Derya Hanım, öğrencilerine sadece programda belirtilen bilgileri kuru kuruya vermekle yetinmeyip öğrencilerin, istendik davranışlar kazanmaları yönünde yoğun çaba sarf ediyordu. Çocukların; iyi insan iyi yurttaş olmaları için doğru model olmaya özen gösteriyordu. Okulun dördüncü katında nöbet görevini yerine getirirken; teneffüs zamanı bitmiş, öğrenciler ve öğretmenler derse girmişlerdi. Kız öğrencilerin kullandığı lavabodan duman çıktığını gördü. Lavaboya girdiğinde 8. sınıf öğrencisi Necmiye'nin sigara içtiğini gördü. Okula ait kapalı ve açık yerlerde, hiç kimsenin sigara içmediği halde Necmiye'nin yaptığı davranış, büyük cesaretti doğrusu. Belki de cahil cesareti demeliydi. Kendini toparladı ve soğukkanlı bir ifadeyle sordu: ””Necmiye, sen ne yapıyorsun burada? ””Hocam görme, idare et ne olur! ””Kızım neyi idare edeyim? Yaptığın işin suç olduğunu sen de biliyorsun. Ama suç olmanın ötesinde henüz çok gençsin. Kendi kendine yazık ediyorsun. ””Ya hocam, amma çok konuştun yani”¦ ””Kızım sen ne biçim konuşuyorsun? ””Ne varmış hocam konuşmamda? Hem şurada bir sigara kaçamağı yapalım dedik, bir sürü laf ettin. Siz hiç genç olmadınız mı hocam? ””Kızım, biz de genç olduk ama okulda sigara içmedik. Dahası öğretmenlerimize karşı saygısızlık yapmadık. ””Ya hocam, siz de bizi iyice bebek yerine koydunuz. Oldu olacak çağırın velimi, bitsin bu iş! ””Tamam Necmiye, velini çağıralım. Konuşalım bakalım. Şimdi sen sınıfına git. ””Siz zahmet etmeyin, yarın sabah velimi ben getiririm. Derya Hanım, durumu okul müdürüne haber verdi. Öğrencinin velisi ile görüşülmesi gerektiğini vurguladı. Okul Müdürü Sarp Bey, önce Necmiye ile görüştü. Necmiye, tıpkı Derya Hanım'a konuştuğu gibi aynı şekilde okul müdürüne de saygısız ifadeler kullandı. Sarp Bey, Necmiye'nin velisi Kiraz Hanım'ı aradı ve okula davet etti. Çok geçmeden Kiraz Hanım geldi ve Sarp Bey'e okula davet edilme nedenini sordu. Sarp Bey, yanında Derya Hanım olduğu halde, Necmiye'nin okulda sigara içtiğini ve öğretmenlerine karşı saygısız davrandığını belirtti. Öğrencilerine ceza vermek istemediklerini fakat veli olarak kendilerinin çocuklarına sahip çıkmalarını istedi. Kiraz Hanım, oturduğu yerden ayağa kalkarak: ””Ya size ne benim çocuğumun sigara içtiğinden. İçiyorsa benim paramla içiyor. Kiraz Hanım'dan teşekkür bekleyen Sarp Bey ve Derya Hanım, gerçekten sarsılmışlardı. Hiç ummadıkları bir veli profili ile karşı karşıyaydılar. Sarp Bey, çabuk toparlandı ve Kiraz Hanım'ı sakinleştirmeye çalıştı. ””Necmiye, sizin kızınız. Okul dışında ne yaptığı sizi bağlar. Ancak burası bir ilköğretim okulu ve bu okulun kuralları var. Okulda kimsenin kuralları çiğneme hakkı yok. Hem konu sadece sigara da değil”¦ Derya Hanım, gördükleri karşısında iyice şaşırmıştı: ””Bakın hanımefendi! Siz çocuğunuza bu şekilde yüz verirseniz Necmiye büyüdüğünde hiçbir kuralı dikkate almaz. Çocuğunuzu korumak adına ona kötülük yapıyorsunuz. Kiraz Hanım, Sarp Bey'den sonra Derya Hanım'ı da azarladı: ””Ya siz kim olduğunuzu zannediyorsunuz. Size ne benim çocuğumun terbiyesinden. Sizi amirlerinize şikâyet edeceğim. Çocuğumun adını kötüye çıkartıyorsunuz. Sizinle daha sonra hesaplaşacağız. Bu iş burada bitmedi. Sizi bu okuldan sürdüreceğim. Kiraz Hanım, kapının dışında bekleyen kızını da alarak ve koridorda çığlıklar atarak okulu terk etti. Derya Hanım, çok üzülmüştü. Sanki suç işlemiş çocuklar gibi boynu büküldü. Okul müdüründen özür diler gibi boynunu büktü: ””Hocam kusura bakmayın! Başınıza iş açtım. Nereden yakaladım da size haber verdim. Bu veli şimdi gider, üst makamlara olayı farklı şekilde anlatır ve suçlu yine biz oluruz. Zaten veli her zaman haklıdır(!) ””Derya Hocam, üzülmeyin! Siz görevinizi yaptınız. Doğru söylüyorsun, üst makamlara gidip farklı şekilde anlatabilir. Görevimizi yaptığımızdan dolayı, suçlu muamelesi görebiliriz. Belki ceza da alabiliriz. Ama görevimizi en iyi şekilde yapmaya devam etmeliyiz. Bu olumsuzluklar, sizin gibi idealist öğretmenlerimiz için kırılma noktası oluşturmasın. İnsan olarak elbette moralimiz bozulabilir ama vicdani sorumluluğumuz var. Biz öğretmeniz, “Bana ne! Ben oynamıyorum.” şeklinde ifadelerle küsmeye hakkımız yok. Okul müdürü Sarp Bey, haklı çıkmıştı. Kiraz Hanım'ın önemli yerlerdeki tanıdıkları sayesinde hemen soruşturma başlatıldı. Necmiye, lavaboda sigara içtiğini inkâr etti. Sarp Bey ve Derya Hanım, öğrenciye ve öğrenci velisine hakaret etmekten kusurlu sayıldı. Her ikisi de kınama cezası aldılar. Bu sonucu gören diğer öğretmenler, kendilerine adeta koruma duvarı ördüler ve ne öğrenciyle ne de velilerle polemiğe girmekten kaçındılar. Öğrenciler tarafından yapılan birçok hatalar görmezden gelindi ve okulda disiplin adına, eğitim öğretim adına, ciddiyet adına alınması gereken önlemler alınmadı. Yılsonunda okulda disiplinsizler çoğaldığı için okul idaresi ve birçok öğretmen farklı okullarda görevlendirildiler. Aslında sizlerle paylaştığım bu olayın gerçekle hiç ilgisi yok. Tamamen hayal ürünü. Ütopik bir hikâye. Sakın gerçek olduğunu sanmayın. Ama görevini layığı ile yapmaya çalışan insanlarla oynamamak lazım. Gerek kamuda gerek özel sektörde adam gibi çalışan, evine götürdüğü ekmeği helal ettirmeye çalışan, gerçek vatanseverlerle kendi egomuzu tatmin etmek adına uğraşmamak gerek. Görevini kötüye kullanan ya da görevini ihmal eden kişileri yasal olarak uyarmak veya cezalandırmak sorumlu vatandaş olmanın gereğidir. Buna kimse itiraz edemez ama günahsız insanlarla uğraşmanın haklı ve akılcı bir tarafı olduğunu kimse iddia edemez. Not: Bu yazı Genç Gelişim Dergisi'nin Şubat 2011 sayısında yayınlanmıştır.