Rahmetli annem eve geldiğimde tüm kıyafetleri yıkamak zorunda kalırdı. Sonra devlet dairelerinde, misafirlikte, orada burada”¦ Hayatımda bir tane dahi sigara içmediğim halde o iğrenç dumanın çilesini çekerdik. Sigara tiryakisi olmuş insanların ceremesini, biz neden çekiyoruz diye de isyan ederdim. Yaşam için zorunlu olmayan, kendisine veya topluma hiçbir faydası olmayan, üstelik zararlı böyle bir illetin zararını, neden sigaradan uzak duran insanlar yaşıyordu. O günlerden şükür bu günlere geldik. Bu konuda emeği geçenlere müteşekkirim. Bana göre sigara konusunda daha da ileri gidilmeli, maddi caydırma, manevi veya psikolojik destekle/tedavi ile bu ülke sigaradan arındırılmalıdır. Şimdi aynı mücadele sigaradan bin kat daha büyük zararlara ve hasarlara yol açan alkol için başlatılmalıdır. Sadece emniyet müdürlüğünce tespit edilen 2011 verilerine göre trafikte: 277.976 kaza, 1.025.821.421 TL maddi hasar, 193.096 yaralı ve 2.568 ölüm gerçekleşiyor. Tabi ki bu tabloda alkol ana listede yer alan önemli unsurlar arasında yer alıyor. Yaşanan açılar, sönen umutlar, yarısı ölen aileler, yetim kalan çocuklar”¦ Ha alkol kullanımıyla oluşan kazalarda zarar görenlerin bir kısmı da alkol kullanmayıp, sarhoş sürücünün sebep olduğu masum tarafta. Milyarlar harcanarak, binlerce km duble yol yapıp, trafik kazaları ve ölüm oranı nasıl düşürüldü ise, sadece çıkarılacak kapsamlı kanunla ve sıkı denetimle bu oran daha da düşürülebilir. Madalyonun bir de diğer yüzü var. Alkollü araç başına geçmek ne kadar yıkıcı ise bir o kadar da alkollü eve gelmek, sokağa çıkmak aynı yıkıcı etkiye sahip. Çünkü alkol, insanı insan yapan aklını alıyor. Acaba “aile içi şiddette alkolün etkisi” konusunda yapılan bilimsel araştırma var mıdır? Trafik terörü, tribün terörü gibi konularda ciddi araştırmalar biliyorum. Mesela “TÜBİTAK'tan sosyoloji dalında ödül almış, futbol terörü ve holiganlık konusunda bir il takımının(isim vermeyim), taraftarlarına yapılan araştırma projesini incelemiştim. Alkol tüketen taraftarların holiganlığa eğiliminin çok yüksek olduğu, holiganların ise tamamının alkol bağımlısı olduğu sonucu vardı. Ya da şöyle bir araştırma yapılsa nasıl bir sonuç çıkar? Alkol kullanmayan, ama alkol sebebiyle doğrudan veya dolaylı zarar gören, olumsuz etkilenen, ne kadar kişi çıkar? Ben bu soruya rahatlıkla memleketin geri kalanı diyorum. Üniversite yıllarımda Sapanca gölünün kenarında kampa gitmiş, gölde yüzme teşebbüsünde bulunmuştuk. Ayaklarının altı kesilmeyen arkadaşımız kalmamıştı. Şimdi de zaman zaman çevre barajlara balığa gidiyoruz. Baraj sahilleri, araçlarıyla gelmiş, yüksek sesle müzik açan sözüm ona orada nara atarak eğlenen(!) etrafa olmadık rahatsızlığı, huzursuzluğu veren, sonra da şişelerini sağa sola fırlatanların işgali altında. Her yıl bunların sayıları giderek artıyor. Baraj kenarlarındaki o güzelim mekânlar cam kırıklarıyla dolu. Böyle giderse o güzelim alanlar ailelerin piknik yapamayacağı, harabat mekânlar olacak. Alkolün verdiği sadece birkaç zarardan bahsettim. Aslında o “bütün kötülüklerin anası “ değil mi? Sigarayı karartan televizyonlar, neden içki tüketimini özendirir. Alkole başlama yaşı giderek düşüyor. Körpecik beyinler eğitim yaşındayken, nasılda müptela edilerek, geleceği karartılıyor. Birileri müptela diye, zevk alacak, keyif çatacak diye memleketin bu kadar zarar görmesi reva mı? Bu gidişe kim dur diyecek. Üç beş cılız tepkiden etkilenmeden, sigaradan bin kat daha büyük zarar veren, alkole karşı mücadele başlatmanın zamanı geldi de geçiyor bile.