Sovyetler Birliği ve Türkiye arasında 1930’lu yıllarda gerçekleşen bir futbol maçının ardında ilginç bir krampon hikayesi yattığı ortaya çıktı.

Türkiye ve Sovyetler Birliği arasında 1920’li yıllarda gelişen iyi ilişkiler spor dünyasına yansıdı. 16 Kasım 1924 yılında iki ülke arasında gerçekleştirilen ilk maçı Sovyetler 3-0 galibiyetle sonuçlandırmıştı. 1931 yılında Rusya’ya gelen Türk futbolcular, biri Moskova’da diğeri o günkü ismi Leningrad olan St. Petersburg’da olmak üzere iki dostluk maçı gerçekleştirmişti.

Türk sporcuların birçok kez Rusya’ya gelmesinin ardından, Sovyetler iki ülke ilişkilerine katkıda bulunması için 1935 yılında aralarında, futbol, tenis ve güreş takımları gibi spor kulüplerini Türkiye’ye gönderme kararı aldı.

1935 yılı son baharında Türkiye’ye gelen Rus takımı İzmir, İstanbul ve Ankara’da toplam 6 maç oynadı. Rusya’dan gelen futbolcular arasında Rusların ünlü Petr Dementev yada meşhur ismiyle Peka Dementev de bulunuyordu.

İstanbul’da maça çıkan Peka'nın, zeminin bozukluğundan dolayı kramponları yırtılır. Diğer maçlara çıkmak için şehirde kendine yeni bir krampon arayan Rus futbolcu, ayağına birkaç numara büyük bir krampon bulur.
Rus gazeteci Dimitri Şerih’e ait Türk Petersburg ve Rus yazar Lev Kassil’e Türk Kramponu adlı kitapta yer alan bilgilere göre, Türkiye’de taraftarların Tonton olarak alkışladığı Peka’nın bu kramponlardan kurtulmaya çalışması komik bir şekilde ele alınıyor.

İzmir’de oynadıkları son maçın ardından şehirde geziye çıkan futbolcular, çantalarını başta lokum olmak üzere Türkiye’ye ait hediyelik eşyalarla doldurur. Çantasını tamamıyla dolduran Peka, kramponların ağırlık yapacağını düşünerek onlardan kurtulmaya karar verir. Kaldığı otel odasında görünmeyen bir yere kramponları saklayan Peka, ülkesine gitmek için takımla beraber tren istasyonuna gider.

Ancak, tren kalkmak üzereyden birden bir düdük sesi duyulur ve tren hareket etmez. Peka, bir sesin kendini çarğıdığını duyar. “Mösyö Dementev, Bay dementev, Yoldaş Tonton. Kramponlarınızı odanızda unutmuşsunuz.” Gelen otel çalışanı gençtir, ve kurtulmaya çalıştığı kramponlar geri dönmüştür. Peka, istemeden de olsa kramponları alır.

Ancak, onlardan kurtulmaya kararlı olan Rus futbolcu, gece herkes uyurken gizlice yerinden kalkar ve kramponları trenden aşağı atar. Kramponlardan kurtulduğu için rahatlayan Peka’yı İstanbul’da bir sürpriz beklemektedir. Tren eski Başkente vardığında Türk yetkililer trene gelir. “Lütfen söyler misiniz, aranızda kimin kramponu trenin penceresinden düştü? Biz kaybolan kramponlarınızın bulunduğuna dair bir telgraf aldık. Merak etmeyin yarın size ulaştıracağız. Böylece Peka kramponlarıyla ikinci kez karşılaşır.

İstanbul’da Rusya’da gitmek üzere Çiçerin adlı vapura binen Rus futbolcular, ülkelerine doğru yola çıkar. Peka ise kramponlarını yatağının altına saklar. Yolda büyük bir fırtınaya yakalanan gemi, 3 gün boyunca dalgalarla savaşır. Bu süre boyunca futbolculara ait eşyalar yerlerinden düşerek ortalığa saçılır. Bunların arasında Peka’nın kramponları da vardır. Bir süre sonra geminin mazotu biter ve denizin ortasında sıkışıp kalırlar. Vapurdaki yiyecekler de bitmeye yüz tutunca, arkadaşları bir ara “Hadi Peka’nın kramponlarını yiyelim” diyerek dalga geçerler.

Kramponlarının kendisi için bela haline geldiğini düşünen Rus futbolcu hala onlarda kurtulmak istemektedir. Bir süre sonra Rusya’dan kurtarma gemisi “Toros” yardıma gelir. Peka gemiye çıkarken kramponlarını gemide bırakmak ister ama arkadaşları ise dalga geçmeye başlar.
Peka kramponlarını eline alır, denize fırlatır ve bağırır; “Hadi bakalım şimdi nasıl geri döneceksiniz, işe yaramaz döküntüler!”