Baskın çoğunluğun ”“baskın azınlıkta olabilir- söylediği yargı ölçü müdür? Ya da esen rüzgârla, şartlandırılmış bakış açısıyla, telkin edilmiş söylemlerle beynimizde yer etmiş yargılar gerçekten isabetli yargılar mıdır? Sonra o yargıları yargılamadan, sorgulamadan ortaya koyduğumuz davranışlar ölçülü davranışlar mıdır? Nasıl ki duyma ile anlama arasında fark varsa, anlama ile idrak etme arasında da o kadar fark vardır. Anlama; size söylenen kavramı, o konu ile ilgili ön bilgileriniz doğrultusunda kavramak, idrak ise; önyargısız sorgulama olayıdır. “Âlim” ile “Arif” arasındaki farkta işte tam burada yatar. Salt manada “Âlim” sadece anlarken, “Arif” ise idrak eder. Tabii şunu da atlamamamız lazım; “Arif” olanların büyük çoğunluğu “Âlim” olanlardır. Hemen şimdi burada, bilgi(bilim-ilim) sorgulanabilir mi? Evet, tarih boyunca sorgulanmıştır da. Bilginin ya da ilmin idrak edilmeden birikimi sorgulanmıştır. Çünkü bu tür bilgi birikimi, sonraki öğrenilecek bilgilerin de yanlış algılanmasına sebebiyet vermektedir. Her zaman olmasa da, bazen bilgi idrak etmeyi olumsuz etliler. Büyük âlimler, arif niteliği taşıyan insanlardır. Aslında her alanda büyük olanlar, birikimini idrak seviyesinde oluşturanlar arasından çıkar. Günümüzde hızla büyüyen, toplum arasındaki fikir farklılıklarının sebebinde de, birilerinin pompalamalarına terkedilmiş beyinlerimizin, idrak mekanizmasını iyi çalıştırmayışımız yatmaktadır. Enformasyon ve bilgi dolaşımının fırtınaya dönüştüğü, bilimsel yargıların bile sürekli değiştiği çağımızda, her bilgiye balıklama dalmak, her yargı sathının arkasında cephe almak yatmaktadır. Eğer alıcıları her şeye açarsanız, beyniniz, kulaklarınız, gözleriniz, mideniz, kısaca bütün azay-ı cevahirleriniz çöplüğe dönüşür. Buradan ekâbir bir anlayışla, bütün yargı ve fikirlere kapalı sadece kendi fikirlerini putlaştırmış, alıcıları kapamış bir tipleme çıkarılmamalıdır. Sonuçta insan bilgisiz olarak doğar. Öyleyse doğrusu nedir? Doğrusu: Alıcıları açık tutarken algılamayı daha da açık tutmaktır”¦ Ölçü olarak ise; bilgi ve idrak sınırlarını koyan, kendisi sonsuz ilim sahibi Yaratıcımız'ın koyduğu sınırlar “ölçü” alınmalıdır. Diğer ölçüler hep bir başka insanın ölçüsü olacaktır. Ön yargıları sorgulamak ve onlardan kurtulmak dileği ile”¦