Hz. Adem A.S. dan başlayıp Peygamberimiz Hz.Muhammed A.S.M. a Kadar gelen bütün Peygamberler yaşadıkları dönemlerde insanlığın dünya ve ahiret saadetine kavuşmalarında öncülük yaptıkları gibi her peygamberde teknolojik olarak insanlığın gelişmesinde her mesleğin piri olma öncülü günüde yapmışlardır. Bu açıdan Kur'an Medeniyetine baktığımızda da insanın ruhen mükemmelleşmesi ile beraber dünyevi teknolojik olarak ilerlemesi de amaçlanmıştır. Müslümanların manen tefessüh etmesi Kur'an medeniyetine aykırı ise, madden geri kalmasıda aykırıdır. Kur'an bu dengeyi 1400 küsur yıldır hep korumuş ve korumayada devam etmektedir. Teknolojinin, iman ve küfrün zirveye ulaştığı içerisinde bulunduğumuz asrımızda İki milyara yaklaşan Müslümanlara Kur'an Medeniyetinin mesajlarını yakalamada ve tüm insanlığın huzur ve refahının sağlanmasında nasıl reçetelerin yazılacağı bu mesajların neler olduğu doğru anlaşıldığında yeniden tarihimizdeki şanlı levhaların yakalanacağı, bugün paramparça olmuş İslam aleminin içerisindeki çıkmazlara yol gösteren Bediüzzaman Said NURSİ'nin mesajları anlaşılmayı bekliyor. Şuna inanıyoruz ki bu mesajlar anlaşıldığında yalnız İslam alemi değil tüm insanlık saadet ve huzura kavuşacaktır. Bu mesajların neler olduğunu yazarımız Halil USLU'nun konferansında cevaplarını bulacaktır. İlhamını Vahiyden almayan sözde medeniyetler toplumda ancak kuvvet, menfaat,ırkçılık, çatışma ve nefsin emirlerine uymayı hakim kılar. Bunların neticeside tecavüz, sıkıntı, çarpışma, düşmanlık ve ruhen hayvanlaşma olur. Bediüzzaman'ın bugün dünyanın sorunu haline gelen ve toplumda fertler arasında yaygınlaşan inançsızlık eksenindeki menfaatperestlik, bencillik, kendi çıkarını düşünme, güçsüzü ezme, hukuka riayetsizlik gibi hastalıklara karşı tepeden inmeci bir siyasi yaklaşımdan ziyade imanlı fertleri önermekte ve bunun da yol haritasını sunmaktadır. İnsanın ve toplumun bireysel ve toplumsal ahlâkî dejenerasyonun önünü açan kuvvet, menfaat, sefahat, çatışma ve ırkçılığa dayanan bir medeniyete karşı,toplumların çoğunluğunun mutluluğunu tazammun eden hak, hukuk, adalet, fazilet, kardeşlik ve yardımlaşma esaslarına dayanan Kur'an medeniyetinin prensiplerini açıklamaktadır. İnsanlık zor bir sınavdan geçiyor; ya barbarlık medeniyeti kazanacak, insanlar zulüm ve fakirliğe mahkum edilecek ya da barış medeniyeti kazanacak, huzur ve kardeşlik dolu bir dünya kurulacak. Bu noktada nübüvvet yolunun asrımızdaki en parlak temsilcilerinden olan Nur Talebelerine çok önemli vazifeler düşmekte, çünkü Risale-i Nur yeni dünya düzeninde birleştirici bir çimento olmak ve oluşacak Kur'an medeniyetinin dili olmak istidadındadır. Bu düşünceler ve duygularla 25 Mart'ta buluşalım”¦