Terör, şiddet ve kaba kuvvet ile bir ses duyurma eylemi midir? Terör, şiddet ve kaba kuvvet ile bir yıldırma mıdır? Terör, sadistçe davranışlar ile bir ruh bozukluğunun yansıması mıdır? Terör, masum ve suçlu ayırmadan insanlara saldırarak taciz etmek midir? Terör, büyük ve güçlü Devletlerin parayla tuttukları kiralık katilleri meydana salması mıdır? Terör, maşalar vasıtasıyla perde arkasından bazı Devletleri hizaya getirtme metodu mudur? Nedir bu terör? Nedir bu masum insanların bu terörden çektikleri.
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde, terör kelimesinin anlamı olarak “yıldırı” diye bir sözcük yazılmış. Çok basit ve terörü tanımlayan bir ifade değil bu. Başka sözlüklere baktığımızda, terörün anlamı kapsamında, “tedhiş, saldırı, korkutma, anarşi, mala ve cana kıyma” gibi ifadeleri görmekteyiz. Bu tanımlamalar daha da açıklayıcıdır. Türk Dil Kurumu da terör sözcüğü üzerinde biraz daha kapsamlı açıklama yapmalıdır.
Terör hakkında bir tanımlama yapacak olursak, yazımın ilk paragrafında yazdığım her hususun geçerli olduğu bir tanımlama yapmalıyız. “Terör, şiddet ve kaba kuvvet ile ses duyurma, yıldırma, sadistçe davranışlar ile bir ruh bozukluğunun yansıması, masum ve suçlu ayırmadan insanlara saldırarak taciz etme, büyük ve güçlü Devletlerin parayla tuttukları kiralık katilleri meydana salması, maşalar vasıtasıyla perde arkasından bazı Devletleri hizaya getirtme metodudur.” İşte terörün kapsamlı tanımı budur.
Gel gör ki, Ülkemize karşı yöneltilen terör bu kadar geniş kapsamdaki tanımdan daha farklıdır. Yani, bu genişlikteki tanım dahi Ülkemizdeki terörü açıklamakta yetersiz kalıyor.
Evet, Ülkemizdeki terör, “Türkiye’yi teslim alma maksadıyla başta ABD, İsrail, Almanya, İngiltere ve benzeri Emperyalist ve Kapitalist Devlet’lerin büyük bir planıdır.”
Evet, net olarak ifade ediyorum. Bütün gücümle haykırıyorum: “Türkiye "terörle teslim alınmaya" çalışılıyor.” 
Şu kelimelerin altını çize çize belirtiyorum, “Ülkemizdeki terör saldırıları, diğer Ülkelerden oldukça farklıdır. Maksat başkadır. Türkiye terörle teslim alınmaya çalışılıyor.”
1915'te Çanakkale'de bu Millet'in çelik zırhlı göğsüne çarpıp da geri dönen, 1916'da Küt'tul Amare'de bu Ümmet'in iman dolu yüreğini aşamayan, 1920'de Kahramanmaraş'ta hüsrana uğrayan, 1921'de Gaziantep'te darmadağın edilen ve 1922'de İzmir'de denize dökülen kafirler Türkiye'yi "terörle teslim almaya" çalışıyorlar. Bunun için de PKK ve DAEŞ terör örgütlerini maşa olarak kullanıyorlar.
Kendi başlarına kalsalar, 1 çiklet dahi almaya paraları olmayan bu cani teröristler bu kadar silahı, bu kadar bombayı, bu kadar füzeyi, bu kadar teçhizatı nereden ve nasıl buluyorlar? İşte bu sorunun cevabı kapitalist ve emperyalist Ülkeleri (ABD’yi, İsrail’i, Almanya’yı ve İngiltere’yi) işaret ediyor.
Kendi başlarına kalsalar 1 çiklet dahi almaya paraları olmayan teröristler Ülkemize güçlü ve büyük silahlarla saldırıyorlar. Hedef belidir.
Son 9 ayda Güneydoğu'daki artan terörün, son 6 ayda Ankara'da ve İstanbul'da ve bir kaç gün önce Bursa'da ve bugün de (1 Mayıs 2016’da) Gaziantep'te sahnelenen terörün tek bir hedefi var. 
O hedef, “Türkiye'yi teslim almaktır.”
Peki, Türkiye’yi neden teslim almak istiyorlar?
Çünkü, O İslam’ın son kalesidir. Bu kale zaptedildi mi, (Allah korusun) tüm Dünya Müslümanları esaret altına düşer.
Evet, anlayalım artık, Müslüman’ın Müslüman’dan başka dostu yoktur.
Kafirler el birliği etmişler. Kafirler kinlerinden geberiyorlar. O azgın kinleriyle tüm Dünya’yı ateş ve kan gölüne çevirdiler. Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de iç savaş çıkarttılar. Mısır’da bir işbirlikçiyi başa getirdiler. Ancak, bu maksatlarına Türkiye’de ulaşamadılar. Bu hedeflerine ulaşamayınca daha da kudurdular. Bu iç savaş hedefleri tutmayınca, işbaşına da bir işbirlikçi getiremeyince daha da azgınlaştılar. İşte bu kudurganlık ve azgınlıkla, terörü maşa olarak kullanıp Türkiye’yi teslim almaya çalışıyorlar.
Teslim olmayacağız, teslim olmayacağız, teslim olmayacağız ve kafirlere boyun eğmeyeceğiz.
Allah (cc) bizim yar ve yardımcımızdır. Elhamdülillah.
Kafirler, topyekûn geberip gidecekler. İnşallah.
Müslümanlar tüm Dünya’da galip geleceklerdir.
Velhasıl kelam: “Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saff Suresi,8)