Otobüsümüz seyir alıyor Ankara'dan Antalya'ya doğru. Ankara'dan itibaren, Maaşallah dedim. Yemyeşildi topraklar. Toprağın durumu genel olarak böyleydi. Hava durumuna gelince, bulutlu ama yağmur yok. Ne sıcak, ne soğuk derler ya! Aynen öyle. Şimdi biraz güneş çıktı. Bu arada otobüsümüz yük götürmekte olan iki kamyonu geçti. Ankara, Sivrihisar, Emirdağ yol ayrımından geçtikten sonra Afyon'a vardık. Otobüsümüz Sandıklı civarında bir yerde mola vermişti. Namazımızı Afyon Otogarı'ndaki mescitte eda ettik. Yemeği de Sandıklı İlçesindeki o mola yerinde yedik. Çok şükür. Hem namazı eda ettik, hem yemek yedik. Hem ruhumuzu doyurduk, hem bedenimizi. İkisi için Yüce Rabbime (cc) sonsuz şükrederim. Otobüsümüz seyir halinde. Sağ tarafta sazlık, bataklık türünden küçük bir alan var. Otobüs geniş bir virajdan sonra Eldere Mevkiinden şimdi geçiyor. Karşı şeritten TIR'lar geliyor. Bu arada yol kenarlarının ağaçlandırılması beni oldukça mutlu etti. Bu çok güzel ve çok hayırlı bir hizmet. Çevre ve Orman Bakanlığı İl Müdürlükleri özellikle otoyol kenarları olmak üzere yollarımızı sağlı-sollu ağaçlarla donatıyorlar. Ankara'dan itibaren bunu bizzat müşahede ettik. Sivrihisar'dan sonra Afyon'a kadar yol boyunca kimisi boylu, kimisi boysuz yeni dikilmiş nice fidan gördük. Öyle sevindim ki, bu fidanlar yakında 10-15 metreyi bulacak dedim. Karşıda bir tepede Şanlı Türk Bayrağımız dalgalanmakta. Kasabanın girişinde, “İncesu Beldesine hoş geldiniz” yazmaktadır. Şu an güneş tekrar bulutların arasına girdi. Karşı dağın yamaçları da yemyeşil. Yamaçlara varmadan aradaki ova da yemyeşil. Ekinler kimi yerde 25-30, kimi yerde daha fazla büyüklüğe ulaşmış. Otobüsün içinden öyle görünüyor. Yakına gelsek belki daha farklıdır boyları. Seyahat ettiğimiz yola gelince. Çift yol. Yol oldukça bakımlı. Buna da maşallah dedim. Yolun çift yönlü olması ve bakımlı olması güvenlik ve konfor için çok önemlidir. Şimdi gözüme yanı başımızda uzanan demiryolları takıldı. Demiryolları da bir Ülkenin refahı ve gelişmesi için büyük önem taşır. TCDD 150. Yıl hatıra ormanı yazan levhayı okudum. Hatıra ormanı kurmuşlar. Bu da güzel. Sanırım uzakta bir yerleşim yeri var. Neresi acaba? Şimdi anlarız. Girişinde bir tanıtım levhası elbette vardır. Evet, şimdi gördüm levhayı. Burası Keçiborlu'ymuş. Otobüsümüz Keçiborlu İlçesine girmeden kenarından geçiyor. Demek ki, Afyon İl sınırlarını geçmişiz. Burası Isparta İlimize bağlı şirin ve küçük bir yer. Sağımızda bir Camii var. Camii'nin yaklaşık 20-25 m yanında bir Lise var. Çok Programlı Lise diye okul levhasını okuyorum. Camii ve Okul'un önemini anlatmaya izah var mı? Her ikisi de elzemdir. Her ikisi de gençlerimiz başta olmak üzere tüm İnsanımızı eğiten ilim-irfan yerleridir. Burdur tarafına doğru döndü otobüsümüz. Çok uzaktan Burdur Ovası ve Gölü gözükmekte şimdi. Yine maşallah diyorum. Çünkü Burdur Ovası da yemyeşil. Yeşillik toprağa ne de güzel yakışıyor. Nasıl ki, kadına ziynet eşyası yakışıyorsa, toprağa da yeşillik yakışıyor. Çok uzakta başları karlı dağlar görülmekte. Sanırım bu sıra dağlar Toroslar olacak. İşte o Torosların arkasında Akdeniz var. İşte O Torosların arkasında Akdeniz'in İncisi Antalya var. Antalya'ya “inci” dedim, ancak, beton yığını olması da bir gerçek. İnci sözünü şundan dolayı söyledim. Ülkemizin turizminde önemli bir yere sahip olduğu için “incidir.” Bir de beton yığınları olmasa, daha da iyi olacaktı ya! Şu an Isparta ”“ Burdur Kavşağındayız. Yanımdaki kişi buranın adının Baladız Kavşağı olduğunu söylüyor. Tepemizde küme küme bulutlar, bir yerlere doğru yığılmakta. Yağmur yakındır sanırım. Tam kavşakta terk edilmiş bir taşocağı alanı var. Çok çirkin bir görüntü oluşturuyor. Sanki dağı oymuşlar gibi büyük bir boşluk halinde duruyor. Evet otobüsümüz ilerliyor. Allah nasip eylerse yarım saate kalmadan, 15-20 dakika içerisinde Burdur'da oluruz. Sonra da iki saat sürmez Antalya'ya varırız İnşaallah. Burdur Gölü de şu an net olarak ovada görünüyor. İşte bu Gölü de korumak gerek. Burdur'da askerlik yaptığım aklıma geldi. Tamı tamına aradan 18 yıl geçmiş. Sene 1993, bu şehirde askerdim. Tevafuktur, askerliğim de bir Nisan ayında başladı. Bu yolculuğum da Nisan ayında gerçekleşiyor. Evet, otobüs içerisinde seyahat halindeyken yazdığımı bu yazımı burada bitiriyorum. Bir köşe yazısı hacminde yazdım. Fazla uzatıp da sizi yormak istemem. Bu yazı boyunca özellikle Ülkemizin güzelliklerine ve yeşil tabiatına dikkat çektim. Bu yazdıklarımdan sonra şu iki hususta kâlplerde bir kıpırdama ve zihinlerde bir uyanma olursa kendimi bahtiyar hissederim. 1- Ülkemiz çok güzel yeşiliyle, havasıyla, suyuyla eşsiz güzelliktedir. Bunu idrak etmek değerini bilmek ve Vatanımızı çok sevmek gerek. 2- Bunca nimetleri ve bunca güzellikleri bize bahşeden Allah'a sonsuz kere şükretmek gerek. Burdur Şehir Tabelasında nüfusun 78 bin küsurat yazan tabelayı gördüm ve yazımı noktaladım. (Dizüstü bilgisayarımın şarzının bitmesine de 39 dakika kalmış. Şimdi yazımı otobüs içerisinden internetten göndermek üzereyim. Bu teknolojiyi yaşamak da çok güzel ve bu da ayrı bir şükür gerektirir) Tarih:21.04.2011, Ankara-Antalya arasında seyahatte