Erdoğan, geçen haftadan farklı olarak Sermaye Piyasası Kurulu'nun Aydın Doğan hakkında kağıt kaçakçılığı incelemesi yaptığını söyledi.

Kavgada tansiyonu yükseltecek yeni bir belge açıklamayan Erdoğan, hafta boyunca gazetelerde yazılan kağıt kaçakçılığı iddiası ile Hilton Oteli'yle ilgili ayrıntılar üzerinde durdu. Aydın Doğan'ın işadamı ve medya patronu olmak üzere iki ayrı şapkayla kendisine mektup yazdığını hatırlatan Erdoğan, bu mektuba canlı yayınlarda okuduğu mektupla cevap verdi. Mektubunu "Bu bahsi burada kapatıyorum" diye bitiren Erdoğan, Aydın Doğan ile olan tartışmaya nokta koydu. Aydın Doğan'ın Hilton Oteli'nin önündeki yeşil alanı rezidans yapma talebini reddettiğini belirten Erdoğan, kendisinden sonra aynı taleple İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a gittiğini; ancak kendisinin Topbaş'ı önceden uyarması nedeniyle Aydın Doğan'ın istediği ranta kavuşamadığını ifade etti. Başbakan Erdoğan'ın Aydın Doğan'ı isim vererek eleştirdiği konularla ilgili sözleri şöyle: Kağıt kaçakçılığı: Siz bağımsız olsaydınız patronunuz hakkında yayınlanan kağıt kaçakçılığı iddialarını da yazılarınızda sorgulamanız gerekmez miydi? Yoksa bu iddialar haber değeri taşımıyor mu? Hilton Oteli: Hilton Oteli'nde imar rantı otelin kendine değil. Önündeki yeşil alana rezidans talebi geldi. Buna genel başkanınız, başbakanınız müsaade etmedi. Diyor ki mahkemeye verseydiniz. Ben başkana (Kadir Topbaş) dedim ki seni de arayabilirler.

Sakın ha böyle bir yanlışın içine düşme. Aradı, görüştüler ettiler, gerekli cevabı aldı zaten. Baktı oradan da kapalı. Bu mekanizmayı böyle çalıştırdılar geçmişte. Köşeye sıkıştırdılar, köşeye sıkışınca siyasi, ne istiyorsun dedi. Bana şurayı ver, verdim gitti dedi. Böyle çalıştırdılar mekanizmayı. Ama biz şimdi verdim gitti demiyoruz. Niye tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Sindiremediğine saldırıyor: Allah'tan Türkiye'de Doğan grubunun kontrol edemediği, sindiremediği bağımsız gazete ve televizyonlar var da milletimiz gerçekleri onlardan öğreniyor. Sindiremediği medya guruplarının adını değiştirdiler, yandaş medya diyorlar. Onların içinden de çok aleyhimizde konuşanlar var. Çelişkilerimizin çatışmalarımızın olduğu günler oldu yine olacak ama bazılarını sineye çekiyoruz. Bu da oldu. Maalesef bazı yanlışlara yataklık etmeyi adet haline getirenler var. Hukukta suça yataklık etmekte suçtur. Bütün iftiralara tahammül etmesi gereken birinci merci başbakandır veya cumhurbaşkanıdır. Bu aralar şahsıma, bakan arkadaşlarıma yapılan iftiraları duyuyorsunuz. Ama biz ya sabır çekiyoruz. Allah'tan özgür bir medya var da kurduğunuz şıracı bozacı şahitliği bozulmuş.

Allahtan Türkiye'de doğan grubunun kontrol edemediği sindiremediği bağımsız gazete ve televizyonlar varda milletimiz gerçekleri onlardan öğreniyor sindiremediği medya guruplarının adının değiştirdiler yandaş medya diyorlar onların içinden de çok çok aleyhimizde konuşanlar var çelişkilerimizin çatışmalarımızın olduğu günler oldu yine olacak ama bazılarını sineye çekiyoruz bu da oldu maalesef bazı yanlışlara yataklık etmeye adet haline getirenler var hukukta suça yataklık etmek de suçtur bütün iftiralara tahammül etmesi gereken birinci derecede merci başbakandır veya cumhurbaşkanıdır. Bu aralar cumhurbaşkanına, şahsıma, bakan arkadaşlarıma yapılan iftiraları duyuyorsunuz ama biz ya sabır çekiyoruz Allahtan özgür bir medya var da kurduğunuz şıraca bozacı bozulmuş. Aydın Doğan neler istedi: Bağımsız ve tarafsız olduğunu söyleyen Aydın Doğan'ın gazetelerinde hiç yayınlanmayan haberler var. Mahkemelerde çıkar çatışması olanların şahitliğine bile şüpheyle bakılır. RTÜK'le çıkar çelişkiniz olacak, RTÜK başkanını hedef alacaksınız. SPK'da dosyanız olacak SPK'ya vuracaksınız. Belediye ile işiniz olacak belediye başkanına saldıracaksınız. Hükümetle çıkar çatışmanız olacak hükümete saldıracaksınız. Buna dürüst gazetecilik diyeceksiniz. Biz de bağımsızlığınıza inanacağız öyle mi? Sizin şahitliğiniz bile kabul edilmez. Basın özgürdür ama yasaların ötesinde basının da tabi olduğu ahlak kurallarına bağlıdır. Bu kuralları ihlal ettiğinizi, kural tanımaz bir tavırla siyasetçiden bürokrata hatta rakip medya kuruluşlarına kadar elinizdeki medya gücüyle sindirmeye çalışsanız bile buna kim inanır. 5 gazete 3 televizyon ile 11 tane uydudan yayın yapıyor. Dünyada bilmiyorum böyle birisi var mı? Ayrı ülkelerde olabilir ama aynı ülkede bu kadar televizyon yayını yapan yoktur. Yayınla yaptığınız yargısız infazların nasıl saklayacaksınız? Önce bu çıkar çelişkinizden kurtulun. Gazetecilik yaptığınıza biz de inanalım millet de inansın. Hangi yalanı atıyorsan cevabını da aynı puntolarla yazdığın gün sana inanırım. Cevabı köşeye sıkıştırmakla inanmam. Deniz Baykal'ın arsası: Parlamentoda bütçe görüşmelerinde konuştuğum Antalya'da Deniz Baykal'ın gizlediği arsa, eşinin gizlediği mal beyanını sayfalarınızda yayınladınız mı? Baykal muteber ben değilim öyle mi? SPK savunmanızı istedi kağıt kaçakçılığından dolayı. Aydın Doğan'ın takip ettiği işler yazıldı. Bunları da yazın o zaman bağımsız olduğunuza inanalım. Tabela şirketleri kurduğunuzun peşine düştü. Ne sizden tek satır ne ondan (Baykal) tek söz duymuyoruz, görmüyoruz. Nasıl inanalım size. Birbirinizin avukatlığını yapmayı, şıracı ile bozacı gibi birbirinize şahitlik yapmayı bırakında aranızda nasıl bir ilişki var açıklayın. İdeolojik mi yoksa çıkar işbirliği mi? Onu söyleyin. Hala cevap vermediniz aylar önce Vatan gazetesi ile tehdit, şantaj yaptınız mı yapmadınız mı? Niye gereğini yapmadın diyor. Diyorum ya biz müsaade etmedik ki. SPK özgür, o gereğini yapar. Gereğini ben yapmamış olsaydım bugün hakkımda bu iftira kampanyalarını yapıyor olur muydum? Zaten gereğini yaptığım için değil mi bu kampanya. Haksız taleplerini yapmış olsaydım gayet güzel oturup dertleşecektik. Hiçbir haksız talebine bizden olumlu bir cevap alamayacaksın Aydın Doğan. Biz milletin emanetine ihanet etmedik bundan sonrada etmeyeceğiz. Hesabını ona göre yap bedeli neyse ödemeye hazırız. Kimden gelirse gelsin her türlü medya terörüyle, tetikçileriyle sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Aydın Doğan medyası istediğini yazar istemediğini yazmaz, bunu basın özgürlüğü mü kabul edeceğiz. Medya diktatörlüğüne teslim mi olacağız? Kendi kağıdını sorgulayamayan medya bağımsız mı olacak. Aydın Doğan'ın mektubuna cevap: Şahsıma gönderilen mektupları açıklamak adetim olmasa da, kendisi açıklamasa da mektuplarında işadamı ve yayıncı olmak üzere iki ayrı şapkası olduğunu yazıyor. İşadamı şapkasıyla bana taleplerini iletiyor. Aksini söylese de bu şapkaları birbirine karıştırıyor. Gönderdiği mektuplara benim milletimizin huzurunda verdiğim cevap olsun eğer kabul ederse. Sayın Aydın Doğan, medyada çok sesliliğin, demokrasinin sesi olmalı. Grubunuzun örneklerini verdiği yayıncılık ve işadamı şapkalarınızı zaman zaman karıştırmamanız kaydıyla bu çok seslilik içinde yerinizi alınız. Medya grubunuzun muhalefete yakınlığının ifade edilmesinden neden rahatsızlık duyduğunuzu anlamakta güçlük çekiyorum. Kendilerine yönelik eleştiri yada cevap hakkı söz konusu olduğunda neden tahammülsüzlük gösterdiklerini de hayretle karşılıyorum. Özgürlüğü, medya lehine tek yanlı buyurganlık olarak değerlendirdiğinizi görüyorum. Bunun vahim bir yanılgı olduğu açık. Demokrasilerde cevap verme, eleştirme hakkının siyasetçilere tanındığını bilmek hakkınız. Medyanın eleştirmek kadar eleştirilmesinin de doğal karşılamalısınız. Yayıncı kimliğinizi kullanarak işadamı şapkasıyla yaptığınız işlerde imtiyaz istemeyeceğinizi umuyor, tüm vatandaşlarımız gibi eşit muamele göreceğinizi özellikle vurgulamak istiyorum. Yayınlarınızda belirttiğiniz bağımsız medya grubunuzda çok sesliliği tarihe karşı taahhütleriniz olarak değerlendiriyorum. Diğer hususların milletimizin hafızasında olduğunu ayrıca belirterek, cevap olarak bununla yetiniyor, bu bahsi burada kapatıyorum.