Fenerbahçe kafilesini taşıyan otobüse yapılan silahlı saldırı, futbolun kanayan yarası taraftar şiddetini bir kez daha gündeme getirdi. Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Petek, Türk futboluna kan kaybettiren, “Bu işin sonu nereye varacak?” dedirten holiganizme yönelik çarpıcı tespitlerde bulundu. Spor hukuku uzmanı Petek, hem 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’a hem de Futbol Disiplin Talimatı’na göre taraftarların da sorumlulukları bulunduğuna dikkat çekti.

Doç. Dr. Petek, kulüplerin şiddet yüzünden ödemek zorunda kaldıkları cezaları taraftarlardan talep edebileceğini dile getirerek şunları söyledi: “Seyircisi, mensupları, futbolcuları nedeniyle çıkan istenmeyen olaylardan sorumlu tutulan kulüplere, saha kapatma ve seyircisiz oynama cezaları ayrı ayrı ya da birlikte verilebilir. Ayrıca para cezasına da hükmedilebilir. Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu, olayın ağırlığına göre saha kapatma ve seyircisiz oynama cezasını birlikte uygulayabileceği gibi ilgili kulüp hakkında yalnızca para cezası vermekle de yetinebilir. Çirkin ve kötü tezahürat durumunda da para cezası, tribün kapatma, seyircisiz oynama cezaları uygulanabilir. Kulüpler, bu cezalar sebebiyle uğradıkları zararı, buna sebep olan taraftarlardan talep edebilir. Örneğin federasyona ödemek zorunda kalınan para cezası, saha kapatma dolayısıyla başka bir stada ödenecek kira ve yol masrafları ile müsabakanın seyircisiz oynanması sebebiyle uğranan gelir kaybını, buna yol açan taraftarlardan isteyebilir.”

Dekan Yardımcısı Hasan Petek, kulüplerin taraftar tepkisinden çekindiği için bu yola başvurmadığına, şiddetin asıl sorumlularının, cezalandırılmak yerine görmezden gelindiğine işaret etti: “Taraftar taşkınlıkları, ne yazık ki sporun olağan bir unsuru gibi görülüyor ve kulüpler, kanun ile talimattan doğan haklarını taraftarıyla karşı karşıya gelmemek için kullanmıyor. Bu yüzden asıl zararı kulüplerin kendisi, diğer taraftarlar ve Türk sporu görüyor, çünkü bazı kendini bilmezler nedeniyle kulüpler gelir kaybına uğruyor, yapmaları gereken tesis yatırımlarını yapamıyor, daha iyi transferlere kaynak ayıramıyor, futbolcularına ücretlerini ödeyemiyor. Alınan seyircisiz oynama ve saha kapatma cezaları sebebiyle takımına sevgiyle bağlı taraftarlar da maç keyfinden yoksun kalıyor. Türk sporu da gerek maddi gerekse prestij açıdan büyük yara alıyor. Futbolda şiddetin bitmesi isteniyorsa taraftarlar, yaptıkları taşkınlıkların bedelini ödemeli. Burada en büyük görev kulüplere düşüyor.”