Kapitalistler, ekonomik faaliyetlerde ve piyasadaki alışverişlerde sonsuz ve sınırsız hürriyeti savunurlar. Kapitalizmin meşhur ilkesi iktisat kitaplarında “laissez-faire-laissez-passer” diye yazılır. Bunun Türkçe karşılığı şudur: “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.” Yani, kapitalistlere hiçbir engel çıkarmayın, kapıları açın, adamları başıboş serbest bırakın. Herkes yesin, içsin. Üretim ve tüketim ihtiyaca göre planlanmasın. Peki, neye göre planlansın? Parası olan yesin, içsin. Peki parası olmayan ne yapsın? Kapitalistlerin bir mantığı daha vardır. O mantık da “altta kalanın canı çıksın” mantığıdır. Kapitalistlerin gözünde insanlar “Allah'ın yarattığı birer şerefli varlık” falan değildir. Onlar “eşref-ül mahlukat”tan anlamazlar. . Kapitalizme göre, tüketim gücü olmayanın hiçbir değeri yoktur. Onların gözünde, insanlar tüketmek için vardır Tüketme gücü, yani parası olmayanlara kapitalistler, insan olarak bile bakmazlar. Kapitalizm israfı sever. Halbuki Allah (cc) israfı yasaklamıştır. Kur'an-ı Kerim'de Yüce Allah (cc) “Yiyin için fakat israf etmeyin” diye emrediyor. (A'raf Suresi, 31. ayet) Kapitalizmde “parası olan daha çok para kazanır.” Kapitalizm reel ekonomiyi, sanayi ve ticareti değil, bankacılık sistemini, sanal para gücünü ve faizi yüceltir. Böyle bir sistem, “malın, mülkün ve paranın bir avuç zenginin elinde toplanmasına neden olur.” Halbuki, Yüce Allah (cc) malların, servetlerin belirli ellerde toplanmasına razı değildir. Bu hususta, Kur'an-ı Kerim'de Haşr Suresi 7. ayette şöyle bir ikaz vardır: "Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın." Allah (cc) sermayenin temerküzünü bu ayette yasakladığı gibi, servetlerin zenginlerin elinde toplanmasını engelleyen bir vasıtayı da yine Kur'an'da emretmiştir. O da zekattır. Zekatın en büyük fonksiyonlarından birisi servetlerin belirli ellerde yığılmasını ve toplanmasını engellemek ve zayıfları, güçsüzleri korumaktır. Allah (cc) faizi yasaklamıştır. Bakara Suresi, 275. ayet: “Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “alış veriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır.” Hâl böyleyken, bankalar, kapitalizmde en makbul yerlerdir. Faiz de en tatlı kâr olarak görülür. Esasında, “bankalar birer işkencehaneleridir.” “Faiz, de zulüm kırbacıdır.” Orta sınıf, esnaf ve zanaatkârlar, garip gureba ve yoksul halk kesimleri faizci kapitalist sistemde işkenceye ve zulme uğramaktadırlar. Bu hâliyle kapitalizm her zaman geniş halk kesimlerine açlık, sefalet, mutsuzluk ve huzursuzluk getirmiştir. Kapitalistlerin umrunda mı garibanın açlığı ve yoksulluğu! Evet, kapitalizm ne fertlere, ne toplumlara huzur ve mutluluk getirmemiştir. Bu huzursuzluk ve mutsuzluk kapitalizmin geçerli olduğu toplumlarda ferden-ferda her an geçerli olduğu gibi, beş on yılda bir kriz-mriz deyip, fert ve toplumlar alt-üst edilmektedir. Çok acı yıkımlar yaşanmaktadır. Kapitalizmin fert ve toplumlarda neden olduğu bu yıkımları bilirdik de, en son vardığı aşamada, devletleri de alt-üst etmektedir. Gazete haberlerini takip edenler bilirler. İzlanda ve Yunanistan gibi Devletler bile iflasın eşiğine gelmişlerdir. Sebep kapitalizmdir. Bu küçük yazıda sıralanan şu birkaç küçük bir tespit bile büyük bir hakikati ayan-beyan ortaya koymaktadır. Bu kapitalizm denilen sistemin savunulacak hiçbir yanı yoktur. Bu sistemin insanî, vicdani ve İslamî yönden mahzurlarını aklı başında olan ve selim ruh taşıyan herkes anlayabilir. Şimdi bu durumda, Allah'ın emirlerine uyan ve vicdanın gereklerine riayet eden bir Müslüman'ın kapitalizme taraftar olması mümkün mü? Elbette, hayır. (İşin ayrı boyutu da şudur ki, bir Müslüman'ın hiçbir izm'e taraftar olması mümkün değildir. “İslam bize yeter”) Bırakın Müslüman'ı, vicdanı olan bir kişinin kapitalizme taraftar olması mümkün mü? Elbette, hayır.