Aslında kurtuluş bayramında şehir, bir hafta öncesinden kıpır kıpırdır. Valilik ve Belediye Başkanlığı hafta boyunca bilgi şöleni, tiyatro, konser, sportif müsabakalar, kültürel yarışmalar ile cadde ve sokakların Bayraklarla süslenmesi şehrimizin insanlarını kurtuluş şenliklerine hazırlamaktadır. Ayrıca şehrimizin muhtelif yerlerindeki reklam panolarındaki hafta boyunca düzenlenen etkinlikler ve haftanın mana ve önemini ifade eden afişler-tablolar da haftaya rehberlik etmektedir. Bu yazıda Kurtuluş Bayramı'nın kutlanmasındaki Uzunoluk ve Bayrak olayları, Savaşın tarihi kronolojisi, mana ve önemi, düzenlenen halk müziği konserinin ihtişamı, bin bir emek ürünü olarak sergilenen tiyatro oyunu, uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olan ve Mehmet Akif'in iki gün boyunca hem de konunun uzmanları tarafından hafızalara bir daha kazındığı bilgi şöleni, güzel bir organizasyon olan güreş müsabakası gibi çok değerli konuların dışında kalarak konuya bir başka açıdan halkın içinden ve halkın gözünde çete Bayramı olgusunu ele almak istiyorum. Kahramanmaraş il merkezinde kutlanan ve şehir merkezinin yanı sıra ilçelerden ve köy-kasabalardan gelerek bu coşkuyu yaşayan vatandaşlarımızın gözü ile bakmak ve bu güzel insanlarımızın hislerine tercüman olmak istiyorum. Çete Bayramı denilince şehrimizde görülen hareketliliğin nasıl başladığına bakacak olursak ilk önce mahallelerde önce henüz bıyığı terlememiş genç adayı çocuklarımız mahalli çete kıyafetleri ile cadde ve sokaklarda görülmeye başlarlar. Mahalledeki gençler ve büyük çocukların yanı sıra ana sınıfı çağındaki çocuklarımız bile çete kıyafetleri giydirilerek elinden tutup gezdiren ağabeyleri ile birlikte bu milli gururu yaşamaya başlarlar. Çete kıyafeti giymek sadece gençlerin tekelinde olmayıp gönlü genç olan orta yaş ve üzerindeki insanlarımız da yıllardır devam ede gelen çete kıyafeti ile dolaşma geleneğine uymaktadırlar. Sadece çete kıyafeti ile gezintilerde yanlarında eğer Abdal Halil Ağa'nın torunları olan davul zurna ekibi bulunmuyor ise maksat hâsıl olmamış demektir. İşte yanlarında çete grubunu tamamlayan ve çaldıkları kahramanlık marş ve türküleri eşliğinde mahallelerde cadde ve sokak başlarında, kahve önlerinde ve parklarda türlü oyunları ile hepimizin asil Türk Milletine mensubiyetimizden kaynaklanan kahramanlık duygularımızı depreştirirler. Bilindiği üzere Kurtuluş bayramımıza başta komşu il ve bağlı ilçeler ile çeşitli illerin çeteleri de iştirak ederek bayram coşkumuzu paylaşmaktadırlar. Kurtuluş haftası boyunca gittikçe artan coşku 11 Şubatı 12 Şubat'a bağlayan akşam Trabzon caddesinde hazırlanan tören alanında geç vakitlere kadar hem de o soğuğa rağmen sürer. Belli bir programı olmadığı halde düzensizliklerin de pek görülmediği halk kutlamasındaki coşku zirveye ulaşmaktadır. Niçin bu akşam zirveye ulaştığı konusunda bize göre vatandaşlarımız genelde belli bir kalıba, belli bir kurallar zincirine uymaktan daha ziyade serbest olarak ama çevreyi de rahatsız etmeme ve böylelikle de güvenlik güçlerini zorlayan davranışlardan kaçınarak hareket etmeyi ve gönüllerince kutlamak istemektedirler. İşte o akşamki davulcu kardeşlerimizin çaldıkları müzik eşliğinde vatandaşlarımızın gönüllerince çektikleri halaylar, oynadıkları oyunlardan oluşan kurtuluş şenlikleri orada seyirci olarak bulunan vatandaşlarımız gibi bir vatandaş olarak bizlerin de büyük bir haz duymamıza vesile olmaktadır. Sağ olsunlar”¦ Aslında insan selinin görülmesi ve katılımın tavan yaptığı gün 12 Şubat günüdür ki bunu kimse inkâr edemez. Bayram günü sabahın erken saatlerinde belli aralıklarla kaleden yapılan top atışları vatandaşlarımıza gel demektedir. İster Divannıdan isterse tekkeden, ister nahırönünden isterse mağralıdan, kim olursan ol ama gel diye adeta davetiye görevini yapar. İşte bu ulvi davet üzerine her mahalleden muhtarlık tabelası önde, davul zurna ekibi ve her yaştan ama özellikle yiğit gençlerimiz, hatta yeni yetme diye de tabir ettiğimiz sevimli çocuklarımız askeri bir disiplin ve düzen içinde tören alanına gelmek için yola düşerler. Bu yürüyüş ekibinde yer alan genç adayı küçük çocuklarımız büyüklerini örnek alarak vakur bir şekilde dimdik yürümeye dikkat kesilirler. İşte her mahalleden tek bir amaç için tören alanına gelen çete grupları yürürlerken ara sıra ellerindeki mantar tabancalarını (daha önce kuru sıkı tabanca ve tüfekler vardı. Doğru bir kararla şimdi yasaklandı) ve maytap patlatarak dikkatleri de üzerlerine çekerler. Yolların kenarlarında yer alan vatandaşlarımız bu gençlerimizi alkışları ile desteklerler. Bazı gençlerin ani bir hareketle kılıçlarını asfalta sürmelerinden çıkan ses var ki çevredeki insanlarımıza tatlı bir ürperti vermektedir. Tabii resmi törende yapılan konuşmalar ve okunan şiirler ile şeref tribünü önünde sergilenen Uzunoluk ve Bayrak olaylarının temsili gösterilerini herkesin görme şansı yoktur. Ancak şeref tribününün her iki tarafındaki 100-150 metre mesafedeki seyirciler ile bu alana yakın apartmanlarda oturan aileler, büro görevlileri ve o günde özel olarak gelen misafirleri görüp o anı yaşayabilmektedirler. Köy, kasaba ve uzak mahallelerden gelen ve şeref tribününe yakın yerlerde yer bulamayan vatandaşlarımız ancak tören yürüyüş takımlarında yer alan öğrenciler, askeri birlikler, çete grupları, kamu- özel kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarını temsilen geçen araçları yanlarından geçerken seyredip alkışlamaktadırlar. Bazen insan kalabalığının Atatürk bulvarını da aşıp Ulu Camiye kadar devam ettiği de görülebiliyor. Bu şartlarda görebildikleriyle yetinen vatandaşlarımız o günün akşamında çete bayramını seyrettiğini düşünüp mutlu olabilmektedir. Çete bayramını seyrederek kurtuluş coşkusunu yaşamak için gelen büyük küçük vatandaşlarımızın törende görev yapan ya da tören yürüyüşlerinde evladını görmesi ve onu gururla seyretmesindeki mutluluk acaba tarif edilebilir mi? Çocuğu olmasa da yeğeni, uzaktan akrabası veya mahalleden-köyden tanıdık bir simayı görmeleri de az bir şey değildir kanaatkâr vatandaşımız için”¦ Efendim, bizim 12 Şubat Kurtuluş Bayramının yanı sıra coşkuyla kutlanan Cumhuriyet, Millî Egemenlik ve Çocuk, Gençlik ve Spor ile Zafer Bayramlarımız da var. Ancak bu millî bayramlarımıza vatandaşlarımızın rağbeti maalesef çete bayramı kadar olamıyor. Aslında bu konu incelenmeli, irdelenmelidir. Bir başka deyimle masaya yatırılıp çok yönlü olarak ele alınmalıdır. Böylelikle; vatandaşlarımızı böyle gurur günlerimize çekmekte eksik olan ne gibi unsurlar var? Kırılmalar nerelerde yaşanmakta ve nasıl bir tedbirler alındığı takdirde bütün milli bayramlara katılım istenilen seviyede gerçekleşebilsin. Böylelikle burada yaşayan bütün insanlarımız her milli bayramda yaşanan coşkuya ortak olsun ve milli gururu yaşasınlar. Sonuç olarak, nesilden nesile bir kültür aktarımı olan bayramlarımızın kutlanmasındaki maksat hâsıl olabilsin. Mehmet Akif rahmetlinin sözlerine benzeyen bir dua Allah Milletimize bir daha düşman işgali yaşatmasın diye dua ediyoruz. Maraş şiirimden bir dörtlük kurtuluşa bir nişane olur ümidindeyim. Selam ve muhabbetle”¦ ”¦”¦”¦ Rıdvan Hoca kurtuluşta fetvacı Ali Sezai Efendi gönül ilacı Şehitler gaziler hepsi baş tacı Sütçü İmam da sembolü, Maraş'ın. ”¦”¦”¦