Özbay, yaptığı açıklamada, Altınova ilçesi Karadere köyünde dünyaya geldiğini söyledi.
Atalarının, Kuzey Kafkasya'dan 1878 yılında Osmanlı topraklarına göç edip sırasıyla Trabzon, Kahramanmaraş ve İstanbul'dan sonra 1882'de Karadere'ye yerleştiğini aktaran Özbay, şöyle devam etti:
"Küçüklüğümde, dedem ve babaannemin yanında yetiştiğim için ana dil olarak Adigeceyi konuşuyordum. İlkokula başladığımda öğretmenimiz bize sayı öğretmeye çalışıyordu. Öğretmenimiz 'bir, iki' diyor, herkes bana bakıyordu. Ben de Çerkez dilinde 'zı, tu' yani 'bir, iki' diyordum. Sonra öğretmen bana kızdı. 'Ben de senin yanında okumayacağım' deyip kaçtım. Eve geldiğimde babamla karşılaştım. Onunla karşılaşmak istemezdim çünkü çok disiplinli birisiydi. Bana, 'Niye ağlıyorsun' diye sordu. 'Öğretmenle sorunumuz oldu' dedim. Beni odasına çekti. Öğretmenle diyaloğumuzu anlattım. Babam da bana, birden 5'e kadar saydırmaya çalıştı. Babamdan korktuğum için bildiklerimi de unutuyordum ve sayamadığım için bana kızıyordu. Sonra dedem çağırdığı için beni bıraktı. Onun yanından bir, iki adım ayrıldıktan sonra babama, 'Sen bana 5'e kadar sayamazsın diyorsun ama karşına 5 lisanla çıkacağım' dedim ve şu anda 8 lisan konuşabiliyorum."
Özbay, Adigece dışında Türkçe, Osmanlı Türkçesi, İngilizce, Rusça, Hırvatça, Sırpça, Boşnakça bildiğini ve şimdi Arapça öğrenmeye çalıştığını anlattı.
Çevirmenlik de yaptı
Öğrendiği ilk yabancı dilin Osmanlı Türkçesi olduğunu dile getiren Özbay, bunun eğitimini güç koşullarda aldığını bildirdi.
Cemalettin Özbay, o yıllarda Osmanlı Türkçesinin yasak olduğunu hatırlatarak, "O zaman ezanın, 'Tanrı uludur, Tanrı uludur, Tanrı'dan başka yoktur tapacak' diye okunduğunu çok iyi anımsıyorum. O dönemde, kocası Çanakkale'de şehit düşmüş bir komşumuz vardı. Bu ninemiz, evinin bodrum katında kaçak olarak eski yazı öğretiyordu. Ben de küçük olduğum için öğrenemeyeceğim diye gitmek istemedim ama ninemin iyi arkadaşı olduğu için ben de burada Osmanlı Türkçesini öğrendim" diye konuştu.
Daha sonra İstanbul'da İsviçre merkezli bir turizm şirketinde çalışırken İngilizceyi öğrendiğini belirten Özbay, 1965'te ABD'lilere yönelik açılan Rusça kursuna da gittiğini kaydetti. Özbay, "Hırvat ve Sırplarla çok karşılaştığım için o dilleri de onlardan öğrendim. Eşim Boşnaktı ve Boşnakçayı da biraz ondan biraz da kursa gidip öğrendim. Şu anda da Arapçaya devam ediyorum ve onu da öğrenmek istiyorum" ifadesini kullandı.
Kocaeli Dokümantasyon Merkezi üyesi olduğu için kurumda farklı dillerde tercümanlık da yaptığına değinen Özbay, "Kocaeli Meclis-i Umumisi 1927 Zabıtnamesi" adlı kitabın çevirmenlerinden birinin kendisi olduğunu sözlerine ekledi.

kaynak: yenişafak