İlk bakışta, bu çalışmaların “Ilıca ve bölgedeki bazı köylere ekonomik anlamda büyük katkısı varmış” gibi görülebilir. “Çok” denecek kadar olmasa da, var da aslında. Ama çok kısa vadede”¦ Yani kârı mı çok, zararı mı çok denecek kadar. Bölgeden daha çok, ve daha uzun vadede ülke ekonomisine katkısı olduğunu söylemek için “müneccim” olmaya gerek yok. Barajların, ülkemiz için öneminin altını çizerek bir kez daha vurguladıktan sonra, yapımı sırasında doğa ve bölge insanına verdiği zarara ve Ilıca turizmine vurduğu “darbe”ye değineceğiz bu yazıda. Barajlar aslında en büyük tahribatı doğaya veriyor. Ekolojik dengeyi bozarak canlılar üzerinde olumsuz sonuçlar bırakıyor. Belki de birçok bitki ve canlı türünün neslinin tükenmesine neden oluyor. Özellikle Ceyhan Nehri üzerinde uygulamaya konulan “Kandil Projesi”, Kısık Vadisi'nin fiziki yapısını bozarak doğal güzellikleri yok ediyor. Vadi boyunca uzanan tarihi kervan yolunu, “bâkir” ve “saklı” doğal güzellikleri ortadan kaldırıyor. Dev iş makinelerinin atmosfere bıraktığı milyonlarca metreküp sera gazı da cabası. Doğal yapıya olan tahribatlarına çok kısa değindikten sonra, esas konumuz olan Ilıca ve sağlık turizmine ve de çevre köylere vurduğu darbeye daha yakından bakalım. Ilıca Yolu: İnşaatlarda çalışan araçlar, Ilıca-Kahramanmaraş Yolu'nu kullanmak ve Ilıca içinden geçmek zorundadır. Ilıca'nın zaten dar ve bir o kadarda virajlı yollarında son yıllarda çalışmalar yapılmış, yollar “bir nebze”de olsa iyileştirilmişti. Bölge insanı bununla “teselli” bulurken, bu seferde baraj çalışmaları başladı. Baraj çalışmaları başladı başlayalı “eskisinden beter oldu” demek hiçte “abartılı” olmaz. Ağır tonajlı devasa makinelerin, tırların, kamyonların ve beton mibzerlerinin geçmesinden dolayı asfalt patlıyor, yollarda yükseltiler ve dev çukurlar oluşuyor. Üstelik bu araçlar yollarda, “cüsselerinin verdiği avantajla” diğer araçların üstüne üstüne hoyratça gitmekten hiçte imtina etmiyorlar. O yüzden; Ilıca istikametine gitmek zorunda olan sürücüler aman dikkat etsin! Bir keskin virajda, dev bir iş makinesi ya da bir tır la burun burana gelebilirler. Yollar zaten dar, LÜTFEN DİKKAT! Ilıca'ya varırken yaklaşık 10 km. mesafede yol boyunca uzanan bir inşaat var. İki yıldır o yolu kullananların "anasından emdiği sütü burnundan getiriyor" tabiri caizse “o” inşaat. Kanal yapmak için iki yıl önce yolu kapattılar, geçişleri servis yolundan verdiler. Tamam, güzelde”¦ O “servis yolu” diye yapılan yolu insan bir düzeltir, bir kumlar, ara sıra bir sular değil mi! Ama nerde öyle “duyarlı” firma! İnsanlar yazın toz yutsun! Kışın çamura saplansın! Arabalar bozulsun! Kaplıca tatili için gelenler bir daha gelmeye “tövbe” etsin, önemli mi! Kanal işi bitti, yol temizlenerek tekrar trafiğe açıldı. “Yol” demeye “bin şahit” ister aslında ama, “Arkadaş sen ne yapıyorsun, burası bir turizm beldesi, buraya her sezon on binlerce insan geliyor ve 12 çevre köyün insanı her gün bu yolu kullanıyor” diyen bir “irâde” olmadığı için, firma sahibi de “paracıkları”na kıyıp doğru dürüst yaptırmıyor bir türlü. Oysa devletin, vatandaşın vergileri ile yaptığı yolu bozan kendisi! Yukarıdan kayaları yuvarlayıp yolun anasını ağlatan yine kendisi!.. Şahsen ben, öyle modelli “Avrupa bir araba”m olmamasına rağmen, oradan geçerken arabamın lastiğinin düştüğü her çukur başına “minnet duygularımı” dile getiriyorum. Siz varın, birde “sıfır araba” çekmiş minibüsçünün, araba taksiti ödeyen memurun ettiği “sinkaflı” küfürleri düşünün. Daha doğrusu, yolu “o” halde bırakan ve ona göz yuman irade düşünsün. Dile getirince bir de rahatsız oluyor beyefendiler. İstiyorlar ki ettikleri rezillikleri kimse görmesin, duymasın. Geçenlerde “Ilıca'nın haber ve tanıtım sitesi” haberılıca.com'da bu konu haber olarak verildi. Sanırım söz konusu inşaatın bir yetkilisi veya oradan “otlanan” biri olsa gerek, habere tepki göstererek editöre hakaret etmiş. Sonra da kendi aklınca akıl vermeye yeltenmiş, "hırt". “Bir baraj kolay mı yapılıyor sanıyorsun?” diye. Rahatsız olmak istemeyen ve kendisine “kötü” söylenmesini istemeyen insan, elindeki “imkanları” kullanarak bozduğu yolu kısa sürede yaptırır. O vakit zaten “kötü söz” değil “dua” alır. Koca hidroelektrik santralı yapmaya kalktığına göre “fukara”da sayılmaz her hâl! Orası yüzyıllardır kaplıca turizmine hizmet veren ve binlerce insana “ekmek kapısı” olan bir belde. Yarın baraj bittiğinde firmalar çekip gidecek ama orası kaplıca olarak sağlık turizmine hizmet etmeye devam edecek. Ve binlerce insanda oradan nafakasını kazanmaya”¦ Bu vesile ile söz konusu “densiz”inde anladığı dilden dersini verdikten sonra söyleyeceklerimizi söylemeye devam edelim. Evet barajlar ya da bu tür dev yatırımlar yapılırken bazı “tolerans”lar tanınır. Yani zarar kaçınılmaz. Ama bu demek değildir ki alabildiğince “vurdumduymaz” olunacak. Tam tersi, verilen rahatsızlıklar ve zararlar minimum seviyeye indirilmelidir. Firmalar buna uymuyorlarsa “yetkililer” gerekli denetimleri yaparak buna asla(!) müsaade etmemelidir. Verilen hasarlar kısa sürede onarılmalı ve bölgenin nüfus potansiyeli göz önünde bulunularak hareket edilmelidir. Kaş yapayım derken göz çıkarılmamalıdır. Baraj yapayım derken Ilıca ve çevresindeki 12 köyün kaderiyle oynanmamalıdır. Oynattırılmamalıdır! Bu hafta ancak “yol konusunu” ele alabildik. Bir sonraki yazımızda, barajların Ilıca ve bölgede meydana getirdiği “sancı”ları dile getirmeye; çevre köylerin ve Ilıcalılar'ın şikâyetlerini ele almaya devam edeceğiz kısmet olursa. Görüşebilmek dileği ile Alah'a (cc) emanet olun.