Saadet Partisi Van İl Başkanı Özay İlhan, sözde Ermeni soykırımıyla ilgili bir açıklama yaptı.
Saadet Partisi Van İl Başkanlığı Haziran Ayı İl Divan Toplantısı sonrası Van’ı yakinen ilgilendiren sözde Ermeni soykırımı ile alakalı bir basın toplantısı düzenleyen Özay İlhan, “Bir Kafkas halk olan Ermeniler, Selçukluların Anadolu’yu fethettikleri günden itibaren Türklerin hakimiyetini kabul ederek gayr-ı müslim halk olarak yaşamlarını sürdürmüş, 20. yüzyılın başlarına kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir.
Osmanlı arşivlerinde Millet-i Sadıka olarak nitelenen ve her Osmanlı vatandaşı gibi devletin her türlü imkanından faydalanan hür ve özgür bir toplum olarak mutlu bir şekilde yaşamlarına devam etmişlerdir. Ancak sıcak denizlere çıkmak amacı taşıyan Ruslar; bir taraftan Balkan uluslarını ayaklandırırken, öte yandan Doğu ve Güneydoğu’da devlet ve milletle hiçbir sorunu olmayan Ermenileri örgütlemiştir. Ermeni gençlerine ideolojik, kültürel, siyasi ve askeri eğitim vererek Hınçak ve Taşnak gibi örgütler kurdurmuştur. Osmanlı ordusu 1. Dünya savaşında çeşitli cephelerde savaşırken, hayali Ermenistan uğruna gönüllü, kana susamış ermeni çeteleri Doğu ve Güneydoğu’yu işgal etmeye kalkışmışlardır. İlerleyen Rus ordusuna bir yandan kılavuzluk ve öncülük yaparken, öte yandan savunmasız ve silahsız halk tarihin gördüğü en vahşi yöntemle hunharca katledilmiş, köyler yakılmış, gavur sürüleriyle masum insanların kanı akıtılmış, kadınların ırzına geçilmiştir. Kısaca bölgede büyük bir katliam yapılarak Ermeni mezalimi yaşanmıştır. Tüm bu yapılanlar arşiv belgeleriyle ispatlanmıştır” dedi.
Van’da 1915’te Ermeniler tarafından katledilen 2 bin 500 Müslüman anısına oluşturulan Zeve Şehitliği ve “Vay Vay Tarlası”nın mezalimin en büyük delilleri arasında bulunduğunu dile getiren İlhan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu mezalimlerin hazırlığı daha 19. yüzyılda başladı. Asıl sebep büyük devletlerin Doğu Anadolu’yla ilgili politikalarıdır. O tarihlerde Osmanlı Devleti’nin ‘yumuşak karnı’ gibi görülen Ermeniler üzerinde çok yoğun propagandalara girişilmiştir. 19. yüzyıl sonlarından itibaren bölgeye gelen misyoner, arkeolog ve birtakım siyasi düşüncedeki insanların yürüttüğü faaliyetlerle Ermeni olayları başladı. Osmanlı Devleti II. Abdülhamit ve Meşrutiyet dönemlerinde olayları belli noktaya kadar dizginlendi ancak Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesiyle daha önce örgütlenmelerini tamamlayan Ermeniler, özellikle Hınçak ve Taşnak Cemiyetleri vasıtasıyla cephe gerisinde kalan Osmanlı vatandaşlarını katletmeye başladı. Osmanlı’nın cephede savaşan ordularının moralinin bozulduğu ve Ermenilerin çıkardıkları isyanlarla Ruslar kolay şekilde Doğu Anadolu’nun işgaline zemin hazırladı. Nisan 1915’ten itibaren Van’da çok yoğun Ermeni isyanının başladığını ve Rusların işini kolaylaştırdığını görüyoruz. Ermeniler ve Ruslar, 20 Mayıs 1915’ten itibaren Van’ı tamamen işgal ediyor. Bu sırada Ermeni çetelerin katliamlarından, Ermenilere hedef olmadan köylerini terk eden Hakis, Derebey, Göllü, Gülsünler gibi köylerde yaşayan 2 binin üzerindeki kadın, yaşlı ve çocuklardan oluşan halk, Van’a sığınmaya çalışıyor. Van’a doğru hareket ettiklerinde şehrin işgal edildiğini, Ermeniler ve Ruslar tarafından yakıldığını öğreniyorlar. Van’daki Müslümanların büyük bir katliama maruz kaldıklarını, canını kurtarabilenlerin Bitlis’e, batıya kaçtıklarını duyduktan sonra geri çekiliyorlar. Eski adı Zaviye olan Zeve köyüne geliyorlar. Bu 8 köy halkı, köylerini savunmaya karar veriyorlar. Dolayısıyla kadın, yaşlı ve çocuklardan oluşan köylüler de kendini savunabilecek silah ve erkek nüfustan yoksundu ama savunma kararı alan halk, Ermenilerle yoğun çatışmaya giriyor. Zeve köyünde toplanan halk, mühimmatları bitince ellerindeki balta gibi kesici, delici aletlerle mücadeleye devam ediyorlar. Tam kesin tarihini veremiyoruz ama 25 Mayıs 1915’te Ermeni çeteleri köyün tümünü ele geçiriyor. Onların silah ve asker sayısı bakımından da büyük bir üstünlüğü vardı. Gerek Osmanlı ordusundan çaldıkları silahlar, gerekse Rusya’dan kaçak yollarla aldıkları silahları, bu zavallı ve savunmasız halkı katletmek için kullanmışlardır. Ermeniler, çok büyük bir kıyım yapmışlardır. Burada 2 bin-2 bin 500 kişi kadar insan hayatını kaybetmiştir. Kurtulanlar da çok az sayıdadır. Bu olaydan sonra 1990’lı yıllara kadar yaşayan tek kişi bulunuyordu. O da ‘İbrahim Sargın’ adlı vatandaştı. Dolayısıyla Van’daki Ermenilerin yaptığı Zeve katliamı, tarihin çok büyük bir kırımıdır. Bu, aynı zamanda Ermeni çetelerin barbarlığını, vahşiliğini ortaya koyan çok büyük bir delildir.”
Almanya’yı kınayan İlhan, “Van merkeze bağlı köyler başta olmak üzere birçok bölgede, Osmanlı ordusundan çalınan ve Rusya’dan alınan silahlarla Müslümanları katleden Ermeni çeteleri, bugün dahi olaylara tanık olan veya tanıkların anlattıklarıyla acılarını taze tutan çocuklarını gözyaşlarına boğuyor. Katliamlardan nasibini alan Mollakasım Mahallesi’nde de 100 yıl geçmesine rağmen kaybettikleri insanların acısını yaşayanlar, özellikle Ermenilerin eline esir düştükten sonra tarlada kurşuna dizilen erkekleri için bugün dahi ağıtlar yakıyor. Ermenilerin hem Doğu ve Güneydoğu’da hem de Azerbaycan’da katliamlar yaptı. Ermenilerin yaptığı katliamları anlatmak için Birleşmiş Milletler nazarında baskı oluşturulması gerekmektedir. Bizim arşivlerimiz açık, Ermeniler gelin inceleyebiliyorlar. Aynı şekilde ermeni arşivlerinde konuyla ilgili araştırma yapan tüm tarihçilere açık olması gerekir, ama Ermeniler bırakın başka tarihçilere kendi tarihçilerine bile arşivlerini açmıyorlar. Ermeni tarihçiler arşivleri incelemek için zaten Türkiye’ye geliyorlar. Ermenilerin ellerinde tarihi bir malzemesi yok. Hep anılara dayalı şeyler. Hep bir kişinin anlattığı anı üzerinden yola gidiyorlar. Ölüm rakamları, belgeler yok ellerinde. Bilmem hangi şahsın anlattığı hikayeler var sadece. Ne var ki geçmişte olduğu gibi günümüzde de, haçlı zihniyeti ve Hıristiyan taassubu ile harekete geçen batılı emperyalistler II. Sevr’i gerçekleştirmek için zaman zaman bu tür istimrarları gündemlerine almaktadırlar. Bu görev geçmişte Fransa’ya, bugün de Almanya’ya verilmiş, yarın da başkalarına verilecektir. Saadet Partisi olarak işbaşındaki hükümetin şahsiyetli bir dış politika izlemsini, dik bir duruş sergilemesini ve Avrupa Birliği sevdasından bir an önce vazgeçmesini istiyoruz. Sözde Ermeni soykırımını inkar edenlere ceza teklifi, Alman Ulusal Meclisinde kabul edilmiştir. Sözde Avrupalı dostlarımızın bu girişimini nefretle kınıyoruz. Tarih saptırılmış ve inkar edilmiştir. Aslında Alman Parlamentosu bir taraftan kendi fikri ve zihni amacına hizmet ederken öte taraftan Ermeni toplumunu da kullanarak halkları birbirine düşürmektedir. Burada Ermeni toplumu seslenmek istiyoruz, ey Ermeni toplumu. Batılı emperyalistlerin oyununa gelmeyin. Batılı emperyalistler sizi tarihte olduğu gibi günümüzde de kullanmaya çalışmaktadır. Sizin çıkarınız Türkiye ile dost ve müttefik olmaktadır. Şüpheniz olmasın ki, Müslüman Türkiye halkı size batılı tecavüzcülerden daha yakındır. Saadet Partisi Van İl Başkanlığı olarak Ermeni diasporası ve Alman Devleti’ni kınıyor, halkımıza saygılar sunuyoruz” şeklinde konuştu.