””Eee oğlum, ne var ne yok? Nasıl gidiyor işler, sağlığın sıhhatin yerinde mi? ””Çok şükür babacığım, bir yaramazlık yok. [B]””Allah şükrünü artırsın oğlum.[/B] Babamın hal hatır sorusuna cevap olarak, “-Çok şükür babacığım, bir yaramazlık yok.” derken aslında alışageldik bir söz söylemiştim. Söylediğim sözün anlamını elbette biliyordum ama anlamını özellikle düşünerek söylememiştim. Lakin babamın karşılığı ile hem kendi söylediğim sözün hem de babamın verdiği karşılığın anlamını bir kez daha düşündüm. Hem kanaati hem de teşekkürü ifade eden bu ifadeler hoşuma gitmişti. Bu defa ben babama sordum: ””Sen nasılsın babacığım? Sağlığın sıhhatin yerinde mi? [B]””Çok şükür oğlum. Emaneti gezdiriyoruz bakalım. Bizde de bir yaramazlık yok.[/B] ””Allah şükrünü artırsın babacığım. ””Âmin oğlum, hep beraber inşallah. Babam, yaş olarak seksenin üzerinde olduğu için “emaneti gezdiriyoruz” derken, Allah'ın verdiği canı taşıyoruz anlamında kullanmıştı. Babamın şükür ifadesine karşılık olarak, ben de aynı dua ile karşılık verdim: ””Allah şükrünü artırsın. Söyledikçe hoşuma gitmişti. Çünkü insanın şükrünün artması, kişide kendine verilen imkân ve nimetlere karşı teşekkür bilincini geliştirdiği gibi aynı zamanda kanaat sahibi olarak gönül zenginliğinin artmasına da sebep oluyordu. Yapılan bir iyiliğe, sunulan bir imkâna karşı teşekkür etmek bir fazilet olmanın ötesinde insan olmanın gereğidir. Yani bize yapılan bir iyilik karşısında, iyiliği yapana teşekkür etmek bir lüks değildir. Aksine bu iyiliği yapana teşekkür etmemek, bir saygısızlık ve nezaketsizliktir. Teşekkür etmek, iyiliği yapanı onurlandıracağı için iyilik yapma duygularını güçlendirecek ve iyiliğin devamına sebep teşkil edecektir. Yapılan iyilik karşısında, şükran duygularını ifade etmemek, kabalığı bir adım daha ileriye götürmek suretiyle iyiliği inkâr etmek, nankörlük anlamına gelecektir. Şükretmenin bir güzel yanı da insanların yüreğinde zenginlik oluşturmasıdır. Şükreden insanların kanaat sahibi olmalarını sağlamasıdır. Zaten kanaat sahibi olmayan bir insanın gözünü topraktan başka ne doyurabilir ki? İşte bu noktada aslolan, kişinin elindeki imkânların farkında olması, sahip olduğu değerlerin bilincine varması ve bu değerlerle mutlu olabilmeyi başarmasıdır. [B]Şükrü artan bir insan, önüne getirilen onlarca yemek çeşidinin her birine bahane bularak, burun kıvırmaz. Sırf yemek yapan, servis hazırlayan kişiyi eleştirmek adına nimete kusur yüklemez. Önüne getirilen ve kendisinin beğenmediği yiyeceklere muhtaç olan, milyonlarca insan olduğunu hatırından çıkarmaz. Açlıktan ölen milyonlarca insanın halini düşünerek, önündeki nimetler için bu nimetleri verene teşekkür eder, hazırlayıp önüne getirenleri de takdir eder.[/B] İşin ucu nankörlüğe hatta çirkefliğe gitmeye başladığı zaman bu tutumun arkasından ne geleceğini tahmin etmek zordur. İyiliğin ve güzelliğin sınırı olmayacağı gibi, nankörlüğün ve çirkefliğin de sonu yoktur. Bu nedenle canım babamın bana ettiği duayı ben de sizlerle paylaşmak istiyorum: ””Allah şükrünüzü artırsın! [B]Yazara mesaj:[/B] [email protected] www.yusufyesilkaya.com [B]Not: Bu yazı;[/B] www.yusufyesilkaya.com , www.dinahlak.com , www.haber46.com.tr ve www.gelisimbahcesi.com [B]web sitelerinde eş zamanlı olarak yayınlanmaktadır.[/B]