Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir grup gazeteciyle Huber Köşkü'nde bir araya geldi ve internet yasasını onaylaması ardından içeride ve dışarıda yapılan sert eleştirilere açıklama getirdi. Cumhurbaşkanı, "Veto kolay yoldu, ama düzelttiremezdim" dedi. Şimdi gözü salı oylamasında.

Özellikle New York Times gazetesinin kendisini 'Başbakan Erdoğan'ın ifade özgürlüğüne saldırısına katılmakla' suçlaması Gül'ün zoruna gitmiş. Gül, gazetenin haberini "Kötü niyetli demiyorum, ama haksız buluyorum." diye yorumladı.

Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarından satır başları:

"NE YAPARSANIZ YAPIN İNTERNETİ ÖNLEYEMEZSİNİZ

Uzunca süredir Türkiye'nin yumuşak gücüne vurgu yapan bir insanım. Sadece Cumhurbaşkanı değil siyasette bulunduğum süreçte de Türkiye'nin esas gücünün genç, dinamik nüfusu yanında hukukun üstünlüğü ve evrensel demokrasi olduğunu da bilen biriyim. Hükümetteyken reform süreçlerine önderlik yaptım. Türkiye'nin bu gücünün zayıflaması değil giderek konsolide olmasını savunuyorum. Özgürlükçü politikalara inanırım. İnternet isteseniz de istemeseniz de bu ortamı hazırlıyor. Dünyayı şeffaf yapan da internettir.

Buna günlük tedbirler alan ülkeler olmuştur. Ama bu ülkelerde de internet yasağını aşmaya dönük programlar, tüneller çıkmıştır. En yasaklı ülkede bile size tünelden geçirip bilgiye ulaşabilirsiniz. Wikileaks çıktığında ABD'de de çıkıp nasıl önleyeceğiz yayılmasını diye konuştular. Ama sonunda önleyemeyeceklerini gördüler. Hangi yasayla hangi tedbiri getirirseniz getirin zaten önleyemezsiniz.

"ESKİ YASA PROBLEMLİYDİ"

Kanun sonrası çıkan tartışmaları takip ettiğimde bazılarının iyi niyetli olarak durumun farkında olmadıkları kanaatim oluştu. 2007'de çıkan yasa, gerektiğinde bazı siteleri tamamen yasaklayabiliyor. O yasaya göre İnternet hizmet sağlayıcıları bütün trafik bilgilerini TİB'e vermek zorunda ve 2007'de buna itiraz falan da olmamış. Üstelik özel hayatla ilgili herhangi tedbir de söz konusu değil. Ben yeni yasayı incelettiğimde, eski yasadaki bazı yanlışların devam ettiğini gördüm. Örneğin TİB başkanı istediği sayfayı kapatabilir, itirazı olan mahkemeye gitsin diyordu. Bu da problemli bir noktadaydı.

"VETO EDERSEM DÜZELTEMEM, BEN DÜZELTİP ONAYLIYORUM"

İtiraz etmenin iki yolu vardı. Biri veto; ikincisi de önemli olan bunları düzeltmek, demek. Her Cumhurbaşkanı'nın ayrı bir yöntemi vardır. Ben başından beri yasalar Meclis komisyonuna gelir gelmez onları aldırır ve hukuk komisyonumla inceletirim. Bunların büyük bölümü daha sonra genel kurulda düzeltilerek karşımıza gelir. Bazıları yasaları veto etmediğimi konuşuyor. Şimdiye kadar 6 yasayı veto etmişim. Süleyman Bey 14 yasayı veto etmiş; Sayın Sezer daha çok. Ama benim şöyle bir imkânım var: 2002'deki Ak Parti hükümetini ben kurdum. O kabinedeki bazı bakanlar hala bu kabinede. Haliyle bu ilişki bana mecliste bir çok yasayı bana gelmeden önce düzelttirme imkânı veriyor. Ben bunu çok kullandım. Kendimde o değiştirebilme imkânını, gücünü görmeseydim, farklı davranırdım.

"EĞER VETO ETSEYDİM..."

Önemli olan sonuç almak. Önüme gelen 126 maddelik bir torba yasa. İçinde engelli ve yaşlıları ilgilendiren önemli maddeler var. Baktım ki bu yasayı veto etsem şike yasasında olduğu gibi aynen geri gelme ihtimali var. Çünkü torba yasada ve seçim ortamında içinde milyonlarca insanın beklediği iyilikler de var. Bu yüzden ilgili bakanı çağırdım, bazı problemli maddelerin değişmesi lazım, dedim. Ancak yeni yasayla değişebilirdi. Daha önceki Cumhurbaşkanlarının da yaptığı bir uygulama bu. Ben sadece durumu kamuoyuyla paylaştım. Artık TİB başkanı bir şeyi kapatmak için kendisi mahkemeye gidecek; ayrıca mahkeme kararıyla bile sınırsız bilgi alınamayacak. Yeni yasa Salı günü genel kurulda görüşülecek. Umuyorum, gelecek hafta (bu hafta) bu tartışmalar bitmiş olur.

Peki ya son anda düzeltmeler geçmezse ne olur? Cumhurbaşkanı mesela Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusu yapar mı? Gül "Kararlılığım ortada" diyor. "Neticede çoğunluğu olan bir hükümet var. Bir terslik beklemiyorum."

DÜZELTMELER NELER?

Cumhurbaşkanı Gül, Meclis'ten çıkartmasını beklediği değişiklikleri şöyle sıralıyor:

TİB başkanının zaten bilgi almak hakkı varken bir de içerik eklenmiş; bunu yanlış buldum. İkincisi, TİB başkanına yayın kapatma yetkisi verip, 'İtirazı olan mahkemeye gitsin' diyordu. 'Mahkeme kararı gerekir' dedik. Aslında Avrupa Birliği'nin 2006/4 direktifine göre mahkeme kararı ya da sıkı kurallar deniyor, ama bizde kurallar istismar edilebiliyor; o nedenle mahkeme dedik.

Bir üçüncüsü, pek dikkat çekmedi, mahkeme kararında bile her bilgi alınamayacak; kimlik bilgileri dâhil her şey diyordu. Dördüncüsü, ihtisas mahkemeleri, bilişim mahkemeleri geliyor. Bunu da olumlu görüyorum.

HSYK'YA 15 MADDELİK YAZILI İKAZ

Bu yasa Adalet Komisyonu'na geldiği gün metnini aldırdım, hukuk büromuz çalıştı, sunum yaptılar. 12 maddede Anayasa'yla çelişen 15 nokta gördüm. Adalet Bakanı'nın çağırıp kendisine de anlattım. Yazılı olarak da bilgi notunu bakana verdim. Çıkan yasa bize 2-3 gün önce geldi. Ankara'ya dönünce önüme getirecekler, Anayasa'yla çelişen 15 maddeden kaçı düzeltildi diye bakacağım. MİT yasasını henüz incelemedim. Mevcut yasa 1983'te yapılmış, o zamandır gelmiş. Ama algı da önemli.

"GERÇEK ALEMDE SUÇ OLAN SANAL ALEMDE DE SUÇTUR"

Serbestlik, özgülük zaten felsefi boyutları olan tartışmalarıdır. Ama neticede gerek Ab gerek Amerika'da şu noktaya varıldı ki, gerçek alemde suç olan bir şey sanal alemde de suçtur. Önemli olan özgürlükçü bakışı muhafaza etmek. Bakın bir sürü reform yasası çıktı ama hala uzun tutukluluk sorunu var. Ben bunları yeni söylemiyorum. Gazeteci arkadaşlarımız tutuklandığında da çeşitli subaylarla ilgili de bunları söylemişimdir.

"NEW YORK TİMES'IN YAZISI AĞIR VE HAKSIZ"

Biliyorum Cumhurbaşkanı yasakçılar kervanına katıldı diyenler var. Ben kişisel bir popularite hesabı ya da gelecek tasavvurlarıyla hareket etmiyorum. Cumhurbaşkanlığı makamından daha büyük bir onur olamaz. Evet, New York Times yazısını okudum. Ağır bir yazı ve önemli bir gazetenin yayın kurulu imzasıyla çıkan bir yazıyı dikkate alırım. Ama haksızlık olduğunu da söylemek isterim. Kötü niyet değil haksızlık olduğu düşüncesindeyim.

"BEN YAPILAN DEĞİŞİKLİKTEN TATMİN OLDUM"

Genel algımızla ilgili negatif bir süreç içinde olduğumuz ortada. Ben yapılan değişiklikten tatmin oldum ama algı da çok önemli. Economist, Guardian, Le Monde'daki yazıları önemserim. Bunlar vaktiyle yaptıklarımızla ilgili 'Reformcu Hükümet' diye manşet attıklarında gurur duymuştum. TR'nin yumuşak güç tarafının parlaklığının gitmesine rıza göstermem.

"KONJONKTÜREL BİR BEKLENTİM YOK"

Ben kendi değerlerim ve beklentilerin üzerinden değerlendiriyorum bu yasaları. Konjonktürel bir beklentim yok. Büyük bir siyasi mücadele var ve herkes belli bir rol almamı isteyebilir. Aslında be yapılabilir dendiğinde siyasi aktörler jargonlarını değiştirebilir. Çok zor da değil, karşılıklı bir hafta anlayış olsa...

MİT MÜSTEŞARINA NE DEDİ?

MİT Müsteşarı, 7 Şubat 2012'de sorgulanmak istendiğinde Hakan Fidan'a Erdoğan gibi "İfade verme" mi dedi, yoksa vermesini mi istedi. Başdanışmanı Ahmet Sever, daha önce ifade vermesini istediği haberlerini yalanlamıştı. Dün sorulduğunda Gül "Yazılanlar doğru değil" dedi; "Ben bu olayın basında duyulmadan kapatılması için gayret sarf ettim." Gül bu konuda başka bir şey de söylemedi.