Eskişehir Anadolu Üniversitesi Okçuluk Kulübü sporcuları başarılarıyla adeta parmak ısırtıyor. Öğrenciler, 18 ve 50 metre uzaklıktan saatte yaklaşık 300 kilometre hızla attıkları oklarla hedefi tam 12’den vuruyor.
Anadolu Üniversitesi Spor Salonunda çalışmalarını sürdüren ve çeşitli fakültelerden Okçuluk Kulübü’ne katılan öğrenciler, makaralı ve klasik yaylar ile oklarını hedefe atıyor. Okçuluk Antrenörü İzzet Avcı eşliğinde sürdürülen çalışmalarda, kondisyon çalışmalarının yanı sıra 18 ve 50 metre mesafelerinden öğrenciler, saatte yaklaşık 300 kilometre hızla oklarını hedefe atıyor. Binlere yıllık ata sporunu severek yapan sporcular, ayrıca 1 ay sonra gerçekleşecek olan Türkiye Şampiyonası’na da katılacak.
Yaptıkları sporu ve çalışmaları hakkında bilgi veren Okçuluk Kulübü sporcusu ve Anadolu Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uçak Gövde Motor Bakım Bölümü öğrencisi Buğrahan Ömer Bozkurt, Yaklaşık 3 yıldır okçuluk sporunu yaptığını ve 1 ay sonra Samsun’da gerçekleşecek olan salon Türkiye Şampiyonası’na katılacaklarını belirtti. Bozkurt, “Haftanın 4 günü salona gelip yaklaşık günde 4’er saat, sadece 1 mola vererek, ağır kondisyonlu antrenmanlarımız var. Okçuluk zaten sürekli kondisyon gerektiren bir spor olduğu için antrenmanlarımızı haftada bir kez bile ara vermeden yapmamız gerekiyor. Çünkü ‘Okçuluğu bir gün bırakırsanız okçuluk sizi 10 gün bırakır.’ diye bir söz var. Okçuluğun bizi bırakmaması için antrenmanlarımızı sürekli devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Tamamen psikolojik olarak insanı geliştiren bir spor”
Bozkurt, okçuluğa başlamasındaki en büyük faktörün çocukluğundan gelen bir heves olduğunu ifade ederek, “Okçuluk, kesinlikle ama kesinlikle hayatınızı disipline eden ve size muazzam bir şekilde hayata karşı bakışınızı geliştiren bir spordur. Sürekli buradasınız, ok atıyorsunuz. Benim en çok deşarj olduğum alanlardan birisi bu antrenman salonu. İyi atış yapıyorum seviniyorum, kötü atış yapıyorum kendimi sorguluyorum. Böyle olduğu zamanlarda, işte insan kendini daha iyi disipline ediyor. Böyle böyle bu disiplini de hayatına uygulamaya başlayınca aslında ciddi anlamda okçuluğun sıradan bir spor olmadığının farkına varıyorsunuz. Çünkü okçuluk yüzde 70, yüzde 80 oranında mental olarak yapılan bir spor. Bir gün canınız sıkın olursa, o gün tekniğiniz ne kadar iyi olursa olsun iyi ok atamıyorsunuz mesela. Tamamen psikolojik olarak insanı geliştiren bir spor. Bizim okçuluk sporunda iki sezon var. Birincisi kapalı sezon, diğeri de açık hava sezonu. Şu an kış olduğundan mütevellit kapalı salon sezonundayız. Salon sezonunda 3 farklı hedefe ok atıyoruz. Hepsine kalın alüminyum ok ve orijinal kaz tüyü oklar kullanıyoruz. Bu oklar biraz kalın olduğundan dolayı hızları yanılmıyorsam saatte 250 kilometre dolaylarında olması lazım ama yazın açık havaya çıktığımızda nispeten büyük hedefler kullanıyoruz. Oklarımız bu olmasa da biraz daha ince oklar kullanıyoruz. Rüzgardan ve diğer hava koşullarından etkilenmemesinden dolayı. Açık havada ise yaklaşık olarak 180, 290 kilometre, bazen okun yapısına, kuvvetine göre 300 kilometreye kadar çıkabiliyor atışlarımızın hızı” şeklinde konuştu.
“Duruş bozukluklarını düzeltiyor”
Okçuluk Kulübü sporcularından Ece Nur Yılmaz da, Anadolu Üniversitesi’nde okumaya başladığından itibaren okçuluk takımında oluğu söyleyerek, “Anadolu Üniversitesi’nde okumaya başladığımdan beri okçuluk takımına devam etmeye başladım. Önceden de okçuydum. Ben sporda hiçbir şekilde erkek ya da kadın olarak ayrım yapılmasına karşıyım. Gayet başarılı olduğumuzu düşünüyorum bayanlar olarak. Yeni başlayacak olanlara kesinlikle tavsiye ediyorum. Başladıktan sonra bırakabileceklerini hiç sanmıyorum. Çok zevkli bir spor, aynı zamanda zihnen de insanı deşarj ediyor ve odaklanmayı arttırıyor. Derslerine odaklanma problemi yaşayan insanlar varsa yine tavsiye edebilirim. Duruş bozukluklarını düzeltiyor. Her şeyden önce spor yapıyorsunuz. Tabi ki belli bir hedefim var. Millilik neden olmasın, çalışıyoruz şu an” diye konuştu.
“Anadolu Üniversitesi olarak 20’ye yakın milli takıma sporcu vermiştir”
Okçuluk Kulübü Antrenörü İzzet Avcı ise, yapılan çalışmalara değinerek Anadolu Üniversitesi’nin okçuluk sporcularına her zaman destek olduğunu söyledi. Avcı, “Anadolu Üniversitesi bize bütün imkanları sağlamaktadır. Şu gördüğünüz salon, Türkiye’nin en iyi ikinci salonudur. Bizim çalışmalarımız burada devam etmektedir. Anadolu Üniversitesi olarak 20’ye yakın milli takıma sporcu vermiştir. Bize her türlü imkanı sağlayarak çalışmalarımızı sürdürmektedir. Malzeme, antrenör eksiğimizi tamamlamaktadır. Her türlü ihtiyacımızı Anadolu Üniversitesi karşılamaktadır” dedi.
“Bir pazar filesini taşıyabilen insan bu okçuluğu yapabilir”
Öğrencilere sunulan imkanların son derece güzel olduğunu aktaran Avcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğer malzeme takviyesi görüyorsa bir yerden, zaten çalışmak için kendini zorlamak mecburiyetinde kalır. Malzeme verilmediği takdirde biz nasıl çalışalım ama malzeme verilirse, malzemeye dayalı bir spor olduğu için biz kendimizi mecbur hissediyoruz, sporcular da kendilerini mecbur hissettiği için çalışıyorlar ve başarı da geliyor. Okçuluğa başlama yaşı 7’den 77’ye kadar diyebilirim. Bir pazar filesini taşıyabilen insan bu okçuluğu yapabilir. Yalnız şöyle söyleyeyim çok zor sporlar arasına girmektedir. Dünyanın hemen hemen ilk 5’ine girer zorluk açısından ama sabreden insanın, sporcunun başarmaması için bir neden yoktur. Kesinlikle başarır. Çünkü biz gerekli bilgi ve donanıma sahibiz. Her türlü sporcunun bütün ihtiyaçlarını karşılayacak bilgiye sahip olduğumuz için bu zamanın sporcuları da biraz şanslı. Biz başladığımız zaman antrenörüm bile yoktu. Her şeyi kendi başıma yapıp kendim öğreniyordum. Bunun da faydalarını şimdi görüyorum.”