CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı yemin töreninde "inkılâp" yerine "ankilâp" diye yemin ettiğini bu gerekçelerle kendisini Cumhurbaşkanı olarak görmediğini söyledi. Genç'in bu sözleri Genel Kurul'da tartışma çıkardı.

TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı Başkanlığı'nda toplandı. Genel Kurul'da, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Başbakanlık, MGK, Diyanet ve Vakıflar'ın 2015 Mali Yılı Bütçeleri görüşülüyor.

CHP Grubu adına söz alan Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sözleri üzerine oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı tarafından, Cumhurbaşkanlarının devlat adamı sıfatını anımsatarak, CHP'li Vekili, daha dikkatli bir üslup kullanması konusunda uyardı.

Genç'in Genel Kurul'da tartışma yaratan sözleri şöyle:

"Tayyip Erdoğan bir genelge yayınladı. Biliyorsunuz, İstanbul'da çok kıymetli bir kupon arazi vardı, o kupon araziyi satınca Tayyip Bey kızdı. 'Ulan, bu memlekette devletin bütün arazilerini benim satmam lazımken sen nasıl benim emrim dışında arazi satarsın?' dedi ve genelge yayınladı: 'Bundan sonra hazinenin 1 metrekare arazisini satarsanız benim haberim olacak' Eee, tabii, çünkü çok kıymetli araziler var arkadaşlar. Şimdi, Tayyip Bey'in ve ailesinin mülkiyetine girmesi gereken araziler var, bunlar emri dışında satılırsa olmaz.Düşünebiliyor musunuz yani bu kadar keyfî, bu kadar hukuk tanımayan bir kişi."

TBMM Başkanvekili tarafından, tekrar uyarılan Genç, Cumhurbaşkanlığı yemin töreninde Erdoğan'ın,"inkılâp" yerine "ankilâp" diye yemin ettiğini dolayısıyla bu yeminin geçersiz olduğunu öne sürdü. Genç, "Yemin geçersiz olduğu için benim için Cumhurbaşkanı da değildir" sözleri üzerine AK Partiler tepki gösterdi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Kamer Genç ile AK Partililer arasında yaşanan tartışma tutanaklara şöyle yansıdı:

KAMER GENÇ (Devamla) - Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra birden bir yemin etti...

LEVENT GÖK (Ankara) - Kamer Bey, bir saniye...

BAŞKAN - O açıklamamda demiştim ki: Sayın Cumhurbaşkanı...

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Niye sözünü kesiyorsunuz?

KAMER GENÇ (Devamla) - ...bu yemini de doğru dürüst yapmadı.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - ...Türkiye Cumhuriyeti'nin...

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Niye sesini kesiyorsunuz Sayın Başkan?

BAŞKAN - Kesiyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Ekleyecek.

BAŞKAN - ...Devlet Başkanıdır ve Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmektedir.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Tarafsız olması gerekir.

BAŞKAN - Ve yine demiştim ki: Cumhurbaşkanlığı makamında her kim olursa olsun hem Cumhurbaşkanlığı makamına hem diğer makamların sahip ve temsilcilerine saygılı bir dil kullanalım. Size temiz bir dil ve saygılı bir dil kullanmanızı rica ediyorum ve böyle bir davette bulunuyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, süre başlamadan önce Sayın Hatibin yaptığı değerlendirmelerde herhangi bir maddi hata yoktur. Yani, böyle konuşmasını keserek bu uyarıyı yapmanız bence son derece yanlış olmuştur. Yani konuşmasında bir hakaret yok.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Hakaret yok bir defa, hakaret yok!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Nasıl hakaret yok? Açık bir şekilde iftira ediyor.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, benim anlayışıma göre Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden bir kişiye...

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Milletin vekilinin sözünü kesiyorsunuz!

BAŞKAN - ...Millet Meclisinde görev yapan herhangi bir milletvekiline ön adıyla hitap edilmez.

TURHAN TAYAN (Bursa) - Hadi canım!

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Yapmayın Allah aşkına!

BAŞKAN - Benim terbiyemde ve saygı anlayışımda böyle bir gerçeklik vardır, ondan hareketle böyle bir şey söyledim.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, burada rastlamadığımız bir uygulama yaptınız ve konuşmacının konuşmasını kestiniz.

BAŞKAN - İç Tüzük'ten bu yetkimi alarak sözünü kesebilirim. Kestiğim süreyi de konuşmacının süresine ekleyeceğim.

LEVENT GÖK (Ankara) - Kürsünün özgürlüğü vardır ve bütünlüğü vardır. Yani arkadaşımızın konuşması bitmeden onun belli konuşma üslubunu ve...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan İç Tüzük 66'yı uyguladı. Sayın Gök 66'yı okursa...

BAŞKAN - Sayın Gök, lütfen... Böyle bir yetkim var, onu uygulamak zorunda kaldım.

LEVENT GÖK (Ankara) - ...hitabını kesmek hatalıdır. Yani bu yaptığınız tutumu kınıyorum.

BAŞKAN - Tekrar ediyorum: Burada herhangi bir kişiye karşı taraflı davranma diye bir şeyim söz konusu değil.

KAMER GENÇ (Devamla) - Böyle bir şey... Çok nutuk çektin de...

BAŞKAN - Benim önümde bir tüzük var, İç Tüzük var.

LEVENT GÖK (Ankara) - Meclis tarihinde böyle bir durum yok ama.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Bu gerekçeyle mi söz kesiyorsunuz?

BAŞKAN - Söz kesmemi de İç Tüzük'ün 66'ncı maddesine göre yaptım, lütfen okuyun.

LEVENT GÖK (Ankara) - Ama ona uyan bir durum yoktu ortada, onu söylüyorum.

BAŞKAN - Lütfen, buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkan, tabii, siz daha yeni geldiniz, alışmadınız oraya.

Bakın, birkaç defa buradan konuştum, dedim ki: "Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra burada bir yemin yaptı. O yeminde Atatürk ilke ve inkılaplarına" kelimesini, "Atatürk ilke ve enkılaplarını" dedi.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Ya, geç artık!

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben burada 7 dönem yeminleri dinledim. O yemin usulüne göre yapılmamıştır. Usulüne göre yemin yapmayan Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı statüsünü kazanmamıştır. Bunu, buradaki, TRT'deki... Yemin metnini anlarsanız bu çıkar ortaya. Ben itiraz ettim. Meclis Başkanı Cemil Çiçek daha bana cevap vermedi. Bakın, sorumu şey ettiniz.

Şimdi, arkadaşlar, diyor ki: "Kimseye ismiyle hitap etmeyin." Benim her zaman ismim Kamer Genç'tir. Kendi ismimden utanmıyorum ki. Başkaları isimlerinden utanıyorlarsa... Ben onlara isimleriyle hitap ediyorum. Ben, birileri bir makama gelmişse, o makamın hakkını vermiyorsa onlara o makamı yakıştırmadığım için, onları o makamdaki insanlar olarak görmediğim için isimleriyle hitap etmiyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Kimin nereye yakışacağına sen mi karar vereceksin?

KAMER GENÇ (Devamla) - Dolayısıyla, benim hitap tarzım böyle efendim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Millet karar veriyor, millet!

KAMER GENÇ (Devamla) - Benim hitap tarzım böyle. Hayır, efendim...

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sen karar veremezsin kimin nereye yakışacağına!

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben, şimdi, Tayyip Erdoğan'a Cumhurbaşkanı demiyorum çünkü Cumhurbaşkanı statüsünü kazanmamıştır. Mahkemeye de vereceğiz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Onu millet Cumhurbaşkanı yaptı! Bu kararı sen veremezsin!

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, bakın, şimdi, siz biliyorsunuz, yolsuzluklar almış yürümüş, bunları burada dile getirmemizi istemiyorsunuz.

Şimdi, bugün eğer öyle temiz dille hitap edilmesi gerekiyorsa Ahmet Davutoğlu dün burada "CHP'liler siz darbecisiniz." dediği zaman, böyle bir hitap olur mu? O zaman Meclis Başkanlığı kürsüsüne oturan Cemil Çiçek, niye Ahmet Davutoğlu'na bir uyarı cezası vermedi?

Arkadaşlar, koskoca bir siyasi partiye "Sen darbecisin." denilebilir mi? Kim darbeci? Darbeci olabilir mi?

KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) - Darbeye taraf olan herkes darbecidir!

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Siz darbecisiniz, siz!

KAMER GENÇ (Devamla) - Ondan sonra yani hitap etmesini bilmeyen bir...

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bal gibi darbecisiniz!

KAMER GENÇ (Devamla) - Aslında orada uyarması ve sözünü kesmesi lazım.

Siz iktidar partisisiniz ya, sayın AKP'liler, ben utanıyorum ya, üzülüyorum...

KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) - CHP'li olduğun için utan, evet!

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Kendine bak, kendine!

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben defalarca burada sizin yaptığınız yolsuzlukları, hırsızlıkları dile getirmekten utandım, sizinkiler yapmaktan utanmadı ya. (CHP sıralarından alkışlar)

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Aynaya bak!

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, bakın, bugün Hayrettin Karaman ne diyor? "Yolsuzluk, hırsızlık değil." diyor, şey veriyor. Neden biliyor musunuz? 17 Aralık ve 25 Aralıkta hırsızlık yapılmış yani sizin emrinizle o fetvayı veriyor: "Yolsuzluk, hırsızlık değil." diyor. Ne demek yani? Yolsuzluk yapılmış. Bakın, 17 Aralıkta, 25 Aralıkta AKP'nin bakanları hırsızlık ve yolsuzluk yaparken suçüstü yakalandılar. Tayyip Erdoğan o gün oğluna telefon etti: "Oğlum, paraları sıfırlandın mı?" "Hayır, babacığım, sıfırlamadım, orada daha 30 milyon euro var." dedi.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Kasetle, montajla konuşma! Montajla konuşma!

KAMER GENÇ (Devamla) - O paralar nereye gitti? Niye bu savcılar şey etti? Ondan sonra, Bekir Bozdağ bütün savcıları görevden aldı, hâkimleri görevden aldı. Böyle bir adalet olur mu? Böyle bir devlette hukuk olur mu? Bakın, Amerika'da adamlar şey ediyorlar. Hukukun olmadığı yerde barış olmaz, hukukun olmadığı yerde yaşama hakkı olmaz.

Bir de şu çözüm süreci... Bu çözüm süreci nedir? Çözüm süreci eğer Türkiye Cumhuriyeti devletini bölmekse biz buna karşıyız ama eğer çözüm süreciyle demokrasinin standartlarını yükseltiyorsanız, hayhay.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Aklın yetmez senin, aklın yetmez!

KAMER GENÇ (Devamla) - Niye gizliyorsunuz? Gelin burada... Bu memleketin bölünmesi hâlinde herkesi ikaz ediyorum, görevini yapmaya davet ediyorum.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Aklının erdiği konularda konuş.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, özellikle batıda birçok yerde bunu bekleyen birtakım insanlar var "Böyle bir olay olsun da orada, ondan sonra, doğu, güneydoğudaki insanların mallarını ellerinden alalım." diye bir iç isyan çıkarmanın peşine çıkan insanlar var, bunları ikaz etmek durumunda kalıyorum. Onun için, hepimizin menfaati laik Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütünlüğündedir. Türkiye'de demokrasinin standartlarını yükseltelim, herkesMAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - İç savaş çığırtkanlığı yapma.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bu nasıl bir ifade Sayın Başkan ya? İç savaş çağrısı yapıyor ya.

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, ben iç savaş çağrısı yapmıyorum. Bakın...

BAŞKAN - Sayın Konuşmacı, süreniz bitti.

KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkan, vermediniz süreyi.

BAŞKAN - Ekledim, ekledim.

KAMER GENÇ (Devamla) - Görmedim.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - İç savaş çağrısı yapıyor, utanmaz, iç savaş çağrısı yapıyor.

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, 6-7 Ekimde Türkiye'de 50 vatandaş öldü, devlet daireleri bu kadar tahrip oldu...

BAŞKAN - Sayın Konuşmacı, süreniz bitti, ekledim sürenizi.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Ayıp, ayıp o kürsüye ayıp.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kamer, sen cellatsın.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sen Türkiye'yi Suriye yapmak istiyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) - ... Onların hesabını kim verecek?

BAŞKAN - Sayın Konuşmacı, süreniz bitti.

KAMER GENÇ (Devamla) - Ama Sayın Başkan... (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Kestim, sürenizi, ekledim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sen herkesin kellesini uçuruyorsun Kamer. Cellat Kamer.

BAŞKAN - Sayın Elitaş...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Herkesin kellesini uçuruyor.

BAŞKAN - Sayın Elitaş...

Konuşmacıya bir şey açıklamak istiyorum.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Anlamaz ki.

BAŞKAN - Biraz önce bir açıklama yaparken ben şunu kastetmiştim: Sayın Genç'i hiç tanımıyorum bir merhabam bile yok sekiz senedir ama buna rağmen elbette ki görevim gereği buraya çağırırken ve teşekkür ederken de "Sayın

Kamer Genç." diyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Deme canım.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Değmezsin zaten.

BAŞKAN - Bunu beklemiştim sizden.

Teşekkür ederim.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Gök.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Size de "sayın" diyebilir miyiz?

BAŞKAN - Sizin terbiyenize kalmış olan bir şey.

Buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, az önce sayın hatip kürsüde konuşurken...

KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) - Özür dileyeceksin adına herhâlde iç savaş çığırtkanlığı yaptığı için.

LEVENT GÖK (Ankara) - ...mikrofonu kapatarak sözünü kestiniz, ben bu yaptığınız uygulamayla ilgili bir usul tartışması açmak istiyorum ve aleyhinizde söz istiyorum.

BAŞKAN - Tamam, peki.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Lehte...

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Siz Sayın...

KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) - İç savaş çağrısı için mi usul tartışması açıyorsun?

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar...

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın konuşmacı, grubumuza dönerek "Sizin yolsuzluk ve hırsızlıklarınızı ben anlatıyorum ama siz bunlardan vazgeçmiyorsunuz." diyerek suçlamada bulunmuştur, hakarette bulunmuştur. Söz istiyorum.

BAŞKAN - Sataşmadan dolayı iki dakika veriyorum.

Sizin konunuzu da değerlendirmeye alacağım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Kamer Bey'in söylediği suçlamaları külliyen reddediyorum. Böyle genel, kaynağı belirsiz, spekülasyon dolu konuşmaların bir anlamı yok, siyasi bir değeri de yok. Önce bunu belirteyim.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Kaynak belli de genellemesi doğru değil.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Türkiye'de kurallar var, hukuk var, devlet mekanizması işliyor, suç işleyen var ise cezasını görür.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ama, Kamer Bey ne söylerse söylesin, biz her zaman onun veciz ve güzel konuşmasını -biraz önceki örnekte de olduğunuz gibi- heyecanla izliyoruz ve çok duygu doluyoruz oturduğumuz yerden. Yine bizi aynı şekilde duygulandırdı, çok teşekkür ediyoruz Kamer Bey'e.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Duygulandığını fark ettim.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Goebbels, biliyorsunuz, Nazilerin Propaganda Bakanıydı. Goebbels'e diyorlar ki: "Niçin aynı şeyleri tekrar edip duruyorsunuz?" O da cevap veriyor: "2 bin yıldır Credo hep aynı şeyleri tekrar etti. Bakın, Hristiyanlık sürüyor. Biz de aynı çizgide gidiyoruz." diyor. Sanıyorum, Kamer Bey de Goebbels'ten ilhamla, hep aynı şeyleri söyleyerek bir netice alacağını sanıyor. Bunu geçiyorum.

Tabii, Kamer Bey'le aramızdaki sevgiyi, muhabbeti hiçbir şey bozamaz, bunu kendisine de ifade etmek isterim. Ama, Allah hayırlara tebdil etsin, dün gece bir rüya gördüm. İnsan Mecliste bu kadar olunca rüyalarına da giriyor Meclis. Rüyamda Kamer Bey'in suretine girmiş olan bir konuşmacı, maalesef çok rezil, çok pespaye, çok kötü, hiçbir insani normla uyuşmayan konuşmalar yapıyordu. Kâbus içinde uyandım, dedim ki: Bizim Kamer'imizle aramızı bozmak için rüyalarıma kim giriyor? Acaba, MİT mi rüyalarıma giriyor, karışıyor diye düşündüm. Uyandığımda da tabii, Allah'a şükür dedim, öyle bir durum olmayacak, Kamer'le muhabbetimiz, Kamer Bey'le muhabbetimiz devam edecek.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Çok veciz konuştunuz!

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Gök, sizi dinleyeyim.

LEVENT GÖK (Ankara) - Ben az önce arz ettim. Konuşmacımız Kamer Bey konuşurken...

BAŞKAN - Konuşmacının sözünü kesmemden dolayı...

LEVENT GÖK (Ankara) - ...bir usul tartışması açıyorum.

BAŞKAN - ...usul tartışması açıyorsunuz.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Lehte.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Lehinde, Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar, açmaya karar verdim mi? Vermedim.

LEVENT GÖK (Ankara) - Çünkü uyguladığınız maddeye uyan bir durum olmadığından dolayı ben usul tartışması...

BAŞKAN - Peki, 67'nci maddeyi okudunuz mu akabinde?

LEVENT GÖK (Ankara) - Efendim, siz 66'ya göre işlem yaptığınızdan bahsettiniz.

BAŞKAN - 66, 67. Şimdi, bakalım, ben bunlara uygun işlem yaptım.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Nezaketten bahsediyorsunuz, kürsüdeki bir konuşmacının sözünü kesmeniz nezaket kurallarına uymuyor, kusura bakmayın.

BAŞKAN - Şimdi, usul tartışmasıyla ilgili gerekçelerini söylüyorum: "Görüşmeye yer olup olmaması." Bununla ilgili bir şey yaptım mı? Hayır. "Başkanı gündeme veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet." İç Tüzük'e uygun davrandım. "Bir konuyu öne alma veya geriye bırakma gibi usule ait konular." Böyle bir eylemde de bulunmadım. Konuşmacıyı saygı çerçevesinde, o burada olmadığı zaman bir açıklama yaptığımı, saygı çerçevesinde, kişilere ön adıyla hitap etmemesi gerektiğini söyledim.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - "Bey" dedi, bey, bey.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Saygının kuralını siz mi koyacaksınız, saygının tarifini siz mi yapacaksınız?

BAŞKAN - Dolayısıyla, usul tartışması açma niyetinde değilim Sayın Gök.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - 63'ü okur musun Sayın Başkan?

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - 63'e gelir misiniz Sayın Başkan.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Yani orada yazıyor mu saygıyı Meclis Başkanının tarif ettiği?

LEVENT GÖK (Ankara) - Arkadaşlar, bir saniye, rica ediyorum...

BAŞKAN - Bilmiyorum, kimi dinleyeceğim sizin grubunuzdan?

LEVENT GÖK (Ankara) - 63'üncü maddeye göre, bir usul tartışması talebi geldiği zaman bunu değerlendirmek zorundasınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hayır, efendim, birinci fıkraya göre açar.

BAŞKAN - Hayır, usul tartışması açmaya karar vermek tamamıyla benim uhdemde olan bir şey ve ben şimdi usul tartışması açarsam esas usulsüzlüğü o zaman yapacağım. Bunu yapmaya mecbur mu bırakıyorsunuz beni?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Israr ediyoruz, oylamaya sunarsınız, şu anda AKP Grubu da azınlıkta Sayın Başkan.

BAŞKAN - Lütfen...

LEVENT GÖK (Ankara) - Milletvekilimizin sözü kesilmiştir.

BAŞKAN - Bunu yetkime dayanarak yaptım, şimdiye kadar ilk defa da yapmadım. LEVENT GÖK (Ankara) - Bu uygulamanız da yanlıştır, bu uygulamanız son derece hatalıdır.

BAŞKAN - Uygulamam da yanlış değil, özür dilerim, usul tartışması da açmayacağım çünkü usul tartışmasının açılmasına neden olan hiçbir kural yok.

LEVENT GÖK (Ankara) - Talep hâlinde açmak zorundasınız.

BAŞKAN - Hayır, hiç böyle bir zorunluluğum yok, lütfen...

LEVENT GÖK (Ankara) - Rica ediyorum, bu yaptığınız da usule aykırıdır.

BAŞKAN - Böyle bir zorunluluğum yok. Sayın Gök sizi kırmak istemem ama lütfen... Bu konunun usulsüzlük anlamında değerlendirilmemesi gerekiyor. Eğer bu talebiniz üzerine ben usul tartışması açarsam usulsüzlük olur.

Tartışmanın uzaması üzerine verilen aradan sonra oturum tartışmasız devam etti.