Toplumun büyük bir kısmı vaktini sosyal medyada geçiriyor. Sosyal medya sorgulamayan, araştırmayan, paylaşılan her şeye koşulsuz şartsız inanan insanlarla dolu.

İnandığı Allah’ın ayetlerini, peygamberin hadislerini bile neredeyse sorgulayacak hale gelenler, nedense sosyal medyada yapılan paylaşımlarla ilgili hiç şüphe duymuyorlar.

Falanca siyasetçi şunu demiş… Hurraaaaaa!.....

Falanca akademisyen söyle konuşmuş… Hoppaaaaaa!....

Falanca yazar şunu paylaşmış…. Yihhuuuuuu!...

Güzel manken fotoğrafının altına şunu yazmış… Vayyyyyyyyy!.....

Ünlü sanatçı şöyle bir tweet atmış!.... Hayyyyyyy senin….

Güneş doğudan batmış!... Oyyyyyyy!....

Yıllarca bizi kandırmışlar…. Meğer iki kere iki 5’miş… Neeeeyyyy!...

….

Geçenlerde 100 binlerce kişinin paylaştığı, altında yüzbinlerce küfür olan bir tweet’in yalan olduğunu öğrendim.

Edirne’de bir çocuk mu kayboldu. Hemen her ilden birkaç densiz bulduğu birkaç kız çocuğu fotoğrafını paylaşıp “… yaşındaki ….. adlı kız kayboldu. Allah rızası için paylaşın” yazıyor.

Resim internetten çalma.

İsim uydurma.

İletişim bilgisi yok.

Ama binlerce kişi sorgusuz sualsiz paylaşıyor.

Yahu bu millet merhametlidir “ya doğruysa” diyerek paylaşır da…

Sizin gibi alçakların yüzünden yarın gerçekten kaybolan biriyle ilgili paylaşımları kimse ciddiye almayacak.

Birkaç takipçi daha elde edeceksiniz diye yaptığınız iğrençliğin farkında mısınız?

Neyse…

Daha önce yazdım yine yazayım.

Abartmıyorum…

Sosyal medyada yapılan paylaşımların yüzde 90’ı yalan…

Sosyal medyada başkalarının yaptığı bir paylaşımı kendi sayfasında paylaşırken doğruluğunu araştıranların oranı sadece binde bir…

Sosyal medya denilen bu alemde etrafımız zehirlerini saçmaya çalışan yılanlarla dolu.

Ve insanı dinden imandan çıkaracak yalanlar kol geziyor her sayfada.

Sosyal medya yılanlarından ve

Sosyal medya yalanlarından uzak durmalıyız…

Ancak;

Açıkça ifade etmeliyim ki,

Bu konuda hiç ama hiç umudum yok.

Neden derseniz,

Bu yılanların zehirlediği

Bu yalanların esir ettiği,

Kişilere bakıyorum…

Okumuş alim zatlar… Mimarlar, mühendisler, öğretmenler, doktorlar, avukatlar, siyasetçiler, iş adamları…

Toplumu aydınlatsın diye köşe verdiğimiz, eli kalem tutan yazarlar…

Alimler, cahiller…

Zenginler, fakirler…

İşverenler, işçiler… İşsizler…

Bu yüzden umudum yok diyorum.

Büyük kesim sosyal medyaya adım attığı andan itibaren bu yılanların ve yalanların sihrine kapılıyor.

Sihir öyle bir etkisi altına alıyor ki…

Ne isterse yaptırıyor.

Paylaş…

Beğen…

Küfret…

Kır, dök, parçala…

Uyu… Uyu… Uyu…

Demem o ki;

Zihninize, kalbinize, aklınıza zerk edilen bu zehirden bir an önce kurtulmalıyız.

Yoksa; bu zehir bizi öldürür…

Gerçekten öldürür...