Ökkeş Abi'yi daha ortaokul yıllarımda “Ökkeş Kenger” olarak tanıdım. “Seksenli Yıllar”ın sonlarına doğru, hapisten çıkmış Milliyetçi Çalışma Partisi'nin Selçuk Sitesi'ndeki yerinde (il başkanı olarak) her akşam toplantı yapardı. Biz de, o yaşımızda Mağralı Mahallesi'ndeki öğrenci evimizden kalkar, kış-ayaz, akşam-geceyarısı aldırış etmeden, yayan-yapıldak tâ Selçuk Sitesi'ne O'nu dinlemeye giderdik. Toplantı başlayana kadar partinin duvarlarını süsleyen resim ve yazıları incelerdik merak ve “genç ülkücülüğümüz ilk yılları heyacânı” ile. Resimler arasında beni en çok etkileyen ve bir süreliğine de olsa “o camia”ya bağlayan, Alparslan Türkeş'in resminin bulunduğu ve altında da “Davamız Peygamber'imizin (A.S) ”˜Sağ elime güneşi, sol elime ayı verseniz ben davamdan vazgeçmem'dediği davadır” yazılı olanıydı. (Düşünüyorumda, nerede o zamanki MHP; nerede şimdilerde CHP ile aynı çizgide siyaset yapan MHP!!??) Ökkeş Abi'den devam edelim: Daha sonra MHP İl Başkanlığını bırakıp belediye başkalığına soyundu aynı partiden. “Gariban kesimin ve çarıklıların belediye başkan adayı” misyonunu yükledi kendine ve oy istedi. Çok kalabalık ve coşkulu geçti “milliyetçi söylemli” ve Merhum Özal'ı yerden yere vurduğu mitingleri. O vakitler “Maraş Olaylarının bir numaralı sanığı” etiketinden ve daha sonra değiştireceği Şendiller olarak “Kenger” soyadından çok söz ettirdi halk arasında. Ama mitinglerdeki kalabalıklar seçim sandığına yansımadı. Olmadı, Maraşlı “kentin anahtarını” teslim etmedi O'na! 1991 Yılı Genel Seçimleri'nde bu sefer milletvekilliğine aday oldu. Ve MHP kahramanmaraş Milletvekili Ökkeş Şendiller(!!) olarak seçtik kendisini. Sevindik “artık bizden biri, bizim sesimiz mecliste” diye. Ama ilk hayal kırıklığını daha yemin töreninde yaşadık, “kendisine oy veren seçmenler” olarak”¦ Maraş Meydanları'nda “milliyetçilik” nutukları atan Ökkeş Abi, Leyla Zana'nın kürtçe yemini karşısında kılını bile kıpırdatmamıştı. Oysa milliyetçilik konusunda iddiası olmayan Doğruyol Partisi Kahramanmaraş Milletvekili Selahattin Karademir bile dayanamayıp kürsüye yürümüştü. Ondan sonra daha da ses seda çıkmadı zaten Ökkeş Abi'den. Duvarlar ses verdi de, O ses vermedi! Ne yaptı, ne etti bilemedik bizim için mecliste, Ökkeş Abi”¦ Ne zamana kadar? 1995 Genel Seçimleri'ne kadar”¦ 1995 Genel Seçimleri'nde her nedense(!) Maraş'tan aday ol(a)madı. Gitti, tâ İzmir 2. Bölgeden 2.Sıra Milletvekili adayı oldu. Halen merak ederim kendi memleketi olan Maraş değilde neden izmir?? Ama İzmir'de kurtaramadı kendisini. Yine sessizliğe gömüldü Ökkeş Abi. Hemde bu sefer daha uzun süreliğine. Nihayet kendisininde isminin karıştığı tartışmalı “Alevi çalıştayları”nda adı duyuldu ve ortaya çıktı. İsminin çok konuşulduğunu görünce sanırım bunu siyasi kazanca çevirmek için kısa bir süre önce Kahramanmaraş'a bir “irtibat bürosu” açarak kent siyasetine “balıklama” daldı. İyi de oldu! Renk geldi Maraş'ın monoton siyasi havasına. Bir şeyler kıpırdamaya başladı. Kentte adetâ olmayan ve üzerine “ölü toprağı serpilmiş” muhalefetin yerini doldurdu. Tek başına siyasi partilerden fazla muhaliflik etmeye başladı. Bu kentte, güçlü ve “haklı” bir muhalafete ihtiyaç vardı zaten. Zirâ iktidarda olanlara birileri ara sıra bu memlekette başkalarınında var olduklarını hatırlatmalı ki, akıllarını başlarına alsınlar. Bu anlamda Ökkeş Abi'nin kente gelmesi iyi oldu. Ammaa, bunu yaparken dikkatli olması gerek. Haklıyken haksız ve komik duruma düşmemek için onun bunun ağzıyla değil, kendi ağzıyla konuşması gerek. Halkın menfaatine olan haklı bir nokta bulduğunda sonuna kadar karşısındakinin üzerine gitmeli; sırf muhalaefet olsun diye karaya ak dememelidir. Yerine göre susmalı ve hatta halkın menfaatine uygun düşen icraatları cesaretle desteklemelidir. Uyanık olması gerek. Özellikle kent gündeminde “Poyraz'a özel gıcığı olanlar”ın oyununa gelerek uzatılan her mikrofona konuşarak kendisi üzerinden başkalarından intikam almak isteyenlere çok dikkat etmelidir. Yersiz eleştiriler kendini bitirir. Örneğin “Payraz'ı görünce Ali Sezal'dan özür diliyorum” lafı çok ağır bir laftır. Yersiz ve “dozu” kaçmış bir laftır. Burada aslında hem Poyraz'a, hem Ali Sezal'a hakaret vardır. Poyraz'ı, sırf belediyenin önündeki iki ağacı kesti diye “yeşil düşmanı” ilan edenlerin oyununa gelmiştir. Oysa Poyraz'a bu sıfatı yakıştırmak isteyenlerde biliyorlar ki, bu şehirde yeşil alan gelmiş geçmiş belediye başkanlarının içinde en çok Poyraz zamanında yapılmıştır. En çok ağaç Poyraz zamanında dikilmiştir. O yüzden “dikkat” derim ben. Aksi takdirde adama sorarlar: Ökkeş Abi, sahi sen milletvekili oldında bu meleket için hangi çiviyi çaktın? Kürsiye çıkıp hangi kelamı ettin. Kaç önerge veya soru önergesi verdin Maraş için? Biliyorum hemen diyeceksin ki (bu yazıyı okuyan özellikle Ak Parti muhalifleri de diyecek) “Ben şimdikiler gibi iktidar milletvekili değildim o yüzden elimde hiçbir imkan yoktu, tek başıma ne yapabilirdim.” Hayır bence hiç de öyle değil. Tek başına da olsa insan istediğinde meclisi bile kilitleyebiliyor. Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç en güzel (aslında en çirkin) örnek buna. Adam(!) tek başına ikdidara kafa tutuyor. Hemde haksız olduğu halde. Bir de haklı olduğunu varsayalım(??)”¦ O yüzden dikkat derim ben Ökkeş Abi, dikkat”¦ Son zamanlarda toparladığın itibarını kaybetmemek için özellikle dikkat. Sana kimin mikrofon uzattığına iyi dikkat. Bu gün “iyisin” ama sana dost görünenlerin yarın “kötü” demeleri için çok fazla bir nedene yok. Çıkarlarına aykırı, bir kelime bile etmen yetecek! Bir sonraki yazımızda görüşebilmek ümîdi ile Allah'a (cc) emanet olun.