Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasından yaralı olarak kurtulan ancak yardım ekipleri enkaz bölgesine geç ulaştığı için donarak can veren gazeteci İsmail Güneş'in eşi Yasemin Güneş kazanın yıldönümünde yaşadıklarını anlattı. Acısı hâlâ ilk günkü gibi taze olan Güneş, eşinin yaralı olarak kurtulmasına rağmen zamanında kurtulamamasına tepki gösteriyor: "112 ile yaptığı konuşma hiç kulağımdan gitmiyor" diyen Güneş, şunları anlattı: 112 kayıtlarını bugüne kadar sadece bir kez dinledim. Açıkcası daha sonra dinlemeye cesaret edemedim. Kaza raporunda kazadan 3 ile 6 saat arasında öldüğünü öğrendik. 112 acildeki görevliyle konuşurken sesinden acısını ve kızgınlığını hissettim İsmail'in. Kızıyordu, ağlıyordu, sinirliydi. Birçok duyguyu birlikte yaşıyordu" Konuşma sırasında eşinin şuurunun çok açık olduğunu ifade eden Yasemin Hanım, "Konuşmasında İsmail'in söylediğine göre Erhan Üstündağ da sağdı. İsmail, 'Erhan Ağabey neredeyiz, nereden kalktık, nereye gidiyoruz' diyordu. Erhan Üstündağ'ın da şuuru açıktı. Onun da uzun süre yaşadığına inanıyorum. Çok geç bulundu. Teknik boyutunu bilmiyorum ama soruşturma yapılacak" dedi. KAR YAĞINCA İÇİM SIKILIYOR Eşinin yaralandıktan sonra uzun süre yaşayıp donarak kar altında kalması nedeniyle büyük bir sıkıntı yaşadığını dile getiren Yasemin Güneş, "O günden bu yana kar yağdığında bende sıkıntı artıyor. Kara basamıyorum. Sanki İsmail'in üzerine basmış gibi oluyorum" dedi. Yasemin Hanım, eşinin kar altındaki fotoğraflarının internet sitelerinde yayınlanmasının kendisini çok rahatsız ettiğini, bunun çocuklarını da çok etkileyeceğini düşünerek, "Bu görüntüleri internet sitelerinden silin lütfen. Bundan çocuklarım çok kötü etkilenecek" talebinde bulundu. 5.5 yaşındaki Tuluğhan ve 4 yaşındaki Çağan ile birlikte hayat sürmeye çalışan Yasemin Güneş, "Küçük oğlumla ilgili şu anda bir problem yok. Babasının yokluğunu biliyor çok büyük sorun olmuyor. Ancak büyük çocuğumun tam bir sorgu sual dönemi. Babasıyla ilgili, kazayla ilgili çok soru soruyor. Biz de bu soruları doktor destekli cevaplamaya çalışıyoruz. İkisi de okula gidiyorlar. Çok fazla babalarının yokluğunu hissettirmemeye çalışıyorum. Onlarla birlikte kitap okuyoruz, televizyon seyrediyoruz. Ben de doktor desteği alıyorum, ilaç kullanıyorum. Çünkü, kazadan sonraki günlerde uykusuz geceler geçirdim ve vücudum uykusuzluğa alıştı. Şu anda uyku problemimi ilaçlarla gidermeye çalışıyorum. Beklemeye devam ediyorum İsmail'i. Dönmeyeceğini biliyorum ama beklemeye devam ediyorum" dedi. Yasemin Güneş, İsmail'in yokluğunun çocukları yine de olumsuz etkilediğini dile getirerek, "Bana kazadan sonra 'sen artık hem anne hem baba oldun dediler. Ben İsmal'in yerini dolduramam, annelik yaparım ama aynı zamanda babalık yapamam, bu yargıya katılmıyorum. Ayrıca 'Olan ölene oldu, kalana birşey olmuyor' diyorlar. Buna da katılmıyorum. İnsanlar biraz da vicdansız davranıyorlar. Kazadan sonra havayolu şirketi kazada ölenler için fert başı 200 bin avro para verileceğini açıklamıştı. Hâlâ bu tazminat ödenmedi, ancak insanlar bizleri görünce '200 bin avro aldılar, hayatlarını yaşıyorlar' diyorlar. Ortada para yok ama bu sözlerin de dozunu kaçırıyorlar. Ben bu tür sözleri duyduğumda onlara 'Allah size de nasip etsin' diyorum. Sabrımın sınırlarını zorluyorlar." Kazadan sonra kendisine dul ve yetim maaşı bağlandığını, Sivas ve Kahramanmaraş valiliklerinin kampanyası ve İHA'dan aldığı tazminatla ev aldığını belirten Yasemin Güneş, kaza sonrasında İHA'dan yapılan açıklamada 'Bizim isteğimiz dışında Yazıcıoğlu'nun helikopterine bindi. Helikoptere ilk kez binmek istedi' denmesine de tepkili. Yasemin Güneş, "Benim eşim askerliğini Muş'ta yaptı. Onlarca kez helikopterle oradan oraya sevkiyata katıldı. Bu açıklamalar da beni çok üzdü" dedi. Yasemin Hanım, gelecekle ilgili olarak beklentilerinin olmadığını, yaşayıp göreceğini de söyledi.