Nasreddin Hoca bir gün Akşehirde camide vaaz vermek için kürsüye çıkıp: ”-Ey cemaat bugün size ne söyleyeceğimi biliyor musunuz”, diye sormuş. Camideki topluluk gür bir ağızla “-Bilmeyiz” demişler. bunun üzerine Hoca:-“Siz bilmeyince bensize ne söyleyeyim” diyerek kürsüden inmiş ve camide kendisini dinlemeye hazırlanan topluluğu öylece bırakarak cübbesini giymiş ve camiyi terk etmiş. Hoca ertesi günü yine vaaz vermek için aynı kürsüye çıkmış ve cemaate aynı soruyu sormuş. Cami cemaati bu sefer Hocayı kaçırmamak için hep bir ağızdan “-Biliriz” cevabını vermiş. Hoca bu sefer de onlara:“-Mademki biliyorsunuz o halde benim söylememe ne lüzum var” demiş ve cübbesini giydiği gibi camiyi terk etmiş. Ertesi gün camideki topluluk Hocayı vaazdan kaçırmamak için kimisi biliriz, kimisi de bilmeyiz demeyi kararlaştırmışlar. Hoca vaaz etmek üzere kürsüye çıktığında topluluğa yine aynı soruyu sormuş. Cemaat de daha evvelden kararlaştırdıkları gibi bazıları biliriz, bazıları da bilmeyiz diye karşılık vermişler. Bu sefer Hoca büyük bir ciddiyetle topluluğa dönerek: “-Öyleyse bilenler bilmeyenlere anlatsın” demiş ve kürsüden inmiş. Fıkra böyle. Nasreddin Hoca fıkraları içerisinde büyük hakikatleri saklar. Fıkra deyip de geçmemek gerek. Yukarıdaki fıkra da aynı cinsten. Fıkrayı anlattık. Gelelim, Kur'an-ı Kerim'de Zümer Sûresi 8. ve 9. ayetlere. Ayetleri aşağıda yazalım ve düşünmeye başlayalım. “8 - İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman bütün gönlünü vererek Rabbine dua eder. Sonra kendisine tarafından bir nimet lütfettiği zaman da önceden O'na dua ettiği hali unutur da, yolundan sapıtmak için Allah'a ortaklar koşmaya başlar. Ey Muhammed! De ki: "Küfrünle biraz zevk et, çünkü sen, o ateşliklerdensin." 9 - Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, kıyama durarak daima vazifesini yapan, Ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.” Ayetler çok derin ve düşünmeyi gerektiriyor. Ben Nasrettin Hoca gibi yapmayıp bildiklerimi anlatmaya çalışacağım. Bu ayetlerde iki tip insan profili çiziliyor. Bu insanlardan birincisi hesabî davranan, diğeri ise hasbî davranan insandır. Hesabî davranan insan, Dünyada hep plan yapar, şu olursa şunu yapacağım, bu olursa bunu yapacağım der durur. Dünyada her şeyi bir hesaba bağlar da, Ahiretteki hesabını unutur. Ahiretteki hesabını unutan bu insan Allah'ı da unutmuştur. Bu insan zaman zaman Allah'ı hatırlar. Ne zaman hatırlar? Adam hesabî ya! Başı sıkıştığı, güçlük ve zorluk içine düştüğü zaman hemen Allah'ı hatırlar. Gel gör ki, bir nimet ve lütufa kavuştuğu zaman, ilk yaptığı iş, Allah'ı unutmaktır. Bu tipteki adam kendisi Allah'ı unuttuğu gibi, başkalarını da saptırmaya çalışır. Allah (cc) bu tipteki insana çok ağır bir hitapta bulunuyor ve “git eğlen, küfrünle zevklen, ancak Ahirette sen ateşliklerdensin.” Evet, çok ağır bir hitap ve çok elim bir akıbet değil mi! Hasbî davranan insana gelince, Allah (cc) bizleri bu şekilde davranan insanlardan eylesin, amin. Hasbî insan, gece geç saatlerde namazını kılar, gece-gündüz vaktini iyi değerlendirir ve Dünyadaki aslî vazifesini asla unutmaz. Bütün işlerinde hep Ahireti hesaba katar. İşte bu kişi kurtuluşa ermiştir. Zümer Suresi 8. ve 9. ayetleri yorumlayıp da iki insan tipini sizlere sundum. Birisi hasbî diğeri hesabî. Dikkat edin burada Müslüman ve Müslüman olmayan ayrımı yok. Hasbî ve hesabî ayrımı var. (Hasbî davranan yalnızca Ahireti hesaba katandır. Hesabî davranan yalnızca Dünyayı hesaba katandır.) Allah (cc), bu ayetlerin sonunda “hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” diye hitapta bulunuyor. Burada şu husus vurgulanıyor, hasbî davrananla hesabî davranan aynı kefeye konur mu hiç! Dünyada hasbî davrananla, hesabî davrananın Ahiretteki yerleri hiç aynı olur mu? Peki bu farkı kim anlar? Yüce Allah (cc) kendisi cevaplıyor: Bunu ancak temiz akıl sahipleri anlar. Hayattaki en büyük gerçek, her şeyin Ahirette bir hesabının olduğudur. Bunu bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu! Bunu Allah'ın izniyle biliyorum. Şimdi, Nasreddin Hoca'ya sesleniyorum: Hocam, bilenler bilmeyenlere anlatsın dediniz. Ben söz ve yazılarımla elden geldiğince herkese anlatıyorum.