İşte Mahir Ünal'ın açıklamalarından bazı satır başları:
 
Türkiye edindiği acı tecrübelerle iradesine sahip çıkmayı öğrendi
 
Türkiye son 12 yılda kendi iradesine sahip çıkma, toplumsal egemenlik hakkını muhafaza etme konusunda bunca yaşadığı deneyimden sonra, 42 yıllık deneyiminden edindiği o acı tecrübelerle son 12 yılda kendi iradesine daha sıkı sıkıya sahip çıkıyor. 1960 darbesi hem toplumsal hem de siyasal hayatımızda çok acı izler bıraktı. Adeta bir travma etkisi yarattı ve malesef bu travmanın etkisi daha sonraki yıllarda da (1963, 1971, 1982) adeta bir alışkanlık halinde devam etti.
 
O günleri unutmamamız gerekiyor
 
O günleri unutmamamız gerekiyor. Düşünebiliyor musunuz, haklarında hiçbir delil yokken tüm Demokrat Partili milletvekilleri tutuklanıyor ve onlarla ilgili iddia edilen şeyler tamamen delilsiz, mesnetsiz şeyler olmasına rağmen inanılmaz işkenceler görüyorlar. Adnan Menderes'in Yassıada'da gördüğü işkenceler, vücudunda söndürülen sigaralar ve tabi bu Adnan Menderes'in şahsıyla ilgili birşey değildi. Adnan Menderes'in temsil ettikleri ile ilgili birşey. Yani o itibarsızlaştırılmak istenen siyaset ve siyaset kurumuyla ve halkın kendi egemenlik hakkını kullanma talebi ve iradesiyle ilgili birşey. 
 
Halkla ilgili bir karar verilecekse bu kararı verecek olan bizzat halkın kendisidir 
 
Bugün biz artık şunu çok daha içselleştirmiş durumdayız. Egemen kimdir? Egemen, kendisiyle ilgili hususlarda karar verme yetkisi ve imkanına sahip olan kişidir. Halkla ilgili bir karar verilecekse bu kararı verecek olan bizzat halkın kendisidir çünkü egemenlik hakkı halka aittir.