Kadınların, gençlerin içinde olmadığı bir demokrasi sadece eksik değil, aynı zamanda sürdürlemezdir. Kendi kişisel hikayemdeki başarımın sırrını, kadınları siyasetle buluşturmak diyebilirim. Gençleri siyasetle buluşturmamdır derim. Dün HAK-İŞ'te ifade ettiğim gibi kadını nisa, yani insan olup görüp kabul ettiğimizde pek çok sorunun çözüme girdiğine şahit olacağız. Bazı toplumların canhıraş şekilde kadın hakları savunuculuğu yapması, geçmiş günahlarından arınma çabasında yatıyor. Dün kadını insan yerine koymayanlar, bugün kadınları yine farklı yere koymaya çalışıyor. 

KARŞISINDA BİZİ BULUR

Bizim kadınlarımızın haklarını, hukuklarını korumak için model almaya, kopya çekmeye ihtiyacımız yoktur. Medeniyetimizde ve kültürümüzde kadın haklarını istediğimiz istikametten geliştirmeye yönelik örnek mevcuttur. Birileri kadına yönelik şiddeti ve bir takım ifadeleri örnekleri öne çıkarıyorlar. Kadına şiddet bir insanlık suçudur. Dün kadını alınıp satılan bir eşya olarak görenler, bugün dek kadın bedenini metalaştırarak bir anlamda modern kölecilik yapıyorlar. Bizim kadınlarımızın haklarını hukuklarını korumak için dışardan model almaya, kopya çekmeye ihtiyacımız yoktur. Birileri ısrarla sadece kadına yönelik şiddeti ve bir takım ifadeleri öne çıkarıyorlar. Kadına şiddet elbette ki bir insanlık suçudur, kimse aksini söyleyemez. Buna tevessül eden olursa karşısında önce bizi bulur.

Öte yandan insan hakları zaviyesinden baktığımızda, bizim tarihimizde olumlu manada çok daha fazla kural vardır. Bunları asla gündeme getirmezler. Sıkıntıları bu konu üzerinden milletimizin değerlerine, tarihine, kültürüne saldırmaktır. İnsan doğrudan ve yanlıştan birini kendi iradesiyle seçme özgürlüyle yaratılmıştır. Sadece ve sadece insan sıfatına sahip olmakla, alemdeki en şerefli varlık olma hakkına kavuşuyoruz. Ülkemizde bir erkek, bir kadına şiddet uyguluyorsa hiç kimse bunun faturasını dinimize, kültürümüze, medeniyetimize çıkaramaz. Anadolu irfanında kadın çok müstesna bir yere sahiptir. Erkekle eşittir demiyorum, çok daha ötesidir. 

ANNELERİN AYAKLARININ ALTINI ÖPÜN 

Vatanı bile, baba vatan değil, ana vatan olarak ifade eden gelenekten başka bir davranış beklenebilir mi? Kadın aileden başlayarak toplumsal hayatın her yerinde söz sahibidir. Dinimiz cenneti annelerin ayakların altına koydu. Onun için çocuklara tavsiyem, anneleriniz ayaklarının altını öpün, orada cenneti koklayın. Üç beş psikopatın yanlışı ne bizi, ne inancımızı ne geleneğimizi temsil eder. Bunlara hak ettikleri cezayı vermek devletin, üzerlerinde toplumsal baskı kurmak milletin işidir. Mesele önce zihniyet meseledir. Siz ne kadar yaptırım getirirseniz getirin, facialar yaşanacaktır.

ERKEKLER SORUN ÇIKARIYOR, KADINLAR...

Uğradığı haksızlıklar, adaletsizlikler,  ayrımcılıklar karşısında kadının yanında yer almak, insan olan herkesin  görevidir. Bugün dünyada yaşanan krizlere baktığımızda, sorunları çıkartanlar  genelde erkekler iken, bunların bedelini ödeyenlerin ağırlıklı olarak  kadınlardan, çocuklardan oluştuğunu görüyoruz. Suriye'de 6. yılına giren insani  krizde eşlerini kaybeden, evleri yıkılan, çocuklarıyla ortada kalan kadınların  çektiği çileler, tek başına insanlığın vicdanını sızlatmaya yeter.

İYİ DE BU CUMHURBAŞKANI ONLAR GİBİ SEÇİLMEDİ"

Sistemte sızıntı varsa belirli bir düzeyin üzerine çıkamıyorsunuz. Türkiye, darbe döneminde kurulmuş sistemle gidebileceği yere ulaşmıştır.  Ülkemizde çok partili hayata geçildikten sonraki kriz dönemlerine baktığımızda, hepsinin gerisinde yasama yürütme yargı arasındaki güç kavgalarının olduğunu görüyoruz.1960'ta, 1971'de, 1980'de, 1997'de, 2001'de, 2007 yılında yaşadık.Yargı ve bürokratik vesayet aracılığıyla Meclis'in cumhurbaşkanı seçme hakkı engellenme çalışıldı. 2010'da anayasa değişikliği bu krizi aşma yönündeki formüldür ama eksiktir.

Neymiş? Bu cumhurbaşkanı, eski cumhurbaşkanları gibi davranmıyormuş… İyi de bu cumhurbaşkanı onlar gibi seçilmedi ki, onlar gibi davransın. Biz milletimizin bağrından çıkıp geldik. Buradan aldığımız güçle görev yapıyoruz. 16 Nisan’daki anayasa değişikliği bu sıkıntıları inşallah kökünden kaldıracaktır.

Türkiye'de bir kesimde sandık, millet korkusu mevcuttur. Menderes ve iki arkadaşını bunlar ipe götürmedi mi? Aynı zihniyet. Şimdi Kandil'den haber var, 'Oyumuz hayır' diyor. Onlarla hareket edenler var mı? Bunlar 13-14-15-16-17-18 yaşındaki gençleri Kandil'e götürüyorlar mı? Bunlara nasıl EYP yapılır öğretiyorlar, silahları veriyorlar sonra da bu terörü estiriyorlar.

Şimdi teröristbaşları ne diyor, 16 Nisan'da  oyumuz 'hayır' diyor. Şimdi kardeşlerim, eğer 16 Nisan'da 'hayır' oyu vermek  suretiyle Kandil'le beraber o değirmene su taşıyacaksak, ülkemizin halinin ne  olacağını düşünün. 'Evet' dersek ne olacak, onu da söyleyeyim. 'Evet' dersek biz  18 yaşındaki gençlerimizi parlamentoya taşımak suretiyle ülkenin kaderinde söz  sahibi yapacağız, olay bu.' ülkenin kaderinde söz sahibi yapacağız.

Bizim sorunumuz şu anda rejim sorunu değildir.  Bizim şu anda sorunumuz sistemledir. Bu da 200 yıllık bir mücadeledir. İnşallah  milletin 16 Nisan'da yönetime el koyma kararıdır bu sistem değişikliği. Yani  millet artık gensoruyu kendisi verecek, güven oylamasını da millet kendisi  yapacak, 5 yılda bir. 5 yılda bir eğer cumhurbaşkanı, parlamento iyi çalışmışsa  yola devam, çalışmamışsa 'haydi siz dinlenin bakalım'. Bunun kararını kim  verecek? Millet verecek.
 

15 TEMMUZ ŞEHİTLERİ 'EVET'ÇİYDİ"

Türkiye, geçtiğmiz 14 yılda demokrasisinde çok büyük fedakarlıklar yaparak yol aldı. Şimdi ne diyorlar ekonomi felaket. Felaket olsa, şimdi 18 Mart Şehitler Köprüsü ihale yapıldı. 10 milyar lira. Şimdi çalışmalar başladı, 18 Mart'ta da temelini atacağız. Yol medeniyettir dedik, 15 sene önce boşuna konuşmadık. İstanbul susuzdu, İstanbul'u suya kavuşturduk. Barışın simgesi evettir, hayırdan geçmez. 15 Temmuz gecesi ölenler evetçiydi, evetçi. F-16'larla bomba yağdıranlar bugünün hayırcıları. 

NAZİ UYGULAMALARININ AYNISI

 Varsınlar konuşturmasınlar. Yani konuşturmamakla Almanya'daki oyların 'evet'  değil de 'hayır' çıkacağını mı zannediyorsunuz? Ey Almanya, sizin demokrasiyle  yakından uzaktan alakanız yok. Sizin şu andaki uygulamalarınız geçmişteki Nazi  uygulamalarından farklı değil, bunu böyle biliniz.
Bize demokrasi dersi vereceksiniz, gelince orada Türk Bakanı konuşturmayacaksınız. Hollanda da aynı şeyi yaptı, belki diğerleri de gelecek. Fikre, düşünceye saygı bileceksiniz. Bunları uluslararası toplu olarak dile getireceğiz. Dünyaya rezil rüsva edeceğiz. Biz o Nazi dünyasını görmek istemiyoruz.