Geçen gün Siirt Tillo'da sohbet sırasında, "üzerimizde öyle nimetler var ki, maalesef farkında değiliz, maalesef bigâneyiz. Yalnızca göz nimetinin farkında olan bir insanın hûşu ile secdeye varıp alnını secdeden kaldırmasa yeridir" dedim.
 
Ve şu anımı anlattım.
 
Hepimizin elinde en kaliteli cep telefonları var. İşte şöyle övünüyoruz, böyle övünüyoruz. "Şöyle megapiksel, böyle megapiksel kameraya sahiptir" diye hava atıyoruz.
 
Bir gün uçağa bindim. Hava kararmıştı. Cep telefonumu pilot konumuna getirmiştim. Elimdeki cep telefonu kaliteli ve sıfır bir cep telefonuydu. Uçak havalandı. Aşağıda bir kasaba ya da mahalle görülüyordu ve bu gördüğüm yerde, ışıklar içinde, beyazlı-yeşilli, mavili-kırmızılı bir ışık huzmesi uzayıp gidiyordu.
Gözlerimle net olarak ve en ince detaylarına kadar şahit olduğum bu manzarayı kaçırmayayım ve hemen cep telefonu ile fotoğrafını çekeyim dedim. Cep telefonumun kamerasını açıp gördüğüm manzaraya doğru doğrultup tuşa bastım ve fotoğrafını çektiğim manzarayı görmek için galeri kısmına gelerek son çektiğim resme tıkladım. Bir de ne göreyim. “Kapkara bir resim.”
 
Benim gözümün en ince detaylarına kadar gördüğü beyazlı-yeşilli, mavili-kırmızılı ışık huzmesinden hiçbirisini, bu yeni aldığım ve şöyle piksel-böyle piksel diye övündüğüm cep telefonunun kamerası görememişti. Ekranda kapkara bir manzara vardı.
Tillo'da bir Dost Meclisinde bu olayı anlattım ve "benim gözümün en ince detaylarına kadar gördüğü bir manzarayı, nasıl olur da şöyle piksel, böyle piksel diye övünülen cep telefonu kamerası bir parçasını dahi görmez. Biz insanoğlu nasıl da duyarsız ve nankörüz. Bu durum karşısında bu muazzam göz nimetine sahip olan bizler, "elhamdülillah" diyerek alnımızı secdeden kaldırmasak yeridir" dedim.
Ve bu sırada en hassas ve en akıllıca cümleyi de yanımda bulunan Tillo Belediye Başkanı söyledi:
"Muhterem Hocam, şunu da unutmayın, sizin gözünüz 50 yaşında ve o cep telefonu sıfır (0) yaşında."
 
Evet, sözün bittiği yer derler ya! Aynen öyle.
Rabbim (cc) bizim vücudumuzu o kadar mükemmel, o kadar güzel yaratmış ki, hangi teknolojiyle üretilen bir makine bunca süre sonunda sağlam ve zinde kalabilir? Ben 50 yaşındayım. Gözlerim çok şükür sağlam ve benim iki katım kadar yaşa sahip olan insanlar bilirim gözlük olmadan Kur'an-ı Kerim okuyabiliyorlar. Maşallah.
Allah (cc) bütün vücudumuzu ve kainatı mükemmel yaratmış ve biz bunların şükrünü eda etmekten bigane olursak veyl bize, yazık bize.
İnşaallah biz şükredenlerden oluruz. İnşaallah biz tefekkür edenlerden oluruz.
Evet, bize düşen, bunca karmaşa ve kargaşa içerisinde temaşa eylemek ve hayret ile tefekkür etmektir. Bize düşen, bunca hengame ve telaş içerisinde kesretten vahdete yol bulmaktır. Bu yolu bulmak için de "ya bismillah" diyerek, tefekkür içerisinde olmalıyız.
Bu tefekkür bizim kurtuluşumuz olur.
İşte bundan dolayı Allah (cc) Kur'an-ı Kerim'de tefekkürü emrediyor. Çünkü, bu tefekkürle birlikte "elhamdülillah" diyerek şükredenlerden oluruz. Şükredenlerden olduğumuzda da "inşaallah" kurtulanlardan oluruz.
 
Bu dualarımla birlikte bir de ikazım var.
Ey İnsanoğlu!
Nimetlerin farkına var. Nankör olma. Üzerinde bulundurduğun tüm nimetlere şükret. Nankör olma. Kainatı tefekkür eyle. Nankör olma. Nankör olursan kendine yazık edersin, “maazallah” hem Dünyada acı çeker, mutlu olmazsın, hem de Ahirette, cehenneme yuvarlanırsın. Bizden söylemesi.
Ey İnsanoğlu!
Tercih senin, “ya tefekkür eder nankörlükten kurtulursun, ya da akılsızca yaşar nankörlükle uçuruma yuvarlanırsın.”
Tercih senin!
Benim tavsiyem şudur: “EY İNSANOĞLU! NİMETLERİN FARKINA VAR. NANKÖR OLMA!”
Vesselam.