Çile’nin şairi olarak Necip Fazıl bilinir. Doğrudur, Çile isimli nadide bir şiiri ve enfes bir seslenişi vardır. Zaten hayatı da çilelerle ve içindeki tefekkür sızılarıyla, hayatın gaye ve anlamını idrak sancılarıyla geçmiştir.

Bizde çile şairleri bitmez. Bir çile şairi de Mehmet Akif Ersoy’dur. O da Ülkemizin ve Müslümanların birkaç asırdır çektiği sıkıntıları ve dertleri bizzat içinde hissetmiş ve çilesini duymuş bir münevver insandır.

Bir şiirinde şöyle seslenir:

Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!”

Evet, biz de bu seslenişi ve bu ah çekişi derinden hissediyoruz. Her yerde Müslümanların çilesine ve acısına şahit oldukça, “kurtuluş kurtuluş, huzur huzur, güzel günler güzel günler” diye feryat ediyoruz. Gerçekten de hasretiz güzel günlere, gerçekten de özlem duyuyoruz mutluluğa ve gerçekten de sabırla bekliyoruz huzuru, tüm Dünya Müslümanları olarak.

Birkaç asır öncesinde tüm Müslümanlar olarak çile ve dert yumağındaydık. Bu dert ve çile yumağı 1900’lü yılların başından itibaren arttıkça arttı. Müslümanlar birlik ve beraberliğini yitirdi. İslam’ın en büyük birlik ve dirlik Devleti Osmanlı yıkıldı (yıkılmadı, kasden yıktırıldı) ve Hilafet ilga edildi. Ardından yıkım üstüne yıkım yaşadık. Ardından çile üstüne çile yaşadık. Bu yıkım ve çileler Ortadoğu merkezli ve Müslüman Ülkeler eksenli bir çile ve yıkım oldu. İsrail denilen bir illet oluşum meydana getirildi ve Dünya’da huzur muzur kalmadı.

1900’lü yıllar bu acılar ve bu çileler içerisinde geçti-gitti. Derken 2000’li yıllar geldi ve gelir gelmez Müslümanlara kurulan tuzak ve hile daha da büyüdü. Biliyorsunuz şu meşhur ve meşum “İkiz Kuleler Olayını”. ABD’de 11 Eylül 2001 günü İkiz Kulelere saldırı düzenlendi ve o günden sonra Müslümanların çilesi ve derdi daha da arttı.

Fitneyi Siyonist çıkarttı, tuzağı Emperyalist kurdu, zararını Müslümanlar gördü. Bu nasıl bir adaletsizlik ve bu nasıl bir çelişkidir böyle. Terör örgütü El Kaide’yi, DAEŞ’i ABD kurdu, zararını Müslümanlar gördü. Bu nasıl bir tuzak ve bu nasıl bir plan böyle.

Afganistan kan ağlıyor, Pakistan içim içim sızlıyor, Irak yanıyor, Suriye kaynıyor, Tunus fitil gibi, Filistin acı ve gözyaşına boğulmuş, Sudan ve Mısır inim inim inliyor, Libya sızım sızlıyor, Yemen ateş çemberinde, Cezayir, Nijer, Etiyopya, Fas iyi durumda değil, Somali ve Afrika’daki Müslüman Ülkeler rahat değil, Asya’daki Müslüman Ülkeler sıkıntı içerisinde ve nereden nasıl bakarsan bak, tablo aynen şöyle:

“Tüm Dünya'da,

Son yüzyılın mağduru Müslümanlar.

Son yüzyılın mazlumu Müslümanlar.

Son yüzyılın çilekeşi Müslümanlar.

Son yüzyılın ezilmişi Müslümanlar.”

“Gel gör ki, son yüzyılda tüm Dünya'da suçlanan, dışlanan, öcü ve kötü gösterilen yine Müslümanlar.”

Müslümanlara büyük ve kirli tuzak kuruluyor, özellikle de 11 Eylül 2001'den beri. Yani bu yaşadığımız yüzyılın başlangıcından beri. ABD menşeli kirli ve pis tuzak.

ABD denilen “büyük şeytan” niye böyle tuzak kuruyor? Çünkü, ABD’de ipler Emperyalist’in elinde, ipler Siyonist’in elinde.

Sanki ABD bağımsız bir Ülke! Sanki ABD hür bir Ülke. ABD esir alınmış ve şırınga ile uyutulmuş gibi serseri bir halde. Uyanık Emperyalist, tuzakçı Siyonist ABD’de dümen başında. ABD Gemisi son sürat cehenneme doğru gidiyor. ABD Gemisi cehenneme giderken tüm Dünya’yı da yakarak gidiyor.

Siyonist’in kontrolündeki ABD’nin başına 2017 yılının başından itibaren “bir değişik adam” geçti ki, artık bu ABD’nin zulmü daha da artacak gibi. Allah (cc) bu zalimlerin şerrinden tüm Dünya’yı ve başta da Müslümanları korusun.

Evet, yazımı uzatmayayım. Bizim derdimiz Müslümanların çektiği bunca çile ve sıkıntının kaynağını göstermekti Ve çilelerimizin nedenine işaret etmekti.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Müslümanların hiç mi suçu yok!” “Tüm suçu Siyonistlere ve ABD’ye atıp da kurtuldunuz” diye “bir serzeniş” gelebilir. Evet, bizim elbette kabahatlerimiz ve tembelliğimiz var. Dinimizin emirlerine sarılmayışımız ve İslam İlkelerini uygulamayışımız var. Bunlar bizim hatamızdır. Yani, akıl ve ilimden uzaklaşmamız bizlere son yüzyıllarda yaşadığımız çile ve acıları yaşattı. Bunda hemfikiriz. Bunun yanında bizi bize bırakmadılar ve bizi böyle çilelerle boğuşturan Emperyalistler ve Siyonistler de elbette masum değil, elbette suçsuz değil. Bunları da göz ardı etmemek gerekir.

Bu yazıyı gece 03.17 sularında yazdım. Şimdi teheccüd namazı vaktidir. Namazdan sonra dua vaktidir. “Allah (cc) bizlere İslam İlkelerine sadık kalmayı ve kurtuluş için çalışmayı ve çaba göstermeyi, aklımızı ve fikrimizi kullanmayı nasip eylesin!” Amin