Sırf insan mı? Her yerde canlılar öldürülüyor. Ülkemizde bombalar patlıyor, şehrin en işlek meydanında insanlar katlediliyor, çocuklar öldürülüyor. Çocuklar, en sevdikleri günde, yani bayramda katlediliyor. Arakan'da Müslümanlar katlediliyor. Suriye'de sivil halkın üzerine füzelerle bombalar yağdırılıyor. Bunların yanında her gün münferit cinayetler işleniyor. Bu cinayetlerde daha çok kadınlar öldürülüyor. Her yerde ölüm ölüm ölüm. Her yerde kan kan kan. İnsan bu manzara karşısında dehşete düşüyor. Sanki katliamlar çağındayız. Katliamlardan hayvanlar da payını alıyor. Geçen gün yüzlerce yunus balığı, kıyda, kesilmiş vücutları karaya vurmuş halde bulunmuştu. Yıllardan beri kutuplarda derisi ve yağı için fok balıkları katlediliyor. Daha sayayım mı? İnsanın insan zulmü, insanın hayvanlara zulmü saymakla bitmez. Bu manzarayı meydana getirenler Allah'tan korkmayan canilerdir. Bizim dinimiz tüm canlıların yaşama hakkını aziz bilmiştir. Kur'an-ı Kerim'de; “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır” ferman edilmektedir. (Maide Suresi, 32. ayet) Evet, kim haksız yere birisini öldürürse tüm insanları öldürmüştür. Kim de bir insanı kurtarırsa tüm insanları kurtarmıştır. Bu kadar ki açık ve net her şey. Bu ilahi fermana rağmen, insanoğlundan bir taife hep kan dökücü olmuştur. Bu taife, Adem'in Oğlu Kabil'in Kardeşi Habil'i haksız yere öldürmesiyle başlamıştır. Halen de devam etmektedir. Haksız yere kan dökücüler Kabil taifesindendir. Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde; "Kişi, nefsini bulaştırdığı taktirde, kurtuluşu olmayan çok ciddi amellerden biri, haksız yere haram kan dökmesidir" buyurmaktadır. (Buhârî, Diyât 1) Başka bir hadis-i şerifte de; "Yeryüzünde haksız yere öldürülen bir insan yoktur ki kâtilin günahından bir misli Hz. Adem'in ilk oğluna (Kabil'e) gitmemiş olsun. Çünkü o, haksız öldürme yolunu ilk açandır" diye buyurmaktadır. Haksız yere cana kıymayla ilgili Dinimizde o kadar çok uyarı ve hatırlatma var ki, İslam Alimleri, haksız yere cana kıyanın tevbesinin mümkün olup olmayacağını uzun uzun tartışmışlardır. Bir kısmı (mesela İbnu Abbas) tevbe olmayacağına hükmetmiştir. Ancak, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat Alimlerinin birçoğu “kâtilin durumu Allah'a kalmıştır, dilerse affeder" diye hükmetmiştir. Buna gerekçe olarak da, "Allah kendisine şirk koşmayı mağfiret etmez. Bunun dışındaki günahları dilediğinden mağfiret eder" (Nisa 48) mealindeki ayeti göstermişlerdir. Evet, insana kıymak, cana kıymak bu kadar ağır bir suç ve çok büyük bir vebaldir. Bu gerçeğe rağmen, cana kıyanlar ve haksız yere insan öldürenler, masum insanları katledenler insanlıktan fersah fersah uzaktırlar. Bunlar Allah'tan korkmayanlardır. Allah'tan korkan hiçbir canlıya kıyar mı? Kıymaz elbet. Kıyamaz elbet. Bu gerçeklere rağmen, insanoğlu iki ayrı ve zıt kutuplardadır. Bir tarafta bu manzara var iken, diğer tarafta hiçbir canlıya kıyamayan, tüm insanların yaşama hakkını savunan ve haşarat dediğimiz insana zararlı böceklerin dahi yaşama hakkına sahip çıkan insanlar var. Müslümanlar bu insanlar arasında en başta gelir. Bu hususta çok örnek vardır. Bir örneği Üstadımız Bediüzzaman'dan, bir örneği de kendimden vereyim. Gerçi kendimden verdiğim örnek de neticede Üstadımızın tavsiyesine dayandığı için aynıdır. Üstadı örnek aldım ben de. Üstad ve talebeleri Çam Dağında namaza duracakları sırada Üstad kendilerini ikaz ediyor: “sineklerime ilişmeyin!” diyor. Üstadın sineklerime ilişmeyin dediği, devasa sivrisineklerdir. O sinekler ki, ısırdıkları yerden kan hortumlamaktadırlar. Talebeler sivrisineklerin taarruzu altında kan-revan içinde kalsalar da Üstad'ın hatrına ses çıkarmazlar. Üstadımızın talebeleri bu arada şunu da ifade etmişlerdir: Sivrisinekler o günden sonra bize fazla ilişmediler ve “sanki ateşkes” sağlandı.” Gelelim benim yaşadığım olaya. Ben de Üstadımızın bu hatırasını duydum duyalı, yaklaşık 10 yıldır hiçbir haşarat öldürmemeye gayret ettiğim gibi, sivrisinekleri de öldürmüyorum. Evde üç dört gündür bir sivrisinekle uğraşmaktaydım. Her gece bilgisayar masamda çalışmaya başlar başlamaz, bir sivrisinek bana musallat oluyordu. Özellikle masanın altında çıplak olan ayağımı ısırıyor ve ardından kaşındırıyordu. Bir tek sivrisinekti bu. Hiç sesimi çıkarmadım ve bir şey yapmadım. Dün gece sivrisinek bulunduğum masaya gelmedi. O gelmeyince ben merak ettim: “Acaba üç dört gündür iyi beslendi. Bu gün ara mı verdi” diye düşündüm. Evet, bir Müslüman davranışı bu olmalıdır. Bizim bu davranışımızın temeli İslam'dır. Allah'tan korkan hiçbir canlıya kıyamaz. İnsanların birbirine saygı ve sevgi duyması, insanların tüm yaratıkları sevmesi ve koruması için çok şey yapmaya gerek yok. Onların kâlplerine Allah korkusu verecek eğitim ve terbiye metodu uygulayın yeter.