AK Parti Grup Başkanvekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, 17 Aralık operasyonunu Haber10'a konuştu.

Derin 17 Aralık operasyonu hakkında Ak Partili Mahir Ünal, “Bir takım iddialar ve bazısı 20 ay önce başlamış 3 ayrı soruşturma sanki tek bir dosyaymış gibi lanse edilerek, 17 Aralık operasyonunda bir medya manipülasyonu ve algı operasyonu yapıldı” dedi.

İŞTE ALGI OPERASYONU

Medyaya tek merkezden yapılan servisleri eleştiren Ünal, “Devlet dediğimiz aygıt anayasa, kanun, yönetmelik ve temayüllerle yönetilir. Bu temayülleri yok sayarak, kural dışı yöntemler kullanamazsınız. 18-20 ay amirlerden, emniyet müdüründen, validen, başsavcılık makamından gizli yürütülen bir soruşturma ifade gözaltılarının daha ilk yarım saati içerisinde tüm ayrıntılarıyla görsel ve yazılı basına, uluslar arası ajanslara düşüyor. Bir yıldan fazla üstlerinden gizli yürüttükleri soruşturmayı birileri en ince ayrıntısına kadar “soruşturmanın gizliliği ilkesini” ihlal ederek medyaya servis etmiştir. Bu idari ve anayasal bir suçtur. TC Anayasasının 38. Maddesinde açıkça belirtildiği gibi; “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” Kamuoyuna servis edilen fotoğraflarla dağınık bir yatak, dağınık bir yatağın üzerine serilmiş paralar ve dağınık bir yatağın üzerine konulmuş bir para sayma makinesi. Para sayma makinesi kimin? Polis diyor ki “ben getirdim”. Bunun resmini çekiyorsun ve bu kamuoyuna servis ediliyor. “Tarihi Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” başlıkları ile daha soruşturma aşamasında olan bir dosyanın muhatapları ve yakınları suçlu ilan edildiler” diye konuştu.

MALUM MEDYA SUÇ İŞLEDİ

“Oysa Suçsuzluk karinesi, bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça suçlu sayılmamasını ifade eder” diyen Ünal, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “ 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin 9. maddesinde tutuklulukla ilişkili olarak “Her insan, suçlu olduğu bildirilinceye kadar suçsuz sayılacağından” der. Suçsuzluk karinesi ihlalleri için 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda da bir takım yaptırımlar öngörülmüştür. Kanunun “gizliliğin ihlali” başlıklı 285. maddesine göre; “Bir Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Görüldüğü gibi maddenin ilk fıkrasında ceza yargılaması hukukunun temel ilkelerinden birinin, “soruşturmanın gizliliği” ilkesinin ihlaline ilişkin yaptırım öngörülmüştür. Ceza yargılamasının soruşturma evresinin içeriği ve sınırları, bu evrenin ne suretle işleyeceği, aktörleri ve yetkileri 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun'un 157. maddesine göre; “Kanunun başka hüküm koyduğu haller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir”. Yine Maddenin 4. fıkrasında, “Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklindeki bir düzenleme ile suçsuzluk karinesini ihlallerini önlemeye yönelik bağımsız bir suç tipine yer verilmiştir. Maddeyle televizyon veya gazetede kişilerin suçlu olarak damgalanmaları sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması suç haline getirilmiştir.”

SİYASİ OPERASYON

Operasyon ile siyasi istikrarın da hedef alındığını vurgulayan Ünal, “Yolsuzluk İddiasıyla yapılan operasyon eğer siyasi ve uluslararası bir komplo olmasaydı, bir yıl önceden yasal takibe başlanan ve delillerine ulaşılan yolsuzluk dosyaları pusu kurar gibi bekletilip, 2014 yerel seçimlerine üç ay kala ayyuka çıkarılmazdı. Soruşturma sürecinde ki icrasında ki onlarca olağanüstü, devletin anayasa ve yasalarına, kanun ve temayüllerine aykırı uygulamalar zaten bunun siyasi bir operasyon olduğunu gösteriyor. Hedef, Türkiye ve Türkiye'nin siyasal istikrarı, ekonomik hedeflerine hızla ilerlemesidir” şeklinde konuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİ İÇİN GÜÇLÜ BİR İRADE GÖSTERİYORUZ

“AK Parti Türkiye'nin son 20 yıllık tarihinde geçmişin hatalarıyla yüzleşen, devletin ve toplumun büyük sorunlarını çözme iradesi ortaya koyan bir partidir” diyen Ünal, “ Türkiye'nin en derin sorunu olan Kürt meselesinde ve terör sarmalının son bulması konusunda güçlü bir irade göstermektedir. Ülkenin temel problemleri karşısında hiçbir zaman kendinden önceki yönetimler gibi popilizm girdabına kapılmamıştır. Köklü toplumsal ve politik meseleleri çözme iradesi ortaya koyan AK Partinin siyasi meselelerden kaçması gibi bir yaklaşım kesinlikle söz konusu dahi olmaz. Bu Türkiye gerçekleri ve Ak Partinin siyasi hayatında asla örneği gösterilemeyecek bir durumdur” dedi.

BU SALDIRILAR YENİ DEĞİL

Yasama, Yürütme ve Yargı'nın olağan işleyişine devam ettiğinin altını çizen Ünal, “ Yargı üzerinden bazı yapıların operasyonu ise deşifre edilmiştir. Yapılan operasyonun ortaya çıkmasıyla, medya ve algı operasyonunun ikinci ayağı Türk Devleti tarafından önlenmiştir. AK Parti siyaseti milletle yapan bir partidir. Bizim için en büyük referans, güç ve destek halkımızın teveccühüdür. Biz halka rağmen siyaset yapan bir parti değiliz. Kurulduğumuz gün Türk halkına verdiğimiz “Ne aldatan olacağız, nede aldanan olacağız” ilkesi doğrultusun da milletimize ne söz verdiysek, onu yerine getirdik. Asla popülizm yapmadık. Asla yapamayacağımız projelerin sözünü vermedik. Söz verdiklerimizi de yerine getirdik. Sözümüzün en büyük garantisi de Recep Tayyip Erdoğan liderliği oldu. Bu sebepledir ki kurulduğumuz günden beri 3 Genel, 2 yerel ve 2 referandumda yani halkımıza gittiğimiz 7 seferde de başarıyla çıktık. Demokrasi içerisinde gücünü halktan alan bir partinin demokrasi dışı yöntemlerle saldırıya maruz kalmasına kamu vicdanı izin vermez. Bizim tek garantimiz önce Allah sonrada sağduyusuna, idrakine güvendiğimiz halkımızdır. Ak Parti ilk kez bu tip saldırılara maruz kalmıyor. 2008'de internet verileri üzerinden kapatma davası yaşadık. 2007'de eşi görülmemiş Anayasa mahkemesi kararıyla cumhurbaşkanı seçimi engellenmeye çalışıldı. Dolayısıyla Ak Parti siyasi iradesine karşı bu ilk yargı müdahalesi değildir. Ak Parti daha öncekileri yargı yoluyla hükümeti engelleme, sistem dışına itme çabalarını nasıl engellediyse aynı şekilde yargı üzerinden yapılan müdahale girişimini Türk Halkıyla birlikte aşacaktır. “