Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ülkemizde kadınımızı, kızımızı kılık ve kıyafetine göre sınıflara ayıran her türlü anlayış da çağ dışıdır'' dedi. Erdoğan, Devlet Su İşleri Salonunda ''Dünya Kadınlar Günü'' çerçevesinde düzenlenen ''GAP ve Kadının Güçlendirilmesi'' panelinin açılışında konuştu. ''Ülkemizde kadınımızı, kızımızı kılık kıyafetine göre sınıflara ayıran her türlü anlayış da çağ dışıdır'' diyen Erdoğan, kadınlara şiddet uygulayan, el kaldıran, onları insanlık dışı muamelelere maruz bırakan her türlü yaklaşımın çağ dışı olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Bu toprakların adetlerinde, geleneklerinde, inançlarında, altını çiziyorum töresinde ve örfünde kendisi için istemediğini, başkasına reva görmek yoktur. Kim ki töre adı altında örf, adet, gelenek, inanç adı altında kadınlara insanlık dışı muameleyi reva görüyorsa o gaflet içindedir, delalet içindedir'' diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bir kez daha ülkemizin tüm annelerinden, tüm kadınlardan yaşanan bu acıyı durdurmak için yüreklerini ortaya koymalarını rica ediyorum'' dedi. Erdoğan, ''Kadının maalesef kan tacirleri oldu, istismarcıları oldu, silah tüccarları oldu. Biz bu acıyı daha fazla taşıyamayız. Bu acıya daha fazla tahammül edemeyiz. Biz artık Dünya Kadınlar Gününü buruk yaşamak istemiyoruz. Biz artık bayramları buruk yaşamak istemiyoruz'' diye konuştu. TERÖRİST ANNELERİNE ÇAĞRI Binlerce yıl bu ülkenin doğusundaki acıyı Batı'dakinin de paylaştığını, Batı'nın sevincini, Doğu'nun da yaşadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Ayrı gayrılığa bizim artık tahammülümüz olamaz. Bugün artık her türlü husumeti bitirme zamanı, kaynaşma, dayanışma zamanı. Ben Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bir kez daha ülkemizin tüm annelerinden, tüm kadınlardan yaşanan bu acıyı durdurmak için yüreklerini ortaya koymalarını rica ediyorum. Bölücü terör örgütüne destek veren annelere de sesleniyorum, evladını kaybeden anneler yerine kendinizi koyarak düşünün. Lütfen evlatlarınızın dağlara birer terörist olarak çıkmasına engel olun. Gelin 72.5 milyon bir olalım, beraber olalım, iri olalım, diri olalım.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim kültürümüzde, bizim geleneklerimizde, bizim köklü medeniyetimizde ayrımcılığın hiçbir çeşidi yoktur. Kadınlara yönelik her türlü ayrımcılık çağ dışıdır. Kadınları ikinci sınıf gören, onları aşağılayan, horlayan her türlü zihniyet çağ dışıdır'' dedi. Erdem Beyazıt'ın ''Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair'' isimli şiirini hatırlatan Erdoğan, ''Şairin en güzel şekilde ifade ettiği gibi, bu topraklar üzerinde yaşayan Anadolu'da, Trakya'da nefes alıp veren tüm hanım kardeşlerimizin yürekleri Akdeniz kadar geniş, solukları Afrika kadar sıcaktır'' dedi. Anneleri, anneliği kutsal gören, ''Cennet anaların ayağının altındadır'' buyuran bir medeniyetin mensubu olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Bizim kültürümüzde, bizim geleneklerimizde, bizim köklü medeniyetimizde ayrımcılığın hiçbir çeşidi yoktur. Kadınlara yönelik her türlü ayrımcılık çağ dışıdır. Kadınları ikinci sınıf gören, onları aşağılayan, horlayan her türlü zihniyet çağ dışıdır. Kadın emeğini sömüren, kadınları istismar eden her türlü uygulama, tavır, yöntem çağ dışıdır. Kadınları, kızlarımızı sosyal hayattan, ekonomik hayattan özellikle ve özellikle eğitimden yoksun bırakan her türlü anlayış çağ dışıdır'' diye konuştu. Salona gelirken yolda kendisini bekleyen kız çocuklarıyla konuştuğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, liseli çocukların kendisine ''Babam beni bundan sonra okula göndermeyecek'' dediklerini, kızlara nedenini sorduğunda da ''Göndermeyecek Başbakanım. Diyor ki 'Ben size para ayıramam, bizim paramız yok'' yanıtını aldığını aktardı. Hükümet olarak ilk, orta ve yüksek öğretimde okuyan kız çocuklarına burs verdiklerini söylemesi üzerine kızların, ''Bize yok diyorlar'' diye karşılık verdiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yani kızımız, kadınımız hakkını da bilmiyor, haklarını da bilmiyor. Halbuki biz gerek ilk, gerek orta öğretimde de yavrularımıza, kızlara pozitif ayrımcılık yapmak suretiyle destek veriyoruz. Parayı da babaya değil annenin hesabına yatırıyoruz ki yerini bulsun, duman olup gitmesin diye. Böyle bir hesabın, böyle bir gayretin içerisindeyiz. Üniversiteye başladığın zaman da kızım orada da biz size burs veriyoruz. Sen üniversiteye başlayacağın zamana kadar şu anda 200 lira olan burs belki o zaman 250-300 liraya ulaşacak. Bundan sonra da bunu devam ettireceğiz.'' ''BU ÜLKENİN KADINLARI TARİH BOYUNCA ÖRNEK OLDULAR'' Kadınların büyüyen, gelişen, hızla kalkınan, dünyada itibarı her geçen gün artan, bölgesinde ve dünyada ağırlığını çok daha fazla hissettiren bir Türkiye'nin vatandaşları olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi: ''Bu ülkenin kadınları tarih boyunca, tüm dünya kadınlarına örnek oldular. Bizim tarihimizde Ertuğrul Gazi'nin annesi Hayme Ana var. Bizim tarihimizde Osman Gazi'nin eşi Bala Hatun var. Orhan Gazi'nin eşi Nilüfer Hatun var. Bizim tarihimizde gerektiğinde eline silahı alıp düşmanın üzerine yürüyen gerektiğinde sırtında bebeği, kucağında mermiyle cepheye koşan kahraman kadınlar var. Erzurumlu Nene Hatun, Kastamonulu Halime Çavuş, Gördesli Makbule Hanım, Tarsuslu Kara Fatma, Adanalı Kılavuz Hatice, Gaziantepli Yirik Fatma, Vanlı Süreyya Hanım... Her biri bu toprakların özgürlüğü ve bağımsızlığı yolunda kahramanlıklarıyla isimlerini tarihe yazdırdılar. Dünyada kadınların her alanda dışlandığı, horlandığı bir dönemde bizim kadınlarımız sosyal ve ekonomik hayattaki yerlerini aldılar. 1913'ten itibaren kadınlarımız devlet memuru olmaya başladılar. Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve yükselmesinde kadınlar her zaman ön safta oldular. 1934 yılında daha dünyada kadınların oy hakkı bile yokken bizim kadınlarımız seçme ve seçilme hakkına kavuştular. İşte bugün de Türkiye'nin sahip olduğu atılım ivmesinde siz hanımlar yine ön safta olacaksınız. Türkiye'nin kadınları tarih boyunca olduğu gibi bugün de dirayetiyle, çalışkanlıklarıyla, ferasetleriyle, şefkat ve merhametiyle bölgesine ve dünyaya örnek olacaklar.'' ''DAHA ATILMASI GEREKEN ADIMLAR VAR'' Kadınların sosyal hayatta, ekonomik aktivitelerde ve özellikle siyasette hak ettikleri yere kavuşabilmeleri için hükümet olarak yoğun çaba gösterdiklerini vurgulayan Erdoğan, 2004'te kadın-erkek eşitliğini en üst seviyede sağlamaya yönelik olarak Anayasa'nın 10. maddesini değiştirdiklerini, ''Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla hükümlüdür'' ibaresini de Anayasa'ya yerleştirdiklerini hatırlattı. İş yerlerinde cinsiyet ayrımcılığını kaldırmaya yönelik adımlar attıklarını, Türk Ceza Kanunu'nda yaptıkları değişiklikle kadınlara yönelik şiddetin cezasını artırdıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, kadına yönelik şiddete karşı topyekun mücadele başlattıklarını belirtti. Belediyeler Kanunu'nda yapılan değişiklikle kadın ve çocuklar için sığınma evleri açtıklarını anlatan Erdoğan, ''Gerçi o sığınma tabiri benim pek hoşuma gitmiyor. Hep bunu hanım kardeşlerime de söylüyorum. Sığınma çok çirkin. Onun yerine başka bir ifade bulalım diyorum. İnşallah onu da kısa zamanda bulur ve onu da değiştiririz'' diye konuştu. ''Haydi Kızlar Okula'' ve ''Ana-Kız Okuldayız'' kampanyalarıyla 350 bine yakın kız çocuğunu ve kadını eğitimle buluşturduklarını ifade eden Erdoğan, kadın girişimciliğini teşvik ettiklerini, esnaf-sanatkara sağlanan düşük faizli kredide kadınlara pozitif ayrımcılık uyguladıklarını dile getirdi. ''Bunlar bizim dönemimize kadar olmayan şeylerdi'' diyen Erdoğan, kadınların çalışma hayatına katılımı için 5 yıl boyunca SSK işveren primlerini ödediklerini hatırlattı. AK Parti hükümeti döneminde TBMM'de ''Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'' kurulduğuna işaret eden Erdoğan, kadınların evlerinde ürettikleri ürünlerin vergiden muaf tutulduğunu da ifade etti. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: ''Hanım kardeşlerimiz siyasi hayatın her alanında aktif şekilde yer alsın istedik. Milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesi olarak hanım kardeşlerimizi siyasete teşvik ettik. Biz işin edebiyatını yapmadık. Kadınları, meseleleri arkasına samimi, güçlü bir irade koyarak yer alsın istedik. Daha atmamız gereken çok adım var, almamız gereken çok mesafe var. Çünkü bir zihniyet değişimini gerçekleştirmek öyle kolay değil. Tabii ki erkeklerin elinden de bazı yetkileri koparıp almak da kolay bir iş değil. O da zaman alıyor. Bunu son seçimlerde de yaşadım. Özellikle bir genel başkan olarak bir prensip, ilke kararı almamıza rağmen bu ilke kararlarının nasıl çiğnendiğini de gördük. Maalesef... Bunu kendi partimde yaşadığım için açıkça söylüyorum ama aşacağız, olacak. Tüm bunların dışında hanım kardeşlerimizin sorunlarına karşı tarihi nitelikte bir mücadele başlattık. Biz bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu ülkenin kadınlarının hiçbir ayrımcılığa, hiçbir horlanmaya, istismara, engellemeye maruz kalmadan hayatlarını idame ettirmeleri için ne gerekiyorsa yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Hiç şüphesiz bunu sizlerle birlikte başaracağız. Ben ülkemin tüm kadınlarından, tüm hanım kardeşlerimizden bu mücadeleye destek olmalarını, sorunlarının çözümü noktasında bizim gayretlerimize omuz vermelerini rica ediyorum. Haklarınızı size birilerinin vermesini bekleyemeyin. Sürece el koyun, süreci siz yönetin ve haklarınızı elde edin.'' ''SOKAĞIN TERBİYESİNE BIRAKAMAYIZ'' Toplumunun en temel dayanak noktasının aile olduğunu anlatan Erdoğan, ailenin kişiyi var eden ve ayakta tutan en güçlü zenginlik olduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Aileyi ne kadar muhafaza edersek geleceğe de o denli güvenli bakabiliriz. Her türlü sosyal meselenin, her türlü toplumsal hastalığın şifası da panzehiri de ailedir. Eğitim aileden başlar. Anne ve baba okul ve öğretmenden önce gelir. Çocuklarımız bizim geleceğimiz ve onları en iyi şekilde geleceğe hazırlamak da bizlerin ellerinde. Sizlerin aile kurumunun muhafaza edilmesi, onun her türlü harici saldırıdan korunması noktasında özellikle hassas olmanızı rica ediyorum. Sokağa bırakamayız, sokağın terbiyesine bırakamayız. Ondan sonra feryat ederiz ama iş işten geçmiş olur. Çocuklarımızın her türlü tehlike karşısında korunması önce sizlerin, bizlerin tabii ki hepsinin ardından da hükümet, devlet olarak bizim vazifemiz. Hep birlikte aileyi yüceltelim. Hep birlikte bu en büyük zenginliğimizi güçlü bir şekilde geleceğe taşıyalım.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bir kez daha ülkemin tüm annelerinden tüm kadınlardan yaşanan bu acıyı durdurmak için yüreklerini ortaya koymalarını rica ediyorum. Bölücü terör örgütüne destek veren annelere de sesleniyorum, evladını kaybeden anneler yerine kendinizi koyarak düşünün. Lütfen evlatlarınızın dağlara birer terörist olarak çıkmasına engel olun'' dedi. Şanlıurfa'da Devlet Su İşleri Salonunda ''Dünya Kadınlar Günü'' çerçevesinde düzenlenen, ''GAP ve Kadının Güçlendirilmesi'' panelinin açılışında konuşan Erdoğan, ''Allah bize yeryüzünün en bereketli, en mümbit topraklarını bahşetti. Şu yanı başımızdaki Harran ovası, Muş ovası öbür tarafta Konya ovası, Menderes, Bafra, Tekirdağ ovası. Binlerce yıldır ekilen tohumlara misliyle karşılık verdi'' diye konuştu. Aşık Veysel'in ''Benim sadık yarim kara topraktır'' dizelerinin yer aldığı şiirini okuyan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Üzerinde yaşadığımız, binlerce yıldır ektiğimiz, biçtiğimiz o toprak bizi birbirimize akraba eyledi, hatta birbirimize kardeş eyledi. Biraz önce Kurtuluş Savaşı'nda isimlerini tarihe yazdırmış kadın kahramanların ismini andım. Şanlıurfa'dan, Kahramanmaraş'tan, Gaziantep'ten, Batman'dan, Şırnak'tan, Siirt'ten, Mardin, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, Edirne, İstanbul, İzmir'den erkeklerle birlikte yiğit kadınlar da bu topraklar için canını verdi. Gün oldu omuz omuza verdik. Çanakkale'de düşmana 'dur' dedik. Ertesi gün yine omuz omuza verdik, Van'ı düşmandan kurtardık. Bitlis'te, Gaziantep'te, Urfa'da düşmanı uzaklaştırdık, nefes almadan koştuk Sakarya'da, İzmir'de cepheye yetiştik. Biz artık etle tırnak gibiyiz. Biz artık adeta bir tarağın dişleri gibi biriz, beraberiz. Hiçbir güç bizi husumete sevkedemez. Hiçbir güç aramıza nifak sokamaz, aramızda fesat çıkaramaz.'' ''Bu ülkede son 30 yıldır bazı evlere, bazı ocaklara ateş düştüğünü'' ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Gece yarısı telefon acı acı çaldı, gece yarısı kapıya geldiler, 'anacığım çocuğun dağda şehit düştü, yavrun hayatını kaybetti' dediler. Bunun nasıl bir his olduğunu, nasıl bir acı olduğunu düşünebiliyor musunuz? Bebekler dünyaya geldiklerinde üzerlerinde cennetin kokusunu taşırlar. Bebekler saftır, temizdir. Bebekler annenin yüreğinden bir parçadır. Evinin önüne oturmuş, gözünü yollara dikmiş ha geldi ha gelecek diye yavrusunu bekleyen bir anne, evladının dağ gibi yere yığıldığını öğrendiğinde yüreğinde nasıl bir acı hisseder, nasıl bir sızı hisseder? Bunu anlayabiliyor musunuz, anlayabiliyor muyuz? Doğduğunda okşamaya kıyamıyordu, öpmeye doyamıyordu. Ninnilerle büyüttü. Gece demedi, gündüz demedi, uykusuz kaldı. Şarkılarla türkülerle büyüttü, oyunlarla manilerle yetiştirdi ama daha mürüvvetini göremeden kara toprağa verdi. İşte 30 yıldır bu ülkenin doğusunda batısında, kuzeyinde güneyinde bazı anneler bu acıyı ne yazık ki yaşadı, babalar bu acıyı yaşadı. Kadınlar eşlerini kaybetmenin, nişanlılarını, sözlülerini kaybetmenin derin acısını yaşadı. Peki soruyorum size, kim kazandı? Annelerin kaybettiği bir ortamda hiç kimse kazanamaz. Kazanan maalesef kan tacirleri oldu, istismarcılar oldu, silah tüccarları oldu. Biz bu acıyı daha fazla taşıyamayız, bu acıya daha fazla tahammül edemeyiz.'' Artık Dünya Kadınlar Günü'nü, bayramları buruk yaşamak istemediklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, binlerce yıldır bu ülkenin doğusundaki acıyı batının, batının sevincini doğunun yaşadığını belirtti. ''Ayrı gayrılığa bizim artık tahammülümüz olamaz. Bugün artık her türlü husumeti bitirme zamanı, bugün artık kaynaşma zamanı, dayanışma zamanı, paylaşma zamanı'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bir kez daha ülkemin tüm annelerinden tüm kadınlardan yaşanan bu acıyı durdurmak için yüreklerini ortaya koymalarını rica ediyorum. Bölücü terör örgütüne destek veren annelere de sesleniyorum, evladını kaybeden anneler yerine kendinizi koyarak düşünün. Lütfen evlatlarınızın dağlara birer terörist olarak çıkmasına engel olun. Gelin 72.5 milyon bir olalım, beraber olalım, iri olalım, diri olalım. Nifak tohumlarını söküp atacak olan en önce annelerdir, en önce kadınlardır'' dedi. ''İSTİSMAR EDENLERE FIRSAT VERMEYİN'' Hükümet olarak demokratik açılım süreci başlattıklarını anımsatan Erdoğan, bu sürece ''milli birlik ve kardeşlik süreci'' dediklerini ifade etti. ''Bundan daha güzel ne olabilir'' diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Milli birlik istiyoruz, kardeşlik istiyoruz. Biz bu ülkede kendisini itilmiş, horlanmış, ihmal edilmiş, unutulmuş hisseden herkesin, her kesimin meselelerini asgariye indirmek için samimi bir şekilde kapı araladık. Hangi etnik kökene sahip olursa olsun, hangi inanca sahip olursa olsun bu ülkenin her bir ferdi birinci sınıf vatandaş olarak yaşamını sürdürsün. İmkanlardan, fırsatlardan eşit derecede faydalansın, horlanmasın, dışlanmasın istedik. Ve bu isteğimizin arkasına güçlü bir irade koyduk. 'Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Romanıyla bir olalım beraber olalım, yaradılanı yaradandan ötürü sevelim' dedik. Aleviymiş, Sünniymiş... Bu ayrımları elimizin tersiyle itelim. Bir olalım, beraber olalım. Kimse yaratıldığında ne olarak yaratıldığını bilemez. Böyle bir şeye muktedir değil. Öyleyse birbirimize saygı duyacağız. Anaların acısından beslenen, gözyaşından beslenen, dökülen kanları istismar edenlere fırsat vermeyin.'' Bu süreci engellemek için var güçleriyle çalışanlar bulunduğunu söyleyen Erdoğan, kendilerinin de onlara karşı var güçleriyle çalışacaklarını belirtti. Başbakan Erdoğan, ''İnanıyorum ki anneler bu engelleri aşacaklar. Kadınlar bu istismara, bu anlamsız dirence karşı gelecekler. Bin yıldır olduğu gibi bundan sonra da bir olacağız, beraber yaşayacağız. Bu topraklarda acıyı da sevinci de nasıl paylaştıysak bundan sonra da dayanışma içinde yolumuza devam edeceğiz. İnanın biz bir olursa Türkiye güçlü olur. Biz güçlü olursak Türkiye kazanır, hepimiz kazanırız'' diye konuştu. GAP, DAP ve KOP projelerine değinen Erdoğan, bu projelerin hızla ilerlediğini kaydetti. Kendi iktidarlarına kadar Şanlıurfa'da sadece 26 kilometre duble yol yapıldığını, kendi dönemlerinde ise 356 kilometre duble yol yapıldığını anlatan Erdoğan, ''Nedir bu? İşte biz bu ayrımcılığı ortadan kaldırıyoruz. Bu dengesizliği kaldırıyoruz. Bu eksiği gidereceğiz'' dedi. Şanlıurfa-Adıyaman bölünmüş yolunu da yapacaklarını, hazine arazisi olan yerlerde üç gidiş güç geliş yapılması talimatı verdiğini ifade eden Erdoğan, bu kadar hareketli olan iki şehir arasını daha rahatlatacaklarını kaydetti. ''Yol medeniyettir'' diyen Erdoğan, bunu başaracaklarını, bu millete bunun yakıştığını söyledi. ''TÜRKİYE MERKEZ OLACAK'' Bölgede suya hasret kalan toprakların artık suyla buluştuğunu ifade eden Erdoğan, 5 yıl sonra bu toprakların dünyanın tahıl ambarı olacağını vurguladı. Herkesin petrolüyle övünürken, kendilerinin de bunlarla övüneceklerini belirten Başbakan Erdoğan, ''Bizden alacaklar. Biz ihraç edeceğiz. Şu anda ithal ciddi oranda durdu. Biz artık gıda ithal eden bir ülke değiliz, iyice azaldı. Ama kısa süre sonra tamamıyla ihraç eden bir ülke konumuna geleceğiz ve Türkiye bu noktada bir merkez olacak. Neyiyle GAP'ıyla, DAP'ıyla KOP'uyla.'' Türkiye'nin 81 ilinde yollar, toplu konutlar, okullar hastaneler yapıldığını, üniversiteler yükseldiğini söyleyen Erdoğan, ''Bugünlere sizlerin sayesinde ulaştık. Hanım kardeşlerimizin özverisiyle, şefkatiyle, merhametiyle ulaştık. Bundan sonra da hep birlikte ortak geleceğimizi inşa edeceğiz. Ben Dünya Kadınlar Günü'nün ülkemizin tüm kadınlarına, dünyanın tüm kadınlarına hayırlı olmasını diliyorum. Barışa, sevgiye, kardeşliğe vesile olmasını temenni ediyorum'' dedi. Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın, babasının vefatı nedeniyle toplantıya katılamadığını söyleyen Başbakan Erdoğan, Kavaf ve ailesine baş sağlığı, babasına Allah'tan rahmet diledi. Erdoğan, etkinliği hazırlayan tüm kurumlara ve emeği geçenlere teşekkür etti. Toplantıya Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da katıldı. Başbakan Erdoğan, salona gelişinde, girişteki down sendromlu çocuklarla bir süre sohbet etti ve onlara sarıldı. Erdoğan, çok amaçlı toplum merkezleri tarafından hazırlanan sergiyi de gezdi.