Bir dizi senaryodan dolayı Türkiye'nin en önemli gazetecileri, basın mensupları ve televizyoncularının apar topar, eroin tüccarlarına yapılan bir muamele ile gözaltına alındığını belirten Destici, “Güneydoğu'da siz PKK'lılara yapmadığınız muameleyi burada gazetecilere ve basın mensuplarına yapıyorsunuz. Orada ellerinde kalaşnikoflar, yüzleri kapalı sokaklar tutulmuş, onlara karşı bir operasyon yok ama onlara yapmadığınız muameleyi özgür basına yaparsanız biz bunun karşısında oluruz. Açık ve net olarak söylüyorum.” dedi. 

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunmak üzere bir basın toplantısı düzenledi. 17-25 Aralık operasyonlarında herkesin ümitlendiğini, inşaallah bunun bir başlangıç olacağı ve bir hayra vesile olacağının dile getirildiğini kaydeden Destici, “Ülkemizdeki yolsuzluklukların, hırsızlıkların ve rüşvet çarkının durdurulması için bir vesile olur istedik. Ama maalesef Türkiye'yi yönetenler bunun üzerini örttüler, soruşturulmasına, hukuki süreçlerin nihayete ermesine fırsat vermediler. Evet adalet biraz topaldır ama er ya da geç mutlaka bir gün gerçekleşir. Hiç kimse de bunu engelleyemez. Bizim arzumuz ve isteğimiz bir an önce adaletin tecelli etmesi ve varsa Türkiye'de yolsuzluğa, hırsızlığa, rüşvete bulaşanların hukuk önüne çıkartılıp mutlaka hukuk önünde hesabını vermesi, bu Türk milletinin beklentisidir.” şeklinde konuştu. 

Türkiye'yi yönetenlerden beklenenin, bu soruşturmaların üstünü örtmek değil, gündem değiştirmeleri değil, öncelikle bunu gündemlerine almaları olduğunu hatırlatan Destici, ”Gerçekten kim yolsuzluğa bulaşmışsa, kim devletin hazinesine, malına el atmışsa, kim rüşvet çarkının içine girmişse, mutlaka bunlar ortaya çıkarılmalı ve bunları hem devlet kurumlarından hem siyasetten hem de iş dünyasından temizlemesi gerekir. Bunları koruyarak, bunları kollayarak bir yere varılmayacağını er ya da geç kendileri de görecekler ve mutlaka bu hesapla karşılaşacaklar. Biz isteriz ki bu hesabı, bu işe bulaşanlar dünyada versinler, mahkemeyi kübrada bu hesapla karşı karşıya kalmasınlar, çünkü orası en büyük hesap günüdür ve orada hiç kimse hesap vermekten kaçamaz, hiç kimse yolsuzlukların üstünü örtemez.” açıklamasında bulundu. 

Destici, bütün Türkiye'nin, 17-25 Aralık'ta tekrar yolsuzlukların konuşulması ve Türkiye'nin bu beladan ve bu kötülükten kurtulması için çeşitli çareler üretmesini, bunların gündemde tutulmasını beklerken, yeni bir operasyon dalgası ile karşı karşıya kaldığını anlattı. Destici, şunları söyledi: “14 Aralık'ta maalesef Türkiye'de basınımızı belli bir kesimine haksız ve keşke hukuk içerisinde olsaydı ama tamamen siyasi olduğu net bir şekilde ortada olan bir operasyon başlatıldı. Eğer birileri bir kumpasın içinde yer almışlarsa, birilerine veya belli bir gruba karşı haksız bir organizasyonun içinde bulunmuşlarsa, bir kumpas içinde olmuşlarsa, bir soruşturmanın tarafı olmuşlarsa elbette ki hukuk bununla ilgili her türlü işlemi yapma hakkına sahiptir. Hiç birimiz de buna hayır demeyiz. Ama eğer bu böyle yapılsaydı o zaman hepimiz soruşturmanın sonucunu sağlıklı bir şekilde yürütülsün ve bekleyelim diyebilir. Ama siz belli bir gruba yönelik olarak kumpas şeklinde yapıldığını söylediğiniz soruşturma ve mahkeme süreçlerini tutanak tutarak bir soruşturma başlatıyorsanız, bunun içine medyanın, önemli medya kuruluşlarının genel yayın yönetmenlerini, yazarlarını, sorumlularını, dizi senaristlerini ve oyuncularını dahil ediyorsanız o zaman siz burada bu soruşturmanın başlatılması talimatını veren dönemin genel müdürleriniz, valileriniz, bürokratlarınız nerede, onlar niye yok bu soruşturma içinde. Eğer bu adaletli bir soruşturma ise o zaman bu soruşturmanın içinde, bu soruşturmayı gerçekleştiren başta bakanın ilgili genel müdürünün ve valilerin yer alması gerekmez mi? Bunların yer almayışı bile tek başına bize bu operasyonun bu gözaltıların siyasi bir intikam, öç alma ve siyasi bir öfke ile yıldırma sindirme adına yapılmış psikolojik bir algı operasyonu olduğunu net bir şekilde göstermektedir. Dolayısıyla bu hukuki bir süreç ve operasyon değildir.”

"MİLLETTEN ALDIĞI GÜCÜ MİLLETİN DEĞER VERDİĞİ BASIN KURULUŞLARINA ZULME DÖNÜŞTÜRENLERİN YANINDA DURMAYACAĞIZ"

Şu ana kadar gözüken şeyin komedi olduğunu vurgulayan Destici, “Bir dizideki senaryodan dolayı, Türkiye'nin en önemli gazetecileri, basın mensupları, televizyoncuları apar topar yani eroin tüccarlarına yapılan bir muamele ile Güneydoğu'da siz PKK'lılara yapmadığınız muameleyi burada gazetecilere ve basın mensuplarına yapıyorsunuz. Her gün Güneydoğu'dan gelen fotoğrafları görüyoruz. Orası fiili olarak özerkleşmiş. Burada Bitlis il başkanımız var, geçtiğimiz hafta Diyarbakır il başkanımız vardı. Akşam Şırnak il başkanımızla konuştum. Oradaki durumları acı bir şekilde biliyoruz. Orada ellerinde kalaşnikoflar, yüzleri kapalı, sokaklar tutulmuş, onlara karşı bir operasyon yok ama onlara yapamadığınız, yapmadığınız muameleyi özgür basına yaparsanız biz bunun karşısında oluruz. Açık ve net olarak söylüyorum.” diye ifade etti.

Milletten aldığı gücü milletin değerlerine, milletin değer verdiği basın kuruluşlarına, kişilere haksız bir şekilde çevirenlerin ve bunu zulme dönüştürecek seviyeye getirenlerin yanında durmadıklarını ve durmayacaklarını ifade eden Destici, şöyle dedi: “Biz Türkiye'de birlik olsun, kardeşlik, huzur, barış olsun istiyoruz. Türkiye'yi yönetenleri Mevlana'nın hoşgörüsü ile Şeyh Edebali'nin sözlerini Söğüt'te okuyorlar ama daha Söğüt sınırından çıkmadan unutuyorlar. Siz beysiniz, size öfke yakışmaz. Size intikam duygusuyla öç alma duygusuyla hareket etmek, size adaletsiz davranmak yakışmaz. Siz kurtulun bu öfkeli halinizden. Herkese karşı hoşgörülü olmayı, adaletli olmayı, sevgi elini, sözünü uzatmayı deneyin. 30 yıldır Türkiye'yi kan gölüne çeviren milletin geleceğini heba eden birliğimizin altına dinamit koyan şu PKK'nın 21. yüzyıl katil eşkıya sürülerine gösterdiğiniz müsamahayı, daha dün birlikte olduğunuz kardeşlerinizden esirgemeyin. Biz artık bir helalleşme vaktinin geldiğini, Türkiye'nin büyük bir ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Bunu yapması gerekenlerin de başta iktidar sahiplerinin ve yönetenlerin olduğunu düşünüyoruz.”