””Çiçekler bu kâğıtta yazılı adrese gidecek. Üzerine kartımı yapıştırmayı unutmayın. Ha bir de gösterdiğim güller mutlaka bukete girsin. Çok güzel bir buket olmasını istiyorum. Çiçekçi bir eline parayı aldı. Diğer eline kartviziti ve not kâğıdını aldı. Adamın sözlerini saygı ile dinledi. ””Siparişiniz en güzel şekilde verdiğiniz adrese teslim edilecektir. Biraz beklerseniz, sipariş aldığıma dair belge vereyim. Çiçekçi, sipariş kartına adamın ismini, göndereceği adresi ve ücretini belirten yazıları yazdıktan sonra belgeyi adama uzattı. Adam, dükkândan ayrılmak üzereydi ki, elinde bir buketle bekleyen minik bir kız çocuğunu gördü. ””Küçük hanım, gideceğiniz yere kadar sizi götürebilirim. Küçük kız başını öne doğru sallayarak “olur” dedi. Adam ve küçük kız, şoförün açtığı kapıdan arabaya bindiler. Adam şefkatle minik kızın başını okşadı ve: ””Eee küçük hanım! Nereye gidiyoruz? ””Annemin yanına. ””Sanırım sen de anneler gününü kutlayacaksın. ””Evet. Kızın tarif ettiği yollardan geçtiler ve bir mezarlığa ulaştılar. Adam şaşırmıştı: ””Küçük hanım, anneniz burada mı? ””Evet efendim. Küçük kız yavaş adımlarla annesinin mezarının başına kadar vardı. Elindeki çiçekleri annesinin mezarına özenle yerleştirdi. Oturduğu yerden mezar başında, annesiyle bir süre konuştu. Daha sonra gözlerini silerek kabrin başından ayrıldı. Küçük kızın bu davranışı ile adeta sarsılan adam, günlük hayatın yoğunluğundan dolayı iki yüz kilometre uzaktaki annesine bizzat gitmeyip, çiçek gönderdiği için kendinden utanmıştı. Küçük kızı tekrar arabasına aldı ve gideceği yere bıraktı. Sonra hızla çiçekçiye yöneldi. Çiçekçiye vardığında, siparişinin gönderilip gönderilmediğini sordu. Çiçekçi, siparişin henüz gönderilmediğini söyleyince adam rahatladı. Çiçekçinin özenerek hazırladığı buketi eline aldı ve annesinin yanına doğru yola koyuldu. Kapıyı çaldığında annesi yaşlı gözlerle kapıyı açtı. Oğluna sarıldı. Belli ki mutluluktan ağlıyordu. Oğluna gelemeyeceğini söylediği halde neden geldiğini sordu. Adam, gözlerinin önünde mezar başında küçük bir kız çocuğunu canlandırdı ve: ””Evet anne. Aslında çok yoğunum. Bu doğru. Ama benim annem bir tane. Her şeyden daha önemli. İşler beklesin ama annem beklemesin diye düşündüm. Yaşlı kadın, oğlunun bu sözleri ile çok mutlu oldu ve oğluna tekrar sarıldı. Anneler gününde, oğlu yanında olduğu için kendini çok şanslı hissetti. Oğlunun getirdiği gülleri vazoya yerleştirirken diğer yandan oğluna dua ediyordu: ””Canım oğlum! Senin buraya kadar gelmen, bugünümde yanımda olman benim için en güzel hediye. Ömrün uzun, bahtın açık olsun yavrum. Bugün anneler günü değil. Babalar günü de değil. Anneler günü diye bu öyküyü alıntı yapmadım. Bir an, minik kız çocuğunun yerine kendimi koydum. Çünkü kaderlerimiz örtüşüyor. Ben henüz altı yaşımdayken annem rahmetli oldu. Eğer yaşasaydı, 365 günün tamamının anneler günü olmasını isterdim. 365 günün tamamını anneler günü olarak kutlasaydık acaba, haklarını ödeyebilir miydik diye düşünüyorum. Ama ödeyebileceğimizi sanmıyorum. Anne ve babamız, bizi dünyaya getiren ve yetiştiren müşfik insanlar”¦ Onlar, bizim hayatımızın eşsiz hazineleri. Yaşarken kıymetini bilemediğimiz ancak aramızdan ayrıldıktan sonra yana yakıla aradığımız harika insanlar”¦ Anne ve babamız yaşarken, henüz onların gönlünü hoş etme imkânımız varken, onları mutlu edebilmeliyiz. Çalışma hayatımız, bizi onlardan uzakta yaşamaya mecbur edebilir. Bu durum birçok evladın yaşadığı gerçektir. Ancak tatillerde, bayramlarda soluğu tatil beldelerinde almak yerine önceliği anne ve babamıza verebilmeliyiz. Tatil yapmak hakkımız diye düşünebilirsiniz. Tatil yapmanıza, uzatmalı bayram tatillerini, tatil köylerinde geçirmenize bir şey diyemem. Ama tatile çıkmadan önce anne ve babamızın yanına varmalı, ellerini öpmeli ve hayır dualarını almalıyız. Sosyal hayatta karşılaştığımız, birlikte olduğumuz, acı veya tatlı bir şeyler paylaştığımız birçok insan vardır. Bu insanlarla ilişkilerimiz neticesinde dua ya da beddua alabiliriz. İnsanların duasını aldığımızda mutlu oluruz, beddualarını aldığımızda ise üzülürüz. Hiç kimsenin bedduasını almak istemeyiz. Ama bazen bizim haklı olduğumuzu düşündüğümüz durumlarda da insanlar yine beddua ediyorlarsa bu duruma pek de aldırış etmeyiz. Hayatta karşılaştığımız bütün insanların duasını ve bedduasını bir tarafa koyarsak anne ve babamızın duaları ya da bedduaları hepsinden daha ağır basacaktır. Çünkü anne ve babamızın hayır duaları, hayat yolculuğunda önümüzü aydınlatacak, bedduaları ise hayatımızı karartacaktır. Evladı olduğumuz için bize hayır dua eden, kendilerine karşı yaklaşım biçimimizden ve davranışlarımızdan memnun olan anne ve babamız, bizim yaşam sigortamız olacaklardır. Çünkü onların hayır duaları, bizi başımıza gelebilecek türlü türlü beladan koruyacaktır. [B]Ne mutlu anne ve babasını mutlu edebilenlere! Ne mutlu anne ve babasının hayır duasını alabilenlere![/B] [B]Yazara mesaj:[/B] [email protected] www.yusufyesilkaya.net [B]””Dershanelerden, özel öğretim kurumlarından, kamu kurumlarından ve sivil toplum kuruluşlarından seminer vermem için teklifler alıyorum. Müsait oldukça seminerler veriyorum. Bana ulaşabilmeniz için telefonlarım:[/B] [B]0535 961 56 56 - 0505 268 52 15[/B] [B]Not:[/B] Bu yazı; www.yusufyesilkaya.com , www.dinahlak.com , www.haber46.com.tr ve www.gelisimbahcesi.com web sitelerinde eş zamanlı olarak yayınlanmaktadır.