Bu ülkede en önemli varlığımızın “Cumhuriyet” olduğunu, Cumhuriyetin'de varlığını uzun yıllar ve esenlik içerisinde devam ettirmesinin demokrasinin işlemesine bağlı olduğu gerçeğini bir türlü anlayamadığımız çıktı ortaya. Küçücük şahsi menfaatler uğruna devletin alî menfaatlerini göz ardı eden zihniyet daha da güçlenmiş görünüyor. İşin daha da vahimi bu zihniyetin sadece belli makam ve mevkilerde oturanlarla sınırlı kalmadığı, bu hastalığın sokaktaki insana kadar sirayet ettiği gerçeğidir. Koca bir toplumun “başını devekuşu gibi kuma gömdüğü” bir manzara bizi dışarıdan izleyenler için komik, bizim içinse trajikomik bir hadise olarak tarihe iz bırakacaktır. Yani demokrasinin “kökleşmek” yerine gittikçe “körleştiği”, ekilen “umut” tohumlarının “nemelazımcılık” olarak meyve verdiği, insanımızın elindeki elması bir kömür parçasıyla takas ettiği bir zeminde geleceğe umutla bakmak zor geliyor. Çocuklarımıza bırakmak için biriktirdiğimiz mirasın aslında hiç işe yaramama ihtimalini neden göz ardı ediyoruz? Bu dönemde daha fazla para, daha fazla gayrimenkul, daha fazla döviz, daha fazla repo, hisse senedi biriktirmenin, bütün bunları biriktirirken bunların teminatı olan “demokrasiyi” ihmal etmenin ne hastalıklı bir düşünce ürünü olduğunu ne zaman fark edeceğiz? Oysa zaman para biriktirme zamanı değil, asla değil”¦ Daha fazla demokrasi istemeliyiz bu zamanda. Daha fazla insan hakları, daha fazla düşünce özgürlüğü, inançlara daha fazla saygı, daha fazla sevgi ve hoşgörü. Makam ve mevkilerimizi güçlendirmek yerine demokrasiyi güçlendirecek adımlar atmalıyız. Koltuğumuzu garanti altına almaktansa, demokrasiyi garanti altına almalıyız. Önce demokraside birleşmeliyiz. Partisi, inancı, takımı, hobileri, fobileri, zevkleri, korkuları, endişeleri, karakterleri farklı herkes aynı ortak zeminde buluşmalı. Beraber “Cumhuriyet Mitingleri” yapmalı, yetmemeli “demokrasi mitingleri” düzenlemeli. Demokrasiyi hazmedemeyen, Türkiye'de demokrasiye suikast düzenleyen, küçücük fikir ayrılıklarından çok büyük sorunlar ortaya çıkaran herkese karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Bu ülkeye sevdalı herkes, laik-antilaik, dinli-dinsiz, açık-kapalı, çember sakallı-keçi sakallı, saçı uzun-saçı kısa, patron ”“ işçi, asker ”“ sivil, zengin-fakir herkes kol kola, omuz omuza yürümeli sokaklarda eğer yürüyecekse. Yürüyenlerin sayısı yürümeyenlerle birlikte hesaplanmalı ve 70 milyon olarak verilmeli bütün ajanslarda bu sayı. 70 milyon demokratımız olmalı. İnsan haklarına saygılı, demokrasiyi özümsemiş, halkın görüşlerine değer veren, bütün kurum ve kuruluşlarıyla Cumhuriyet'i ve Cumhuriyet'in vazgeçilmez unsuru demokrasiyi benimsemiş tam tamına 70 milyon. Birbirine kenetlenmiş 70 milyon insanı kim durdurabilir ki. ”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦ Yaklaşan seçim sürecinde kimin galip geleceğinin, hangi partinin yüzde ne kadar oy alacağının zerrece kıymeti harbiyesi yok yanımda. Vallahi yok. Ben çocuklarıma, dünyalar güzeli yavrularıma güvenli, güçlü, demokrasiyi özümsemiş, küçük fikir ayrılıklarının kıyamet nedeni sayılmadığı bir Türkiye bırakmak istiyorum., Sokaklarının daha güvenli olduğu, yürürken arkasından yaklaşan ayak seslerinden korkmayacağı, askerlerinin şehit olmayacağı, kimsenin onları fikirlerinden dolayı sorgulamayacağı, küçümsemeyeceği bir Türkiye. İşin en kötüsü senelerdir bu tür yazılar yazan biri olarak ilk defa bir çözüm önerisi de sunamıyorum. İlk defa bu kadar zor bir yazı yazıyorum. İlk defa titriyor ellerim. Kim bilir belki de “dua” etmenin tam vaktidir. Herkesin kendi inancına uygun olarak dua etmesinin tam vakti. Asım ZİYA / KAHRAMANMARAŞ