Hollanda Laurens Vakfı tarafından düzenlenen Dünya Starları ve Real Madrid Efsaneleri'nin birlikte oynayacağı uluslararası futbol maçı için Hollanda'ya gelen Hakan Şükür, Türkiye - Hollanda maçının iki ülke için de zor geçeceğini söyledi.

Amsterdam Hilton Hotel'de Cihan Haber Ajansı'nın (Cihan) sorularını cevaplayan Hakan Şükür, Türk sporunun geldiği nokta ve gündemde ki konular hakkında önemli açıklamada bulundu. Ünlü futbolcu Hakan Şükür, Hollanda'daki bu maçın bir yardım maçı olduğunu, aralarında dünyanın en önemli efsane oyuncularından Clarence Seedorf, Edgar Davids, Van der Sar, Ruud Gullit, Roberto Carlos, Fernando Hierro, Cafu ve Thierry Henry ile AZ Alkmaar Stadyumu'nda bir futbol maçı oynayacaklarını söyledi.

Yapılacak maçın sosyal sorumluluk çerçevesinde yardım amaçlı bir müsabaka olduğunu belirten Hakan Şükür, "Bizler bu tür sosyal faaliyetlerde bulunuyoruz. Filipinler'deki felakette BM nezdinde böyle bir yardım futbol maçı düzenlemiştik. Bu maçta Hollanda'daki Laurens Vakfı aracılığı ile düzenleniyor. Benim oda arkadaşım Clarence Seedorf'un daveti ile Hollanda'ya geldim. Dünyanın ünlü oyuncuları ile umarım güzel bir maç olacak. Seyircilerin bu maça yoğun destek vermeleri neticesinde mutlu oluyoruz." dedi.

"HOLLANDA MAÇINI MUTLAK KAZANMAK LAZIM"

Hollanda Milli Takımı ile Amsterdam Hilton Otel'de kalan Hakan Şükür iki ülke arasında yarın Konya'da oynanacak Euro2016 Avrupa Şampiyonası Elemeleri A Grubu maçının iki ülke açısında büyük önem arz ettiğini söyledi. Şükür, "Hollanda Milli Takımı da bir arayışta. Belki bu grubun favorisi olarak gözüküyorlardı. Ama bir hayli geri düştüler. Türkiye'de öyle. Gruptan çıkabilecek iki takımdı. Bu grupta İzlanda ve Çek'lerin sürpriz performansları onları ilk sıralara çıkarttı. Türkiye'nin şuanda play off şansını kovalayabilmesi için, ilk etapta Hollanda maçından galibiyetle ayrılması gerekiyor." diyerek, şunları söyledi:

"Letonya maçı çok talihsiz bir maç oldu. Geçmişte Letyonya ile oynadığımız maçın bir tanesinde ben de oynamıştım. İnönü Stadyumu'ndaki maçta 2-0 öne geçmemize rağmen maç 2-2 bitmişti. O play off maçının sonunda da biz Portekiz'deki EURO2004 Avrupa Şampiyonası'na gidememiştik. Yine ona benzer Konya'da Letonya ile dramatik bir maç oynadık. Birçok pozisyon yakaladık, çok sayıda gol pozisyonunu kaçırdık.

Tabii ki bütün bunların gölgesinde kalan Konya seyircisinin ülkemizin milli takımına gösterdiği, hem maç önü, maç içi ve hem de maç sonrası teveccühü çok önemli idi. Aslında ülkemizin ihtiyaç duyduğu şeyler. O açıdan oyuncularımız Hollanda maçına büyük bir güvenle çıkacaklardır. Bu maçı kazandıkları takdirde ülke milli takımımız bundan sonraki süreye daha olumlu bakabilir. Ama Hollanda zor bir rakip. Her ne kadar kan kaybetmiş olsa da, Roben gibi bir oyuncusundan mahrum olacak olsa da, önemli dünya yıldızları var. Umarım bu maçı kendi ülkemin takımı kazansın. Biz de EURO2016'da büyük bir gururla izleyelim, hep beraber turnuvalarda iyi işler yaparız.

Oraya gidene kadar sıkıntı çekiyoruz ama, orada hepimizin, malum 2002, 2008 şampiyonlarında önemli işler yapıldı. Tabii hep zorlanarak bu süreçleri geçiyoruz ama, ülkemizin kaderi bu. Birçok alanda bunlar hep böyle. Ülke olarakta zor günlerden geçiyoruz. İnşallah onlar da geçecek. Tek dileğimiz ve duamız budur."

"KONYA'DA BURSA GALİBİYETİMİZ TEKERRÜR EDER"

Van Persie ve Sneijder'in sadece Türkiye'de değil tüm dünyada çok önemli yıldızlar olduğunu söyleyen Hakan Şükür, "Bu iki futbolcu bizim için bir şans. Ama Hollanda için de bir şans. Onlara karşı oynamak elbette zor olacak. Umarım bizim maçta etkisiz oynarlar biz de kazanırız." dedi.

Hollanda ile futbolculuk döneminde yaşadığı son derece önemli bir anısı olduğunu söyleyen Hakan Şükür, "Hollanda ile Bursa'da karşılaşmıştık. Bursa'da müthiş bir atmosfer vardı. Bir Almanya ile oynamıştık. 1-0 benim golüm ile kazanmıştık. Akabinde Hollanda karşısında yine bana gol atmak nasip olmuştu. Umarım Konya'da sonuç lehimize tekerrür eder. Sonucun 1-0'dan daha fazla olmasını isteriz ama, bu maçın sonucunun '1-0 olsun bizim olsun' çağrısıyla motive edilmeli. Bu durum takımımız üstünde olumlu bir etki yapar. Futbolcu arkadaşlarımız ile bir bütünleşme olur. İnşallah kazanırız. Tabii ki Hollanda'ya gol atan ben ile o günkü penaltıyı kaçıran beni Hollanda'ya davet eden Clarence Seedorf ve Edgar Davids var. Tabii ki çok önemli Hollandalı yıldızlar ile Bursa'da oynamıştık. Kaleci van der Sar vardı. Ona golü ben atmıştım güzelde bir gol olmuştu. Umarım Konya'da bu durum tekerrür eder." diye konuştu.

"BENLİKTEN ZİYADE TAKIM OYUNU İLE BAŞARILI OLDUK"

Tarihi maçlardan biri olan Euro2000'de Belçika maçında attığınız golde Allah'ın inayeti olduğunu tekrarlayan Hakan Şükür, "Her işimizde Allah'a sığınıyoruz. Ondan istiyoruz. Elbette çalışmadan bir şey olmuyor. Ben de o ana kadar belki zor bir periyot yaşamıştım. Ve Allah'ın lütfü olan Belçika maçındaki gölümde benimde kaleciden daha yükseğe sıçramam neticesinde alsında olmayacak bir pozisyonda kalecinin avantajlı olduğu pozisyonda gol çıktı. Müthiş bir sevinç yaşamıştım. Arkasından ikinci golü de atmıştım. 2-0 bizi rahatlatmıştı." diyerek, şöyle devam etti:

"Ama o maç atılan goller ile değil, Rüştü'nün kurtardığı goller ile de çok iyi bir maç olmuştu. Futbol takımı olmakta böyle bir şey. Her şeyi ben yaptım demek, ben gol attım demekten ziyade oraya kadar milli takımımızı getiren takım arkadaşlarımızın hakkını da vermek lazım. Tabii ki Hollanda ve Belçika iki ekol. Güzel yıldızlar yetiştirmişlerdi. Biz de Mustafa Denizli ile beraber önemli başarılar yakalamıştık. Umarım ülkemizde bir çok alanda ihtiyacımız olan böyle saman alevi gibi değil, daha istikrarlı başarıları yakalayacağımız yapılanmalar olur. Yönetimler olur. Futbolda böyle har vurup harman savurmadan bir çok alanda eksiğimiz olan üretme noktasında eksiğimizi tamamlarız. Üretmiyoruz çok hazıra alıştık. Bu durum tabii ülkenin sermayesini dışarıya çıkarıyor."

"YILDIZ FUTBOLCU SAYIMIZIN ARTMASI LAZIM"

Şimdi Hollanda'nın yıldızlarını sayarken Türkiye'nin de yıldızlarının olduğunu belirten Hakan Şükür, "Onların da kendileri ile yarışması lazım. Arda Turan mesela çok önemli bir gurur kaynağımız oldu. Barcelona'da oynayacak. O açıdan sayılarını arttırmamız lazım. Onları korumamız lazım ama, onların kendilerini daha fazla korumaları lazım.Çünkü bakın önemli takımlarda oynuyorlar. Yarın bizler gibi dünyanın önemli yıldızları ile önemli sosyal etkinlikler ile bu anıları paylaşarak oluyoruz. Bizim de bir faydamız oluyor. Buraya geldiğimiz zaman, insanımız bu yardım maçlarına koşuyor. Hem bizi görmek için, hem de bir şeye katılabilmek için." diye konuştu.

Dünya barışı için sosyal etkinliklerle köprülerin kurulması gerektiğine de vurgu yapan Hakan Şükür, "Dünyada barışı veya bu sosyal etkinliklerle sağladığımız bu köprüleri kurmamız lazım. Futbolda bunun için çok önemli bir araç." diyerek, şöyle devam etti:

"Ben insan tiplerine bakıyorum bizim insanımız çok kaliteli ve çok değerli bir yapıya sahip. Ama içte başka hesapları olanların etkisi ile de birbiri ile tartışıp kavga edebiliyor ama, uluslararası alanda bunu çok az görüyorsunuz. Çünkü düzen, kanun ve nizam yerli yerine oturmuş. İstikrarlı bir şekilde devam ediyor. İnsani ilişkileri çok iyi. Bakın burada çok önemli şöhretler göreceksiniz.

Yani bütün egolarını bir kenara bırakmış, o başarılarının çok arkasında ki o insani tavırlar var. Hep beraber yardıma koşuyorlar. Şimdi ben Türkiye'de böyle bir organize yapmak istesem, maalesef ülkemde stadyum bulamam. Maalesef ülkemizde böylede bir tabloda var. Bunu da bizler göz ardı edemeyiz bizler. İnşallah ülkemizde ki bu durumlar düzelecek. Sıkıntılar tabii ki bizler için birer Allah'ın lütfü ve bu sıkıntılardan birer ders çıkarmamız lazım. Elbette sıkıntı olmadan da olmuyor. Ülkemizin demek ki kaderi bu. İnşallah her şey güzel olur Allah'a dua ediyoruz."

"İNSANLARIN ÖNÜ HEP KESİLİYOR"

Sporda daha ileri ve başarılı bir yere varmak için Türkiye'de kendilerinin çalışmasından ziyade ülkede böyle bir iradenin olmadığını söyleyen Hakan Şükür, "Birçok alan kurum ve kuruluş sendika birileri tarafından artık ele geçirilmiş durumda. Haliyle karar mekanizmaları kendi özerk yapıları içerisinde dönmüyor maalesef." ifadeleriyle sitem ederken, şunları söyledi:

"Tabii ki taraftarlar, halk ve insanımız bizlerin bu kalitelerini kendi alanlarında yansıtmalarını isterler ama, açıkçası bu çok mümkün gözükmüyor kısa vadede. Çünkü bunu yapmak durumunda olan insanlar korkudan da olsa yapamıyorlar. Hemen talimatlar gidiyor. İnsanların önü kesiliyor. Farklı bürokratik engeller çıkartılıyor. Açıkçası böyle seçilerek değil de, halkın beğenisi ile ve tavrı ile değil de, hani milli irade veya halkın teveccühü deyip, başkasında bunu görmek istediğimizde buna engel olan maalesef değişik bir yapı var.

O açıdan ben bu duygu ile bizden bunu bekleyen insanlara şunu söylemek isterim. İnanın öyle bir durum yok. İlk baştan itibaren siyasete giriş amacım, ülkemde ki sadece futbolda değil, sportif birçok alanda ki eksikleri tamamlayabilmekti. Ama meclise girip gördükten sonra da sanki eksik tamamlamak için değil de, her şeyin kendilerine muhtaç olunsun diye yapılan bir anlayış var.Yani bunlar bu milletin anlayışı ile yapılan şeyler bunlar. Kimse kimseye keyif bağışlayacak şekilde bunları anlatmamalı. Açıkçası orada çok engel yaşadık. Umarım bir şey yaptığında ben bunları yapıyorum demeden o mevkide olacak insanlar ülkemizde hizmet ederler. Çünkü bunlar kimseye keyif bağışlanacak şeyler değil. Kendi imkanları ile yapılıyor. Vatandaşımızın, milletimizin vergileri ile onların çalışıp ve üretmeleri ile yapılan şeyler."

"DIŞARDA ÖDÜLLER ALIYORSUNUZ, İÇERDE GÖRMEZCELİKTEN GELİNİYOR"

'Futbolda yönetici ve ön planda olması gereken Hakan Şükür'ün neden geri planda kaldığının sorulması üzerine ise Hakan Şükür, futboldan anlamayan kişilerin akraba, eş ve dost ilişkileri ile Türk futbolunun birimlerinin başında olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"UEFA ve Şampiyonlar Ligi'nden tebrikler, ödüller almanıza rağmen, kendi ülkenizin birimleri sizin fotoğrafınızı bile koyamıyor. Medyası sizinle ilgili haber dahi yapamıyor. Maalesef bu durumlar gerçekten üzücü. Kendi adıma söylemekten ziyade, bu bir tiyatrocuda olabilir. Herhangi bir sanatçı da olabilir. İdeolojisine bakmadan insanların hakkının verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki halkımızdan bu haberler kaçırıldığı için, böyle güzel gönülleri ile bizim buralarda olmamızı isteyen insanlara da ancak bunları söyleyebilirim."

"ÜLKEMİZDEKİ BÖLÜNMELER BİZİ İNSANİ YAPIMIZDAN UZAKLAŞTIRIYOR"

Türk halkının federasyon ve milli takımda Hakan Şükür'ü yönetici olarak görmek istiyor yönündeki soruya da cevap veren Hakan Şükür, "Bu samimi insanlarımıza teşekkür ediyorum. Ülkemizde takımlara, ideolojilere, mezheplere ait bölünmeler var ve bu da bizi insani yapımızdan biraz uzaklaştırıyor maalesef." diyerek sözlerini şöyle tamamladı:

"Hakkı adaleti savunma noktasında hep bir yerlere atıfta bulunarak bunları söylüyorsunuz zannediyorlar. Hayır öyle değil. Yani bir şeyi konuşurken, yorumlarken, hakkını vermek lazım. İşte kanunlar, kurallar ve yönetmelikler de zaten bunlar için vardırlar. Tabii ki kulüplerimiz çok kötü yönetildi. Büyük bir borç yükü altında maalesef devlete, dolayısıyla da devleti yönetene muhtaç duruma düşürüldü. Ve ister istemez sağlıklı hareket edemiyorlar. Bu milli takımımıza yansıyor. Oyuncuların kazançlarının çok dengesizleştiğini görüyoruz.

Ben Türkiye Futbol Federasyonu, Galatasaray veya başka yerlerde bu tecrübeleri harekete geçirmek istesem de şuanda ki yapıda bunları bir yerle doğru orantılı hareket etmeden yapamazsınız. Yani bu işin içersinde isminizi de kaybedersiniz. Birçok insan birçok antrenör, bir çok bu anlam da ki insanlar maalesef böyle oluyorlar. Meclise giriyorsunuz siyasette bundan farklı değil. Yani Meclise farklı bir şekilde giriyorsunuz ama, orada yaşanılanları, bir gün anlatacak olursam, yapılan icraatların bunların milletle olduğunu çok göremedim. Daha çok kavgaların olduğu, yani milletten aldıkları iradeyi çok fazla temsil edemediklerini yakından gördüm. Ellerindeki imkanlar ile biz ve bizim gibileri bir şey yapamıyor gösterdikleri için, insanlar söylediklerinizden çok fazla faydalanamıyorlar. Zaten önümüzdeki süreçte bunun hepsine şahit olduk.

Spor bundan biraz daha ayrı tutulmalı. Ama ister istemez devlet politikasının içerisinde olmalı. Tarih boyunca büyük devletler, ABD, Rusya gibi devletler olimpiyatlarda veya sporun farklı alanlarında bu mevkileri ve bu alanları kullanarak çok önemli tanıtım aracı olarak kullanmışlar hem futbolu hem de sporun farklı branşlarını. Ama maalesef sporu da bir çok şeyi olduğu gibi sporu da siyasete bir malzeme olarak kullanmışız. Çünkü popülist kalabalıklara seslenilen bir alan, siyasetle çok örtüşüyor. Ben hep espri yaparım, 'ikisi de ayak oyunu' diye. Birisi gerçekten fiilen bir ayak oyunu, diğeri de bizim anladığımız, biraz ima kokan bir ayak oyunu. Siyaset biliyorsunuz yalan söyleme sanatı olmuş. Bizim değerlerimize çok ters bir şekilde işliyor. Umarım bunlar düzelir. Kendi alanında da olsa buralara hizmet ederiz."