Bir dizi ve o dizide işlenen bir kitap... Yazarları çok önemli 2 sima. Bu kitap derin bir oyunu bozmak için mi yayınlandı? Kurtlar Vadisi'nin misyonu ne? Tutkun Akbaş'dan ilginç bir analiz...

Kurtlar Vadisi Türkiye'nin, stratejik yol haritasına dair vizyon çizen neredeyse tek think-tank merkezi işlevi görüyor bu dizi. Stratejik araştırma merkezleri ne iş yapar sizce? Senaryo yazar. 10, 20 ve hata 30 yıl sonrasını görür, projeksiyon yapar.

Türkiye'de de think-tank'lerin yerine bu işleri Kurtlar Vadisi yapar oldu! En son izlediğimiz 44. bölümde önümüze konan mesajı izlediniz. Şifrenin adı, "Erdoğan Operasyonu." İskender Büyük'ün elinden düşürmediği bu kitaba salt bir "kitap reklamı" olarak bakanlar, Kurtlar Vadisi'ndeki en önemli "anahtar kelime"yi ya da "password"u ıskalamış demektir. Kurtlar Vadisi'ne konu olan kitapta eski MİT'çi Kaynak'ın imzası var. Nedir peki bu "Erdoğan Operasyonu" kitabının esbab-ı mucibesi? Şifreler şifreleri doğuruyor, gelin hep birlikte bunun perde arkasına bir göz atalım. "Erdoğan Operasyonu" kitabı birkaç ay evvel piyasaya çıktı. Kim bastı? Timaş Yayınları. Hem "muhafazakar" hem de "demokrat" bir yayınevi. Tıpkı AKP'nin kendini tanımladığı "muhafazakar demokrat" kimlik gibi... Kitabı kim yazdı? İki isim. İkisi de çok önemli isim. Biri eski MİT mensubu Mahir Kaynak. Diğeri Kurtlar Vadisi yapımcılarıyla aynı dergahtan feyz alan, "ağabey" Ömer Lütfi Mete. Kitapta ne anlatılıyor? Aslında Kurtlar Vadisi'nin yapmaya çalıştığı şeyin ta kendisi anlatılıyor”¦ "Misyon" aynı. Ortada bir senaryo var. Artık küresel dünyada psikolojik savaş diye bir kavram varsa savaşın silahları da senaryolar oldu. İşte Ömer Lütfi Mete ile Mahir Kaynak da bir senaryo üzerinden bu kitabı yazdılar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yapılacak bir darbe girişiminden söz ediyor kitap. Gelin önce bu kitaptaki senaryolara biraz daha yakından bakalım. Kurtlar Vadisi ekibinin çok önemsediği Ömer Lütfi Mete'nin Mahir Kaynak'la ortak yazdığı kitapta, "Türkiye'ye, özellikle dış politika alanında yön tayin etme amaçlı bir operasyon uygulandığı" tezinin üzerinden olası ihtimaller sıralanıyor Bunlardan en dikkat çekeni, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin tasfiyesi" iddiası. İşte kitaptaki senaryolardan birkaçı:

SENARYO 1- Bugün iki düşman gibi görünen ABD ve Rusya perde arkasında yeni bir denge politikası kurmak için anlaştılar. Türkiye'nin bu yeni düzende hangi safta yer alacağını konuşmamız lazım. Çünkü bu yeni süreç,Türkiye'de büyük dönüşümlere sebep olacak. Bu kitap gizli bir oyunu mu bozuyor? İçindeki şifreler neler?

TASFİYE- Yeni süreçte Erdoğan ve ekibi tasfiye edilecek fakat yine bu partideki bir grup isim iktidara gelecektir. Yeni lider orduyla kavga etmeyen, eşinin başı açık ama başörtüsünü serbest bırakacak, Kürt değil ama Kürtlerle çatışmayan biri olacak”¦

SENARYO 2- Gül ve Erdoğan arasındaki ayrılık, Türkiye'nin stratejik müttefikinin hangi güç olacağı konusundaki görüş farklılığından kaynaklanıyor. Meselâ Gül, İngiltere ile ittifak kurmak isterken, Erdoğan ABD'yi tercih ediyor olabilir. İngiltere Kraliçesi'nin ziyaretini böyle değerlendirmek gerekir.

GÜL'ÜN ADAMI GELEBİLİR- Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle, aslında başbakan olmasının önüne geçmek istediler. Şimdi süreç tersinden işliyor. Bu kez iktidara, Gül'ün uyguladığı politikaları takip edecek bir isim geçebilir”¦ Yeni sezonla birlikte Kurtlar Vadisi, Türkiye'de yaşanan "yapısal dönüşümü" işliyor. Artık dizinin odağında bu değişimin yarattığı çatışma ve yansımaları var. Devlete yön vermeye çalışan uluslararası ve özellikle de ABD-İsrail bağlantılı derin bir yapı ile bunu yok etmeye "adanmış" başka bir derin yapının savaşı”¦ Peki Kurtlar Vadisi bu operasyonun neresinde? En önemlisi Kurtlar Vadisi'nde devlet ortada yok! Hiç de olmadı. Devlet Polat Alemdar'ın ta kendisi çünkü! Şifre çözücü izleyici işte bu yüzden ısrarla Polat Alemdar'ın nerde durduğuna odaklandı. Türkiye'nin "de facto" gerçekliği düşünülürse, Kurtlar Vadisi bir "oyunbozan" rolüne mi soyundu? Birilerinin oyunu bozulacak? Kurtlar Vadisi yeni bir "darbeyi" önleyecek anlaşılan. Bize de, "Umarız demokrasi kazanır" demekten gayri bir söz söylemek düşmüyor bu durumda...