Ünal, AK Parti Elbistan İlçe Teşkilatının 4. Olağan Kongresinde yaptığı konuşmada, insanların siyasete hizmet yapmak için girmesi, siyaset yapan kişinin kendisini milletine feda etmesi gerektiğini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''siyasetin tek bir limanı vardır, o da ahlaktır'' sözüne atıfta bulunan Ünal, şöyle konuştu: ''Bir siyasetçi olarak, millete hizmet etmek için göreve talip oldum. Siyasete giren, siyaset yapan kişi, siyaseti makam, mevki için yapmamalı. Siyaset, millete hizmet için yapılır. Siyasetçi, kendisini milletine feda etmiş kişi demektir. Bunun ötesi yoktur. O yüzden, siyasetçinin akrabası da adamı da teşkilattır. Siyasetçinin akrabası, adamı olmaz.'' AK Parti iktidarıyla millet iradesinin TBMM'ye büyük bir temsille yansıdığına işaret eden Ünal, şunları kaydetti: ''Siyaset kurumu yıllarca bu ülkede toplumun ve insanların sorunlarını çözmekten uzak oldu. Siyaset kurumu maalesef vesayet altında, milletin iradesinin devlete yansımadığı bir yapı olarak hayatını devam ettirdi. Siyaset ne için vardır- Toplumun ve insanların dertlerini, sıkıntılarını çözmek için vardır. İlk defa AK Parti iktidarı ile birlikte milletin iradesi büyük bir temsille, yani Tekirdağ'dan Van'a, Kars'tan Antalya'ya kadar büyük bir temsille milletin iradesi yansıdı. Siyaset kurumu, üzerindeki vesayeti adeta kırarak, üzerindeki vesayeti kaldırarak, milletin egemenliğini bir ve vazgeçilmez olarak görüp yoluna devam etti. O yüzden hamdolsun şimdi siyaset kurumu bir bir milletin sorunlarını çözüyor. İşte bunun altında yatan, 10 yıl boyunca milletin iradesini, emanetini, vekaletini hakkıyla devlete yansıtıyor. Bunun yanı sıra siyasi temel ilkelerimiz, millete hakim olmak için değil, hizmetçi olmak için siyaset yapmamızdır. Yaratılanı, yaratandan ötürü sevmemizdir. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' dememizdendir. Bu her bir ifade AK Parti siyasetinin temel taşlarını ifade eder.'' -Temiz siyaset- Hükümet olarak, temiz siyaset düşüncesi ile hareket ettiklerini ve hiçbir zaman halkı aldatmadıklarını anlatan Ünal, şöyle konuştu: ''Geleneğimizde var olan, yapmadığı şeyleri söylememe kültüründen geliyoruz. Siyasette temel bir ilkeyi daha hatırlayalım. 'Ne aldanan, ne aldatan olmak'. İşte bu da bizim temel bir ilkemiz. Bütün bu temel ilkeler, siyasete bakış açımız, siyaseti algılama biçimimiz, siyaset yapma biçimimiz, önce Türkiye'de genel olarak kendini hissettirdi ve şimdi de Türkiye'nin en ücra köşesine teşkilatlarımız aracılığıyla, yerel yönetimler aracılığıyla nüfuz etmeye başladı. Bunu şunun için söylüyorum; Eğer siz, toplumun ve insanın sorunlarını çözmek istiyorsanız ve bu siyasi ilkelerle hareket ediyorsanız, o zaman 'siyasetinizin yapısı ne olmalıdır' sorusu ile karşı karşıya gelirsiniz. Bunlar söz olarak söylediğiniz ifadeler. Peki bunun eylem olarak karşılığı ne olmalıdır- Yani bunun uygulamadaki karşılığı ne olmalıdır- Bunu ben 9 aydan beri anlatıyorum, ama bugün tekrar paylaşmak istiyorum. Şimdi biz ilk geldiğimiz günden itibaren ne söyledik- Dedik ki milletvekilinin işi şudur. Teşkilatın işi şudur. Yerel yönetimin işi budur. Milletvekilinin, teşkilatın, yerel yönetimlerin, kadın ve gençlik kollarının görev ve sorumluluklarını ayrı ayrı tanımlamadığınız zaman ortaya bir kargaşa çıkıyor. Oysa biz birbiri ile ilişkili, ama birbirinden bağımsız çalışan ve birbirini destekleyerek istişare içinde hareket eden büyük yapılar kurmak istiyoruz.'' Ünal, parti olarak kişi temelli siyaset yapmadıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti: ''Bütün milletvekillerimizle birlikte 'AK Parti siyasetinin, Recep Tayyip Erdoğan siyasetinin oluşturduğu gücü, kuvveti, kendi nefsi için, hevesi için kim kullanıyorsa Allah ona lanet etsin' dedik. Çünkü biz ülke temelinde siyaset yapıyoruz. Biz kişi temelinde siyaset yapmıyoruz. Eğer siyasete girdiysek, siyasetçi olduysa amacımız hizmet. O yüzden hiç kimsenin hiçbir şekilde ne Kahramanmaraş'ta, ne ilçelerinde, ne de Türkiye'nin herhangi bir yerinde, tabii biz bu siyaseti kimden öğrendik- Recep Tayyip Erdoğan'dan, onun ahlakından hamdolsun bunu öğrendik. Peki, teşkilatın patronu kimdir- Teşkilatın patronu da millettir. Denetmeni de gözetleyicisi de milletin kendisidir. Seçmendir, partilidir. Ama bunu yaparken, millete de seçmene de düşen bir sorumluluk vardır. Nedir o sorumluluk- Fitne, dedikodu üretmeden açıkça çıkar orta yerde, meydanda sıkıntısı neyse bunu söyler. Dedikoduyla, fitneyle, fesatla iş yapmıyoruz, hakikate bakıyoruz. Siyasetimizi hakikatin üzerine bina ediyoruz. O yüzden seçmen olmanın da sorumlulukları vardır, teşkilat olmanın da. Yerel yönetimler olmanın da, milletvekili olmanın da sorumlulukları vardır. Bazı insanlar milletvekili olmayı, yerel yönetici olmayı, teşkilatta olmayı kendileri için bir makam ve mevki olarak görüyorlarsa aldanıyorlar. Bu işlerin hepsi kulun imtihanı içindir. Biz milletvekilliği ile imtihan oluruz, öbürü belediye başkanlığıyla, öbürü doktorlukla, öbürü öğretmenlikle imtihan olur. Allah kula nasip ettiği şey üzerinden onu hesaba çeker. Nihayetinde bu işin sonunda kabir vardır, hesap vardır.'' -Yerel siyaset- Ünal, yerel siyasetin biraz sıkıntılı olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Eğer birisi 'ben bunlara inanmıyorum, meseleye de böyle bakmıyorum' diyorsa da o da onun sorunudur. Ama biz meseleye böyle bakıyor, böyle görüyor ve böyle algılıyoruz. Ve hizmet ederken de hizmetimizi bu ölçülere göre yapmaya çalışıyoruz. O yüzden de Allah bereket veriyor hamdolsun. Dolayısıyla öncelikle meselenin çerçevesini bu şekilde koyalım. Meseleyi sen ben kavgasından çıkaralım. Meseleyi duyduğumuz dedikodularla değerlendirmekten vazgeçin. Ve bir şeyi tekrar tekrar söylüyorum. Yerel siyaset, biraz sıkıntılı siyasettir. O yüzden teşkilatın dışında hiç kimsenin hiçbir yerden hiçbir şekilde güç devşirme hakkı da yoktur, hukuku da yoktur. Sorumluluk alan ve bu sorumluluğu üstlenen kişi de bu sorumluluğu ya yerine getirir, ya getiremez. Çünkü şunu unutmayalım, her yanlış kendi ölümünü yaşar. Eğer bir yanlış varsa o yanlış zaten kendi ölümünü yaşayacaktır. Yani birisi teşkilat başkanlığına soyunmuş yahut da yönetim kurulu üyeliğine, belediye başkanlığına soyunmuş ve sonuç alamamışsa ya da yanlış yapmışsa bu da onun yanlışıdır. Ama kula da düşen şudur. Ayağı tökezlesin diye beklememektir. Ayağı sabit olsun, ümmete hizmet etsin diye dua etmektir. Kul olmak zordur. Hele hele millet nezdinde sorumluluk almak ateşten bir gömlek giymektir. Yani bizleri burada görüp de 'bu adam milletin önünde' diye düşünmeyin sakın ha. Her birimizin üzerinde öyle bir ateşten gömlek var ki her saat her yerimizi yakıyor. O ateşten gömleğin en yakıcısı da başbakanımızın sırtında, ama hamdolsun ümmetin duası da onunla birlikte. Ve bir şeyi daha unutmayalım. Bir millet yeniden ayağa kalkıyor. Her yerde, ilçe ilçe, il il ayağa kalkıyor. Dolayısıyla her ilçedeki, her mahalledeki, her sokaktaki arkadaşımıza bu ayağa kalkışın sorumluluğu düşüyor.'' AK Parti Elbistan İlçe Başkanı Yunus Kaan Kısaca, Kahramanmaraş Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, AK Parti İl Başkanı Mehmet Fatih Erkoç ve AK Parti Kahramanmaraş milletvekilleri Nevzat Pakdil ve Mehmet Ramazanoğlu da birer konuşma yaptı. Yapılan konuşmaların ardından, tek liste halinde seçime gidildi ve 10 aydan beri ilçe başkanlığı görevini yürüten Yunus Kaan Kısaca yeniden başkanlığa seçildi. AEL Memur Site Misafirhanesi'nde yapılan kongreye AK Parti Merkez İlçe Başkanı Necati Okay, Elbistan Belediye Başkanı Durmuş Küçük, Afşin Belediye Başkanı Fazlı Aydoğan, Göksun Belediye Başkanı Ramazan Hurç, CHP Elbistan İlçe Başkanı Doğan Arslan ve çok sayıda partili katıldı.